Önceki gece CTP Genişletilmiş Parti Meclisi toplantısında CTP Genel Başkanı Tufan Erhürman oy birliği ile Cumhurbaşkanı adayı olarak açıklandı.
Solda ya da alışıla gelmiş deyimi ile “çözüm yanlıları” arasında ilk aday Erhürman oldu.
Şimdi hazır Akıncı adaylığını açıklamamışken CTP’liler hep birlikte koro haline Akıncı aday olmasın “solun” ya da “çözüm yanlılarının” oylarını bölmesin türküsünü söyler ise ne kadar irrite edici olur değil mi?
İşte bunu Akıncı’yı destekleyeceğini söyleyen bizim mahalleden birçok arkadaş aylarca yaptı…
Hiç de hoş da olmadı!
Seçimin iki turlu olduğu unutuldu, akrabalar arasında ayrılık gayrılık, farklılık, onlar ve bizler yaratılmaya çalışıldı.
Erhürman’ın adaylığı ile bunların hepsi son buldu.
Artık yeni bir düzleme, döneme giriyoruz.
**
CTP’de bir kısım insan Erhürman’a oy vermeyecek.
TDP’de bir kısım insan Akıncı’ya oy vermeyecek.
UBP’de bir kısım insan Tatar’a oy vermeyecek.
Bunlar hep konuşulacak bu seçimde, ama sonucu etkileyecek bir anlamı pek de yok…
**
Görülen odur ki her parti kendi adayı ile yarışacağı bir seçime doğru gidiyoruz. Partiler bu kez kendi tabanlarını mobilize etmeyi başarabilecek gibi duruyor.
Partilerin fireleri olmayacak mı?
Hem de nasıl?
Hepsinin de olacak...
At izin it izine karışacak…
Kimin kime oy verdiği sandık açıldıktan sonra bile belli olmayacak.
**
Bunlar işin şekilsel yönü.
Oysa her seçimde içerik de önemli değil mi?
Adaylar neler vaat edecek?
Bu vaatler ne kadar ulaşılabilir olacak?
Halkı nasıl ikna edecekler?
Bir de adayların yaşayacağı en büyük sorun bıkkınlık!
Seçime katılmama eğilimi!
Geçtiğimiz dönem katılım %60-62 bandında olmuştu sanırım bu kez katılım biraz daha aşağıya inecek…
Zira umudu örgütlemek çok da kolay olmayacak…