Ülkemizde 26 Nisan 2020 tarihinde yapılacak olan Cumhurbaşkanlığı seçimlerine doğru ilk adaylığını açıklayan CTP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı adayı Tufan Erhürman ile mülakat gerçekleştirdik. Tufan Erhürman düşüncelerini 3 ayaklı siyaset oturttu.
“3 AYAKLI SİYASET”
- “KARMA EVLİLİKLER” KONUSU DÜNYAYA ANLATMALI
Tufan Erhürman karma evlilikler ile ilgili “Mazeret ise daha da tuhaf evlilik Kıbrıs’ta olduğu için nikah Kıbrıs’ta olduğu için dolayısı ile bu dünyada kimseye anlatılamaz. Bu konuyu BM ile AB ile İnsan Hakları kuruluşları ile bunları konuştuğunuz zaman çok ciddi bir baskı oluşacaktır. Cumhurbaşkanlığı bunu dünyaya anlatmalı. Bunun hiç bir meşru zemini yoktur. AB kararları da vardır bu nikah işlemleri ile ilgili. Bu nikah işlemleri devletin tanıması veya tanınmaması ile ilgili değildir.”dedi.
- 5’Lİ KONFERANSA İYİ HAZIRLIK GEREK
Cumhurbaşkanı adayı Tufan Erhürman açıklamasında “Önümüzde bir 5’li konferans var. Buna çok iyi hazırlanmak gerekiyor. O 5’li konferansın nasıl olması gerektiğini düşündüğümüzü anlatmak gerekiyor. Buradan kastım da ucu açık olmayan, sonuç odaklı, geçmiş mutabakatların kabul edildiği ve temel parametrelerin tartışma konusu yapılmayacağı mesela siyasi eşitlik gibi bir konudan dolayı o masadan kalkılmayacağı, kalkılamayacağını güvence altına almak” olduğunu belirtti.
- MARAŞ ULUSLARARASI HUKUKLA
Tufan Erhürman yaptığı açıklamada “Maraş’ta ortaya konulan tezlerle varılan nokta arasında inanılmaz bir mesafe var. İlk başta ne dediler? Hem Başbakan hem de Başbakan yardımcısı da BM bizim muhatabımız değildir. BM Güvenlik Konseyi kararları bizi bağlamaz KKTC Yönetimi altında açacağız, hatta Türkiye’den iş insanları da davet edildi. Ama şimdi konuşmalara bakıyorsunuz uluslar arası hukukla çözeceğiz diyorlar. Biz baştan beri bunu söylüyoruz.” Dedi.
Detay Gazetesi: Karma evlilikler ile ilgili açıklamanız çok dikkat çekti, Kıbrıs Cumhuriyeti vatandaşları ile evli olanlar ve onların çocukları ile ilgili olarak Cumhurbaşkanı seçilmeniz halinde ne gibi girişimler yapacaksınız?
Tufan Erhüman: Temel düşüncem şudur bu bir insan hakları sorunudur dahası bu sorun dünyanın üzerinde durduğu zemin çerçevesinde, insan hakları anlayışı ve değerleri çerçevesinde kesinlikle anlatılabilir ve anlaşılabilir bir sorundur. Öyle sorunlar vardır ki oralarda sıkıntı yaşayabilirsiniz ama dünyanın hiç bir yerinde hiç bir insan şunu anlayamaz; bir kişi geldi yurt dışından burada Kıbrıslı Türk kökenli biriyle evlendi, bunların çocukları burada doğdu, burada yaşıyorlar belki de geldiler 18 yaşına 20 yaşına belki de hayatlarında hiç Türkiye’ye de gitmediler ama sen bu insanlara diyorsun ki kusura bakma, iki mazeret sunuyorsun birinci Baban ya da annen Türkiye’de doğdu, bu sebeple seni vatandaş yapmıyorum. Hatta ikinci mazeret ise daha da tuhaf evlilik Kıbrıs’ta olduğu için nikah Kıbrıs’ta olduğu için dolayısı ile bu dünyada kimseye anlatılamaz. Bu konuyu BM ile AB ile İnsan Hakları kuruluşları ile bunları konuştuğunuz zaman çok ciddi bir baskı oluşacaktır. Cumhurbaşkanlığı bunu dünyaya anlatmalı. Bunun hiç bir meşru zemini yoktur. AB kararları da vardır bu nikah işlemleri ile ilgili. Bu nikah işlemleri devletin tanıması veya tanınmaması ile ilgili değildir.
Detay Gazetesi: Bir eleştiri var size hükümetteyken, Başbakan iken veya CTP Genel Başkanı ile neden yapmadınız bunları?
