Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, Kıbrıs raporunun BM Genel Kuruluna sunulacağı 15 Ekim sonrası Rum Lider Nikos Anastasiadis ile görüşmeyi arzu ettiğini ifade ederek, “Bu adanın geleceğine, adanın geleceğinin nasıl şekilleneceğine ilişkin kendisiyle konuşmak arzusundayım. Bu bizim sorumluluğumuzdur, bu adada daha iyi daha güzel bir gelecek yaratmak hepimizin ortak sorumluluğudur” dedi.
Akıncı, “Türkiye ile Rum tarafının gayri resmi görüşme yapması” ile ilgili olarak da, “Benim itirazım bu görüşmeler gayri resmi olsa da süreklilik arz ederse ve ‘Türkiye ile Rum tarafı müzakere’ ediyor noktasına gelirsedir… Bundan Kıbrıs Türk halkı da ben de seçilmiş Cumhurbaşkanı olarak rahatsız olurum bunu da saklamam.” dedi.
Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, hükümeti oluşturan siyasi partilerin başkanlarını kabul etti. Görüşme sonrası basına açıklama yapan Akıncı, New York temasları ve yaptığı görüşmeler ile ilgili bugün hükümet ile bilgi paylaştığını yarın da muhalefet partileri ile görüşeceğini söyledi.
Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, BM Genel Sekreteri ile yararlı bir görüşme yaptığını fakat BM Genel Sekreterinin Kıbrıs'taki taraflarla görüşmelerde bulunması için yetkilendirdiği üst düzey BM yetkilisi Jane Holl Lute'un raporunun tamamlanmadığından bunu görüşme fırsatı bulamadığını kaydetti.
Bugün Lute ile telefonda görüştüğünü kaydeden Akıncı, o raporun tamamlandığını ve Genel Sekretere verildiğini, 15 Ekim’de de BM Güvenlik Konseyine sunulacak Kıbrıs raporunda bu görüşlerin yer alacağına inanç belirterek, 15 Ekim’de yeniden değerlendirme yapabileceğini dile getirdi.
ANASTASİADİS İLE GÖRÜŞME ÇOK UZAK OLMAYAN BİR TARİHTE OLABİLİR
Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, bugün görüştüğü Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri'nin Kıbrıs Özel Temsilcisi Elizabeth Spehar ile Derinya ve Aplıç kapılarının bir an önce açılması konusunu değerlendirdiklerini ifade ederek, iki lider olarak bir araya gelmelerinin mümkün olduğunu, 15 Ekim sonrası Kıbrıs raporunun açıklanmasıyla bunun çok uzak olmayan bir tarihte gerçekleşmesini arzu ettiğini kaydetti.
Akıncı, görüşmede, hem Derinya ve Aplıç kapılarının açılış gününü birlikte tespit edip kamuoyuna duyurma hem de adanın geleceğine ilişkin BM’de açıklanacak raporu da değerlendirerek karşılıklı görüş alışverişinde bulunmaları ve adanın geleceğinin nasıl şekilleneceğini konuşmalarını arzu ettiğini, bunun sorumlulukları olduğunu vurguladı.
Bu adada daha iyi ve güzel bir gelecek yaratmanın sorumlulukları olduğunu ifade eden Akıncı, “Önümüzdeki günler hareketli geçecek bize göre, biz üzerimize düşen görevi yerine getireceğiz” dedi.
“FEDERAL MODELDE DEĞİŞİKLİK DÜŞÜNCESİ VARSA GÖRÜŞMEDE ÖĞRENECEĞİM”
Soruları da yanıtlayan Akıncı, Rum lider ile görüşmeleri halinde Rum tarafında son günlerde çıkan bazı haberleri de sorma ve değerlendirme fırsatı bulacağını ifade ederek, şöyle devam etti:
“Şu anda varılan mutabakatlar merkezde federal hükümete verilecek yetkilerin artıkları kurucu devletlerdedir. Birçok alanda. Kurucu devletlerin yetki alanları içerisinde uluslararası anlaşmalar yapmaları da öngörülüyor.
Merkezi yönetim için öngörülen hangi alanları kurucu devletlere aktarma düşüncesi var bilmiyorum, yorum yapamam buluşunca bu konuları konuşma fırsatımız olacak.
Bu konuda yıllar önce sayın Klerides’in bilinen görüşleri var; merkezde yetkiler ne kadar çok olursa iki taraf arasında sürtüşme artar o yüzden merkezde yetkiler daha az kurucu devletlerde daha çok olmasını savunuyordu bu yanlış bir şey değil. Müzakereler sürerken merkezi yetkiler artırılmaya çalışıldı şimdi tersi görülüyor. Sosyal içerikli görüşme ortamı bulursak bunları değerlendireceğiz.”
