Engelleri nasıl aşarız?

Oshan SABIRLI

Hayatımızı çekilmez kıldığını iddia ettiğimiz o kadar çok şey var ki, biz canımızın bolca sıkıldığını söylüyoruz. İşte öyle anlardan birisiydi ve Facebook üzerinden buluştuğum bir video gözlerimin dolmasına neden oldu. Bir kez daha insan olduğumu hatırlattı bu video. Muharrem’in varlığından hiç haberdar değildim. Oysa binlerce Muharrem ile beraber yaşadığımızın bilincinde, yaklaşık 2.5 dakikalık video film beni oldukça heyecanlandırmaya yetti. Samsung’un başarılı bir projesi olan “Duyan Eller Projesi”, harika bir reklam filmi ile kamuoyu ile buluştu. Detay’ın web sayfasından, Videolar bölümünden bu videoyu izleme şansına sahipsiniz. Gördüğünüzde eminim sizin de gözleriniz dolacak. Lütfen seyredin… Özetle, işitme engelli kurgu bir karakter olmayan Muharrem Yazgan, kardeşi ile birlikte evden çıkıyor. Dört bir yanda kurulu olan gizli kameralar ile muharremin yaklaşık 30 dakikası kayıt altına alınıyor. Önceden işaret dili eğitimi verilen çevredeki vatandaşlar ile sözde rastlantısal olarak buluşuyor Muharrem. Muharrem dışındaki herkes Muharrem’in tepkilerini kayıt altına alıyor. Çok kısa işaret diyalogları ile “özür dilerim”, “sıcak simit var” “günaydın” gibi oldukça sıradan, ama hayatı daha anlamlı kılan iletişim ifadelerinin önemini bir kez daha yakından anlayabiliyorsunuz bu videoda. *** Bir dönem, ülkemizdeki çok keyifli bir grubun içinde bulunma fırsatını yakaladım. Çoğu zaman toplumun, ucube, hatta geri zekalı gibi gördüğü, yürekleri pırıl pırıl, çok büyük hayalleri olan işitme engelli bireyler ile keyifli zamanlar geçirdim. Dünyalarının kapılarını bana açmaları hiç kuşkusuz benim ısrarlı taleplerim ve işaret diline olan merağım ile oldu. Mağusa’da bir barda tanıştığım, hiç duymayan bir dostum ile başlayan dostluğum zaman içerisinde daha da büyüdü. İşaret dilinin detaylarını öğrenmeye başlayınca, aslında tıpkı konuşma gibi olduğunu, ülkeden ülkeye işaret dillerinin, alfabelerin değiştiğini fark ettim. Tahmin edilenin aksine, ülkemizde okuma yazma oranın maalesef onlar için çok yüksek olamadığını da anladım. Kısa bir zamanda işitme engelli bireylerin ne söylediğini anlayacak hatta istediğim her şeyi anlatacak kadar işaret dilini kullanmaya ve ellerimle konuşmaya başlayınca onlar gibi olmaktan keyif aldığımı da belirtmiştim. “O kadar aptalca ve kötü şey var ki, duymamak daha iyi” dediğimde ise sert şekilde tepkileri ile buluştuğumu hatırlıyorum. “Kulaklarının ve seslerin değerini iyi bil” demişlerdi bana. Ülkemizde cep telefonlarında GSM şirketleri tarafından vidolu görüşme dönemi başlayınca, ilk arayanım yine bu dostlarım oldu ve şaşkınlığımı gizleyememiştim o gün. Hatta yine Mağusa’da bir restoranda, saatlerce konuşmadan, el kol hareketleri ile anlaşırken, çevrenin şaşkın bakışlar arasında ötekileştirdiği ve bizi izlediği anlar yaşandı. Aniden kulağıma eğilip bağıran bir çocuğun beni test ettiğine de tanık oldum. Hayatımdan kesitler ile ülkemizdeki işitme engellilere işaret etmeye çalıştım. Küçük el kol hareketleri ile büyük mutluluklar yaratabileceğinizi unutmayın. İyi bir hafta geçirmeniz temennisi ile.