Sendikal Platform, ekonomik kriz ve faiz mağduriyeti için, 23 Ekim Salı günü Merkez Bankası önünde faiz mağduru vatandaşlarla protesto eylemi yapacak.
Sendikal Platform, Türkiye Cumhuriyeti’nin dayattığı ekonomik paketlerin yarattığı düzenin “soygun, vurgun ve çöküş getirdiğini” ileri sürerek, ekonomik ve siyasi yıkıma götürenlerin yarattığı çöküşün bedelini emekçilerin ödemeyeceğini kaydetti.
Sendikal Platform saat 13.00’te başlayacak eyleme tüm halkı davet etti.
Sendikal Platform bugün düzenlediği basın toplantısında, dörtlü koalisyon hükümetine açıkladıkları yirmi beş maddelik önerilerin yetersiz kaldığını hatırlatarak, “alınması gereken önlemleri” açıkladı.
ELCİL
Basın toplantısında Sendikal Platform adına ilk sözü alan Kıbrıs Türk Öğretmenler Sendikası Genel Sekteri Şener Elcil, “iyi yönetilmiyoruz, bu gerçekle karşı karşıyayız” diyerek, bu iyi yönetme meselesinin ülke yöneticileri için geçerli olduğu gibi, 1974 yılından bu yana adanın kuzeyinde egemen olan Türkiye yetkililerinin ülkeye dönük politikalarının düzgün işlememesinden kaynaklandığını da savundu.
Türkiye ekonomisinin kötüye gitmesi ve yaşanan ekonomik krizin Kıbrıslı Türklerin yaşamını da derinden etkilediğini söyleyen Elcil, Türkiye’de gelişen olayların ülkeye de yansıdığını kaydetti.
TL kullanımından dolayı Türkiye’ye devalüasyon vergisi ödendiğine dikkat çeken Elcil, “Maaşlarımız, ücretlerimiz, alım gücümüz son üç yılda döviz bazında yüzde 68 oranında gerilemiştir. Türkiye’ye 1974 yılından beri devalüasyon vergisi ödüyoruz” dedi.
Elcil, adaya girişlerin kontrol edilememesi nedeniyle, nüfusun kontrol edilemediğini, bütçenin de eğitim, sağlık gibi temel insan haklarına ve sosyal hizmetlere yetmediğini belirterek, nüfus bilinmediği için herhangi bir planlama yapılamadığını, eğitimde, sağlıkta, sosyal yaşam ve çalışma yaşamında olumsuz ciddi gelişmeler olduğunu vurguladı.
Yaşanan diğer bir sıkıntının faiz vergisi olduğuna işaret eden Elcil, krizle beraber, faiz vergisinin Türkiye’ye ödemeye devam edildiğini söyledi.
Bu noktalarda Sendikal Platform’un, hükümetin dikkatini çekmek ve bu konuların çözümüyle ilgili bir dizi eylem kararı aldığına dikkat çekerek, bu temel konular üzerinde çalışmalar ve açılımlar ortaya koyacaklarını vurguladı.
ORTAK BASIN AÇIKLAMASI
Sendikal Platform adına orta basın açıklamasını ise Bengihan okudu.
Toplumsal varlığın devamı için Kıbrıs sorununun çözümünün temel hedef olması gerektiğine dikkat çekilen açıklamada, “Kıbrıs Türk toplumunun ve temsilcilerinin aktör olmaktan çıkartılıp, yok oluşa sürüklenmesi kabul edilemezdir. Bizler ‘ne yama ne rehin olmak’ istiyoruz. Barış içinde Birleşik Kıbrıs’ta yaşamak hakkımızdır” ifadelerine yer veridi.
Açıklamada, bu çerçevede faiz mağduru tüm vatandaşların 23 Ekim Salı günü saat 13.00’te Merkez Bankası önünde düzenlenecek protesto eylemine davet edildiği ifade edildi.
“Türkiye’yi yönetenlerin, siyasi yanlışlar sonucu yarattıkları ekonomik çöküşün ‘1974 yılından beri Türkiye’nin bir alt yönetimi olan adamızın kuzeyini de çok kötü etkilemektedir’ ifadelerine yer verilen açıkamada, yıllardan beri sendikaların tüm uyarı ve eylemlerine rağmen dayatılan paketlerle idare edilmeye çalışılan statükonun şu anda çöküş yaşadığı ileri sürüldü.
ALINMASI GEREKEN ÖNLEMLER
Sendikal Platform, dörtlü koalisyon hükümetine açıkladıkları yirmi beş maddelik önerilerin yetersiz kaldığını savunduğu açıklamasında acilen şu önlemlerin alınması gerektiğini vurguladı:
“Bütçenin yükünü artıran, yerli işgücünün verimli kullanılmasını engelleyen, kayıt dışı ekonomiye kaynak yaratan, suçluların elini kolunu sallayarak adamıza girişini teşvik eden kimlikle girişler derhal durdurulmalı, muhaceret ve vatandaşlık yasaları acilen yeniden düzenlenmelidir.
Adamızın kuzeyindeki hayat pahalılığı ile maaş ve ücretlerin eriyerek alım gücünün düşmesinin temel nedeni olan Türk Lirası kullanımından derhal vazgeçilmelidir. Türkiye’nin yaşadığı ekonomik çöküşle birlikte 1975 yılından beri belli aralıklarla devalüe edilen Türk Lirası kullanımı Kıbrıslı Türklerin fakirleşmesinin temel nedenidir. Bunun önüne geçmek için eşel mobil sistemi çalıştırılarak her ay hayat pahalılığı maaşlara yansıtılmalı veya stabil muhasebe birimi olarak Euro’ya geçilmelidir. Türkiye’nin verdiği söylenen hibe ve borçlanmanın da döviz üzerinden olduğunu hatırlatmak isteriz.
Türkiye’nin ekonomiyi canlandırmak için sıcak para talebine cevap verme adına mevduat faizlerini artırması Kuzey Kıbrıs’taki mevduat ve kredi faizlerinin artışını da getirmiştir. Türkiye’de kredi borçlularının faiz artışından etkilenmemesi için Merkez Bankası, bankalardaki faiz farkını karşılar ve mevduatlardaki stopaj vergisini sıfıra indirirken, Kuzey Kıbrıs’ta borçlular bankalarla karşı karşıya getirilmişlerdir.”
Açıklamada kriz karşısında ise, döviz mevduat faizlerinden alınan yüzde 18’lik stopajın sıfıra indirilerek, paranın maliyetinin düşürülmesi, KKTC Merkez Bankası’nın kredi borçlularının faizlerinin artırılmasından doğan faiz farkını aynen Türkiye’de olduğu gibi karşılaması gerektiği vurgulandı.
Öte yandan Adanın kuzeyindeki şube bankalarının yarattığı haksız rekabet ve mevduatların ülke dışı çıkarılmasının önüne geçilmesi gerektiğine işaret edilen açıklamada, 8 Mart 2007 tarihinde Anayasa mahkemesinin aldığı “faizler anaparayı geçemez” kararının yasal düzenleme yapılarak, “faiz soygununun” durdurulması gerektiği vurgulandı.