Tufan Erhüman: Bizim ülkemiz tanınmayan bir devlet. Başbakanlık, Dışişleri Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı buların dünya ile temas kurması maalesef mümkün değil. Ben 15 ay Başbakanlık yaptım, Başbakanlıkta beni ziyarete gelen Büyükelçi yok. Parti başkanı olarak ise ABD Büyükelçisi, Rus Büyükelçisi ile, Alman Büyükelçisi ile hepsi ile görüşüyorum ama Başbakan olarak görüşemedim. Bizim dışarıya açılan siyasi penceremiz Cumhurbaşkanlığıdır. Kimdir bunu BM’ye AB’ye anlatacak olan diğer ülkelere elbette Cumhurbaşkanı’dır. Dolayısı ile Başbakan iken yapabileceğim bir şey değildi. Bu çok nettir Kıbrıs’ta.
Hatta Turizm konusunda, Yüksek öğrenim konusunda da Cumhurbaşkanı dışarıda hükümetlere yardımcı olmalıdır. Bunu Cumhurbaşkanlığı makamı içerisinde yapılması gerektiğini düşünüyorum.
Detay Gazetesi: Diyelim ki 26 Nisan’da seçildiniz. Mayıs ayında Brüksel’e gitmeyi düşünür müsünüz?
Tufan Erhürman: Seçilir seçilmez Brüksel’e de Türkiye’ye de gitmemiz gereken bütün merkezlere bir tur atmak gerekiyor. Önümüzde bir 5’li konferans var. Bir kere bunu anlatmak gerekiyor. Buna çok iyi hazırlanmak gerekiyor. O 5’li konferansın nasıl olması gerektiğini düşündüğümüzü anlatmak gerekiyor. Buradan kastım da ucu açık olmayan, sonuç odaklı, geçmiş mutabakatların kabul edildiği ve temel parametrelerin tartışma konusu yapılmayacağı mesela siyasi eşitlik gibi bir konudan dolayı o masadan kalkılmayacağı, kalkılamayacağını güvence altına almak ama bununla birlikte diğer sıkıntılarımızı da sporcularımızın uluslararası müsabakalara katılamamasını anlatmak, doğrudan ticaret yapamadığımızı, direk uçuş olmaması nedeni ile Turizm de arzu ettiğimiz yere gelemediğimizi yüksek öğretimde engellemeler olduğunu ve çözüm irademiz açıkça bütün bunların meşru zeminin bulunmadığını yani bir genel durumumuzun fotoğrafını dünyayla paylaşma gerekiyor.
Detay Gazetesi: UBP-HP hükümeti kurulurken AB içerisinde iki ayrı devletli çözümden bahsediyordu. Bunu siz çok eleştirdiniz. Dışişleri Bakanı İngiltere’ye gitti. Başbakan da 11 Şubat’ta gidiyor. Birleşik Krallığın BREXIT sebebiyle AB’den ayrılması ve orada fırsatlar olduğu söyleniyor. Bu hükümet programı ile bu varmak istenen amaç bir biri ile uyumlumu? Nasıl yorumlarsınız?
Tufan Erhürman: Hükümet programında bu yazıldı ve bunu biz çok eleştirdik, ama o formül galiba sahipsiz kaldı. Başbakan da Cumhurbaşkanı adayı Başbakan yardımcısı da Cumhurbaşkanı adayı ben artık ağızlarından bu formülü son zamanlarda pek duymuyorum. Hatta zaman zaman konuşmalarında Federasyon da masadaysa onu da konuşuruz dediklerini de duyuyorum. Dolayısı ile burada vizyon nedir? Ben bunu tam görebilmiş değilim. Brexit, dolayısı ile İngiltere ile temaslar kurulabilir mi? Elbette bu konularda görüşmeler yapılabilir. Yapılsın da ama hükümet programında ortaya konulan ile bunun arasında fersah fersah mesafe var bir tarafta AB içerisinde iki ayrı devlet diğer tarafta ise AB’nin dışına çıkan bir devletle nasıl ilişki kurarım çabası! Belli oluyor ki o hükümet programına yazılan şeye yazanlar da inanmıyorlar şu an itibarı ile . Çünkü farklı şeyi söylüyorlar.
Örneğin Maraş’ta ortaya konulan tezlerle varılan nokta arasında inanılmaz bir mesafe var. İlk başta ne dediler? Hem Başbakan hem de Başbakan yardımcısı da BM bizim muhatabımız değildir. BM Güvenlik Konseyi kararları bizi bağlamaz KKTC Yönetimi altında açacağız, hatta Türkiye’den iş insanları da davet edildi. Ama şimdi konuşmalara bakıyorsunuz uluslar arası hukukla çözeceğiz diyorlar. Biz baştan beri bunu söylüyoruz. Uluslar arası Hukuka uygun yapacaksınız BM Güvenlik Konseyi kararlarına uyacaksınız. Hatırlayın o dönem 4-5 ay başka bir şey konuşmadık. Şu anda ise konu bile değil. Bu da gösteriyor ki vizyon sorunu var.
Detay Gazetesi: Seçilirseniz başkan önümüzdeki beş yılda Kıbrıs sorunu bütünlüklü çözülmez ise de başka ileri adımlar atmayı düşünüyor musunuz?
