Lefkoşa’da çok yoğun bir günün içerisine sıkışan, çok özel bir etkinlikte bulundum. Kuzey Kıbrıs Turkcell’in “Engelsiz Yaşam Seminerleri” çerçevesinde Lefkoşa’da Demokrasi Ortaokulu’nda gençler ile yaklaşık 2 saatlik bir etkinlikte bir araya geldik. 13-15 yaşlarındaki gençlerle engeller ve engelliler üzerine çok geniş bir sohbet gerçekleştirdik. Üstelik bu etkinlikte benim olmamın ötesinde 2’si Kuzey Kıbrıs Turkcell Tekerlekli Sandalye Basketbol Takımı’ndan ortopedik engelli, bir diğeri ise müzisyen kimliği ile görme engelli bir dostum da gençlerle buluştu. Engelin ne olduğunu, engelli kelimesinin ne anlama geldiğini hatta toplumun %2’sinin engelli olduğunu anlattık. Etkinlikte “neden engellileri sosyal yaşamda, sokakta çok fazla göremediğimiz” sorusuna verilen saf cevaplar beni oldukça düşündürdü. Medyamızın ve toplumun bu engeli, sakat, kör, sağır, dilsiz diye isimler takılan bireyleri hep ötekileştirdiğini, kendi önyargılarımızda sorunun yine bencilliklerimiz, duyarsızlıklarımız olduğu gerçeği ile bir kez daha yüzleştim. Çocuklar engellilerin utandıkları için sokağa çıkmadıklarını da söyledi. Aslında toplum algısında, belki de engellilere biçilen bir tutumdu utanmak. Sırf bizim gibi olmadıkları için utanmak mı gerekiyor? Yoksa bizim onlara fırsat eşitliğini sağlamamız mı? “Engellilerin, engelleri nedeni ile utanması gereken bireyler olduğu önyargısının” bu çocuklarda yani genel olarak toplumda yer ettiğini fark ettim dün. Soru oldukça basitti. “Neden engelli bireyleri sokakta çok fazla görmüyoruz?” Aslında bunun üzerine uzun uzun düşünmek ve konuşmak gerek. Sokaklarımız engelliler için ne kadar uygun? Peki ya iş merkezlerimiz? Devlet dairelerimizde engelliler için yeterince uygun mu? Sinema veya marketlerimiz? Restoranlarımızda engelliler ne kadar düşünüldü? Örnek soruları çoğaltmak mümkün… Geçtiğimiz günlerde Lefkoşa’da Kaner Şirketleri’ne bağlı Gloria Jeans’de kahve içmeye gittik. Kitap reyonunda duran birkaç kitap gözüme ilişti. Braille alfabesi ile yazılmış Dostoyevski’nin Başkanın Karısı ve Ostrovski’nin, Bu Hesapta Yoktu gibi kitaplarının çevrilerinin olduğunu gördüm. Görme engellilerin de bu kurum tarafından düşünülmesi sevindirdi. Bu ülkede güzel şeylerde oluyor dedirten bir diğer haber ise Girne Belediyesi’nden geldi. Artık Girne’de işyeri çalıştırma izinleri yenilenirken işletmelerden engelliler için rampa konulması talep ediliyor. Bu uygulama, hiç kuşkusuz ilk ve tek. Öte yandan Girne Belediyesi’nin kaldırım çalışmalarında da engelli dostu yapıları, alçak kaldırımları ve görme engelliler için yürüme yollarını görmeye başladı. Yani yavaş yavaş uyanıyoruz. Girne kenti bir başlangıçken İleri görüşlü işletmeler, yöneticiler ve başkanlar tarafından yapılan bu uygulamalar çoğaldıkça sanıyorum evlere hapsettiğimiz engelli bireyleri topluma kazandırmak adına büyük başarı elde edeceğiz.