Evet Erhan Bey, dün size Türkiyeli-Kıbrıslı ayrımı ile ilgili yaratılan ayrımcılığın nelere mal olabileceğinden söz etmiştim.
Ne yazık ki bu gün sabah da gözlerimizi bu ayrılıkçı zihniyetten beslenenlerin kışkırtıcılığı ile açtık.
İç huzuru bozmak isteyenlerin bütün gece sosyal medya üzerinde yarattığı kışkırtıcılık ile resmen bir çok kişi “Türkiye düşmanı” olarak hedef gösterilip, sabah da Meclis çatısına kadar çıkılıp şeriatı simgeleyen bayraklar açıldı.
Mecliste millet vekiliniz, ergen tavırlarla bile diyemeyeceğim, ilk okul çocuğu tavrı ile başka bir millet vekiline kağıt fırlattı.
Tam da sözünü ettiğim buydu işte.
Bu halk bölünüyor, kutuplara ayrılıyor ve bunda da partinizin büyük rolü var.
Bu kimseye fayda sağlamaz.
Eğer herhangi bir milletvekilinden ya da söyleminden rahatsızlık duyuluyorsa bunun yolu insanları kışkırtıp sokağa dökmek değil.
Meclisin iç tüzüğü var, ülkenin hukuku ya da yargısı var.
Ama asıl sorun ilk kısımda dediğim gibi “üzüm yemek değil bağcıyı dövmek”.
Yani Türkiyeli- Kıbrrıslı ayırımı üzerinden oy devşirmek.
KKTC’yi küçük Türkiye haline getirme sevdası.
Öyle değil mi?
Yoksa “buradaki sendikaları dize getirip, Türkiye’deki sendikalara benzetme” söylemi gafletinde bulunabilir miydiniz?
Ya da “özelde sendikalaşmaya karşı” olduğunuzu söyleyebilir miydiniz?
Bu söylemlerinizin, can çekişen demokrasiyi de yok edip diktatörlük rejimine duyulan özlem olduğunu siz de biliyorsunuz.
Oysa ki özel sektörde çalışanların ve hatta iş güvenliği olmadığı için inşaatlarda ölenlerin bir çoğunun Türkiye kökenli olduğunu siz de biliyorsunuz.
Eğer gerçekten dediğiniz gibi amacınız Türkiyelilerin mağduriyetlerini gidermek olsaydı, özelde sendikalaşmayı reddetmek yerine kurulması yönünde çaba sarfederdiniz.
İnşaatta hayatını kaybeden ve her gün de can pazarı ile iş yapan inşaat işçileri için ne yaptınız.
Siz ve aileniz inşaat sektörü içerisindesiniz.
Öyle ki kardeşiniz buraya gelen inşaat işçilerinin Kıbrıs’taki kadınların giyimlerinden tahrik oldukları için her ilçede Belediyelerin genel ev açması gerektiğini bile savunuyor.
İşçilerin cinsel hayatlarını düşünüyor da can güvenliği için ne yaptı?
Ya da siz can güvenliği, iş güvenliği için neden talepte bulunmadınız?
Bu mudur Türkiyelilerin mağduriyetlerini düşünüp Türkiyelilerin partisi olmak.
Hadi diyelim bu söylem yanlış ve siz tüm Kıbrıs’ın partisisiniz (!). Bunun için bile inşaatlarda iş güvenliği konusunda bir çaba göstermeniz , en azından ailenizle böyle bir şeye örnek olmanız gerekmiyor mu?
Ama dedim kaygınız bu değil öyle değil mi?
Öyle olsa buradaki sendikaların da Türkiye’deki sendikalar gibi etkisiz hale getirilmesini ister miydiniz?
Emeği ve emeğin değerinin koruyuculuğunu hor görüp yok etmeye çalışır mıydınız?
Ezilenlerin yanında olduğunuz söyleminizi, kapitalist yaklaşımınızla çürütür müydünüz?
Evet belki şu an bazı sendikalar iyi yönetilmiyor olabilir.
Ya da bilinçli uygulanan mobing ile etkileri azaltılmış olabilr.
Ancak yine de demokrasinin vazgeçilmez temel taşlarıdır.
O yüzden var olan sorunları , sendikaları kapatarak ya da sizin değiminizle “dize getirerek” çözemezsiniz.
Eğer gerçekten ezilen bir kitleden yana iseniz hedefiniz sendikaları daha da güçlendirmek olmalı.
Yani demem o ki; söyledikleriniz bir biri ile çelişiyor, bu da büyük bir kutuplaşma ve kaos yaratıyor.
O yüzden amacınızı açık açık ortaya koymanızın bu toplum için daha hayırlı olacağını düşünüyorum.
Eğer ki amacınız Türkiyeliler üzerinden siyaset yaparak burada küçük bir AKP kurup, küçük bir Türkiye yaratmaksa bunu açık açık söyleyin.
Yok eğer değilse o zaman da amacınızı açık açık söyleyin biz de bilelim.
Yeter ki bu toplumu bölüp parçalayıp, bir birine düşürmeyin.
Can çekişen demokrasiyi tamamen öldürmeyin.