Tufan Erhürman: Bu işin eş zamanlı yürütülmesi gerektiğini düşünüyorum. Yani önce bir Kıbrıs sorununu halledelim de sonra bakarız şeklinde değil. Ayni anda Kıbrıs sorununu çözme iradem ordadır, ama o irademi anlatırken eksiklerimi de aralıksız bir şekilde dünya ile paylaşmam lazım. Ve bunların zemininin kalmadığını da paylaşmam lazım. Yoktur zemini spor konusundaki önüme dikilen engellerin, doğrudan ticaret konusundaki. Neden zemini yoktur? Çünkü benim çözüm iradem nettir. Ben toplum olarak çözüm irademi Annan Planı’ndan beri zaten gösteriyorum. Bunu dünyaya anlatmalıyız. Biz hazırız ama bizden kaynaklanmayan sorunlar yüzünden çözüme ulaşamaz isem yine bunların hiçbir meşru temeli yoktur kaldırın bunları ortadan. Bunun için sürekli girişim yapmalıyım ve pro aktif olmalıyım. Kimse sizi sizden fazla düşülmez. Siz bunu dünyaya anlatmalısınız.
BM Genel Sekreteri Guterres 7 Ocak tarihli raporunda Rumların KKTC tanınacak endişesi ile yapılmsı düşünülen birçok şeye engel olduklarını bunun ise yersiz olduğunu yazdı. Benim de söylediğim tam budur.
AB’ye şunu demek lazım “Doğrudan Ticaret Tüzüğünü” geçirmedin ama “Mali Yardım” tüzüğünü geçirdin ve yılda 30 milyon yardım gönderiyorsun. Turizm ve Yüksek öğrenimdeki engelleri kaldırırsa oysa bunun çok üzerinde gelir elde edeceğiz burada.
960 milyon dolardır yıllık turizm gelirimiz %10 artsa yıllık gelirimiz 30 milyonun çok üzerinde bir gelir elde edeceğiz. Bunu anlatabilmek konuşabilmek lazım.
Tufan Erhürman: Burada iki tane ilgimi çeken şey var. Tabi ki insanlarımız ben bunu söyleyince yetki var mı ? Görev var mı? Soru işaretlerini anlıyorum. Bugüne kadar ki uygulamada böyle bir şey çok olmadı. Ama soru işaretim benim de şurda bugüne kadar Cumhurbaşkanlarımız da , Cumhurbaşkanı adaylarımızda yani aday olup seçilenler de seçilemeyenler de her Cumhurbaşkanlığı seçimine girerken ben içeride de çok daha aktif olacağım sözünü verir. Hatırlarsanız sayın Akıncı da 4 boyutlu siyasetinin bir tanesi buydu. Ondan sonra da göreve gelince de öyle bir görev ve yetki yok aslında filan deniyor. İkincisi bu sistem klasik parlamenter sistem değil net. Ben bunu 2011’de yazdığım kitapta söyledim şimdi söylüyor olsam diyecekler seçim maksatlı söyler. 2011’de ben “Çare Başkanlık Sistemi” isimli bir kitap yazdım ve orada söyledim bu sitem neden klasik parlamenter sitem değil? Çünkü klasik parlamenter sistemde Cumhurbaşkanı halk tarafından doğrudan doğruya halk tarafından seçilmez. Orada Meclisin içinden seçilir. Burada ise halkoyu ile seçilir. Bu Cumhurbaşkanına meşruiyet kazandırır. İçinde bulunduğumuz koşullar dolayısı ile seçilen Cumhurbaşkanı toplum lideri statüsü sebebi ile dışa açılabilen tek siyasi penceredir. Bu anayasaya baktığımızda bu anayasa Cumhurbaşkanı’na Bakanlar Kurulu’na başkanlık etme yetkisi veriyor, 3’lü kararnamelerde imza yetkisi veriyor. PGM Müdürünü, GKK ayni, Cumhuriyet Güvenlik Kurulu’nun başkanıdır. Bütün bunları birleştirdiğimizde bu yapı sembolik bir parlamenter rejim Cumhurbaşkanı değildir Cumhurbaşkanı. Tabi burada dikkatli olunması gereken nokta nedir? Hükümetle o diplomatik ilişkiyi kurmak, hükümetle kavga eden, hükümetle siyasi bir yarışa giren bir Cumhurbaşkanlığı değil hükümetle işbirliği geliştiren, hükümetle koordinasyonu geliştiren ve şu rahatlığı yaşayan ben 5 yıl istikrarlı olarak görevdeyim dolayısı ile 5 yıl sonrasını düşünmüyorum ben bu 5 yıl içerisinde birlikte bir şeyler yapmak istiyorum. Siz de hükümet olarak bugün varsınız yarın yoksunuz, o köprüleri de hükümetler arasında ben kurmak istiyorum ki orta ve uzun vadeli işleri yapa bilelim. 4 Başbakan geçti bu 5 yıllık dönemde. O zaman bu hükümetlerle o köprüyü kuracak ilişkiyi de gerçekleştirmesi lazım aksi takdirde projeler başlar ve yarım kalır. Bunları yürütmek gerekir. Bu anomaliyi bertaraf edecek bir süredir önümüzdeki beş yıllık görev süresi.