İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu hakkında, Yüksek Seçim Kurulu (YSK) üyelerine hakaret suçundan İstanbul Anadolu 7. Asliye Ceza Mahkemesi’nde açılan dava 21 Eylül'e ertelendi.
İmamoğlu karar sonrası sosyal medya hesabından yaptığı görüntülü açıklamada "Türkiye'de böyle bir davanın olması, yapılması ve sürülmesi ve iddia makamının daha önce ortaya koyduğu ceza utanç verici. Her şeye rağmen umudumuz yargının ve adaletin kurallarına uygun bir biçimde sürdürülebilir zemine oturtulması. Bütün yoldaşlarıma, siyasi dostlarıma yürekten teşekkür ediyorum. Saat 15.00'te kamuoyunu Saraçhane'de yani İstanbul'a ait olan ve İstanbulluların evinde bilgilendireceğim" ifadelerini kullandı.
Son duruşmada savcı, İmamoğlu hakkında 4 yıl 1 aya kadar hapis cezası ve siyasi yasak talebinde bulunmuştu.
Karar duruşması öncesi euronews’e açıklama yapan Ekrem İmamoğlu'nun avukatı Kemal Polat, her ne kadar hukuken bir karşılığı olmasa da İmamoğlu hakkında ‘siyasi yasak’ kararının verilebileceğinin mümkün olduğu söyledi.
"Teorik olarak bu son karar duruşmasından ‘siyasi yasak’ çıkabilir. Birilerinin arzusu, amacı, dileği bu olabilir. Ama hukuken bir maddi temeli yok. Böyle bir karar muhakkak bir yerden dönecek. Ama ben mahkemenin de bu yönde bir karar verebileceğini düşünmüyorum. Çünkü resmen bir hukuk cinayeti olur. Benim talebim bu davanın reddedilmesi ve beraat kararı verilmesi."
İmamoğlu hakkındaki suçlamalar neler?
YSK üyelerinin İmamoğlu hakkında bir şikayeti bulunmadığının özellikle altını çizen Avukat Polat, suç ihbarının eski başkan Sadi Güven tarafından yapıldığını belirtti.
‘’İddianameye ve esas hakkındaki mütalaya göre suçlama konusu YSK üyelerine hakaret. Fransa Strazburg’da seçimin yenilenmesi ile alakalı süreci anlatır ve eleştirirken ‘Seçimi iptal ettirenler, kamu ve seçmenden gerekli cevabı almışlardır. Seçmen 3 Haziran’da gerekli cevabı vermiştir’ diye bir eleştirisi var seçimi iptal ettirenlere yönelik. Döndükten sonraki süreç içerisinde de Sayın Süleyman Soylu, müvekkilime yönelik olarak ; ‘Ülkesini yurtdışında şikayet eden ahmağa sesleniyorum’ diye başlayan bir konuşma yapmıştır. Bu söz basın mensupları tarafından müvekkilime sorulduğunda müvekkilim de buna cevaben ‘31 Mart seçimini iptal ettirenler ahmaktır’ dedi. YSK Başkanı Sadi Güven bir suç ihbarında bulunmuş, fakat kurul üyelerinin böyle bir talebi yok. Bu konuda bir kurum kararı yok. Yani kimsenin üzerine alınması gereken bir durum söz konusu değil.’’
Anadolu 7. Asliye Ceza Mahkemesinde görülen dava kapsamında açılan ara celseye katılan İmamoğlu, ‘’ İptal edenler ibaresinden ettirenleri kastettim. YSK üyelerini kastetmedim" demişti.
Fakat ihbarda bulunan dönemin YSK Başkanı Sadi Güven, İmamoğlu’nun sözlerini kamu kurumunda çalışan Hakim ve Savcılara yapılan sözlü bir hakaret olarak gördüklerini söylemişti.
Bu davanın bizim savunlarımız doğrultusunda zaten düşmesi gerekiyor. Ama esas hakkındaki mütalaa cezalandırmaya yönelik
Ekrem İmamoğlu hakkındaki bir diğer şikayet ise İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’ya ait.
Avukat Polat, "Burada yargılanan aslında, Sayın Süleyman Soylu'nun müvekkilime yöneltmiş olduğu 'ahmak sözüne karşı verdiği cevap" açıklamasını yaptı.
‘’Yakın zamanda da Sayın Süleyman Soylu müvekkilime ‘Bana ahmak demiştir’ diyerek şikayette bulundu. Aynı eylem dolayısıyla bir ihbar var. Burada bir cezalandırma işlemi var. Ama Sayın Soylu’nun da ‘Bana ahmak dedi’ diye bir şikayeti var. Bu davanın bizim savunlarımız doğrultusunda zaten düşmesi gerekiyor. Ama esas hakkındaki mütalaa cezalandırmaya yönelik. Siyasi yasak yaptırımını da içeren bir talep.’’
İçişleri Bakanı Soylu, Avrupa Konseyi Yerel ve Bölgesel Yönetimler Kongresi'nde konuşma yapan İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu için isim vermeden "Avrupa’ya giderek Türkiye’yi şikayet eden ahmağa söylüyorum. Bunun bedelini bu millet sana ödetecek" açıklaması yapmıştı.
İmamoğlu da kendisine bu ifadelerin sorulması üzerine "31 Mart seçimini iptal ettirenler ahmaktır" diye konuşmuştu.
İmamoğlu: Hukuka inanmak istiyorum
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, hakkında devam eden davayla ilgili gazetecilere yaptığı açıklamada "Hukuka güvenmek, inanmak, memleketin adalet sistemine her şeye rağmen alınan birtakım ne yazık ki hukuksuz kararlara rağmen doğru bir kararın alınmasına inanmak istiyorum, onu yaşamak istiyorum. Yani uydurma bir süreçle aynen bu tavır yani havalimanını o kıran tavır, hukuku da katır kutur kıran, yok eden tavrın sona ermesini istiyorum. Temennim bu. Göreceğiz ama yani bunların hepsi artık ülkemizde bu süreçte doğal hale geldi ama mücadelemizi en üstün bir biçimde devam ettireceğiz." dedi.