TÜRKİYE-RUM KESİMİ TEMASI
Rum lider ile Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı’nın görüşmesi ve yapılan “Akıncı devre dışı kaldı” yorumlarının sorulması üzerine Akıncı şunları söyledi:
“Sayın Çavuşoğlu bize gayri resmi buluşup niyet araştırması yapabileceğini söylemişti biz bunun çok mahsurlu olacağını değerlendirmedik, bir iki defa görüşürsünüz bunda sorun yoktur, ama benim itirazım süreklilik arz ederse ve Türkiye ile Rum tarafı müzakere ediyor noktasına gelirse bundan Kıbrıs Türk halkı da ben de seçilmiş Cumhurbaşkanı olarak rahatsız olurum bunu da saklamam.
Böyle bir şey yapılacaksa bu bütün taraflar arasında 4 taraf arasında yapılabilir. Rum lider Ankara’yı da ziyaret eder ama biz de Atina’ya gidebiliriz. Müzakerecilerde olduğu gibi… Mütekabiliyet önemli, bir iki defa buluşulur ama süreklilik arz ederse bu kabul edilebilecek bir şey olmaz.”
“SİYASİ PARTİ BAŞKANLARININ BULUŞMASINDA SAKINCA YOK”
Akıncı, siyasi parti başkanlarının muhataplarıyla görüşebileceğini, bu temasların yararlı olduğuna işaret ederek, fikir alışverişinin yararı olduğunu zararı olmadığını vurguladı.
Akıncı, halktan aldığı yetki ile görevini sürdürdüğünü, bundan sonra ne şekilde evrileceğini göreceğini ifade ederek, “Bu adada barış huzur içinde bir gelecek istiyoruz. Statükonun devamını istemiyoruz, BM çerçevesi dışına çıkmamalıyız, BM bu olayın içinde olacaktır olmalıdır, önümüzdeki günlerde daha iyiye gitmek için var gücümüzle çalışacağız tüm taraflar da destek olmalı. BM Genel Sekreteri de bizi görüyor anlıyor her şeyin farkındadır.”
BAŞBAKAN ERHÜRMAN: “RUM TARAFININ ‘KANATLARI GÜÇLÜ BİR FEDERAL YAPI’ SÖYLEMİ YENİ BİR FİKİR DEĞİL. UZUN BİR MÜZAKERE SÜRECİNE İHTİYAÇ YOK”
Başbakan Tufan Erhürman da, Rum tarafının “merkezi zayıf kanatları güçlü bir federasyon” söyleminin yepyeni ve uzun bir müzakere süreci gerektirecek yeni bir fikir olmadığına işaret ederek, Kıbrıs Türk tarafı olarak müzakerelerin ucu bucağı belli olacak şekilde sonuç odaklı bir yaklaşımla başlaması taleplerinin değişmediğini vurguladı.
Başbakan Tufan Erhürman, hükümeti oluşturan siyasi partilerin başkanları olarak Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı ile gerçekleştirilen görüşmenin ardından basına açıklama yaptı.
Erhürman, görüşmede, Cumhurbaşkanı’nın New York’taki BM görüşmeleri ile Kıbrıs konusu ve son gelişmeleri ele aldıklarını ifade etti.
“SON GÜNLERDE RUM KESİMİ’NDE YENİ BİR FEDERASYON SÖYLEMİ VAR”
Başbakan Erhürman, son günlerde Güney Kıbrıs’ta Rum liderin de dahil olduğu “kanatları güçlü merkezi yanı zayıf” denebilecek bir federasyon söylemi üzerinde durulduğunu işaret ederek, Rum tarafının bugüne kadar hep merkezi yanı güçlü bir federasyondan yana durulduğunu, ancak bugün merkezi değil kanatları güçlü bir federasyon modelinin gündeme getirildiğini ifade etti.
Erhürman, bu model üzerinden de konuşulabileceğini fakat güçlü merkezi federasyon modelinden uzaklaşmalarının sebebinin satır aralarında “siyasi eşitlik konusundaki Kıbrıs Türk tarafının ısrarının” bulunduğunu ve Rum tarafının da bunu yani “siyasi eşitlik” konusunu halkına anlatamayacağından yeni bir model söyleminin geliştiğini anlattı.
“BU YENİ FİKİR, YENİ VE UZUN BİR MÜZAKERE SÜRECİ GEREKTİRMEMELİ”
Ancak bu fikrin bugüne kadar yaşanan süreçle çok büyük bir farkı olmadığını, yetkilerin çok rahat sıralanabileceğini yani bu fikrin çok yeni ve farklılık yaratacak bir fikir olmadığını, yeni büyük bir müzakere sürecine de ihtiyaç duyulmayacağını belirten Erhürman, Kıbrıs Türk tarafı olarak sonuç odaklı ucu bucağı olan bir müzakere sürecini talep etmeye devam ettiklerini, bu fikrin yeni uzun bir sürece ihtiyaç duyulacağı anlamına gelmediğini vurguladı.
Erhürman, bu fikrin bir iyimser bir de kötümser tarafı olabileceğini ifade ederek, şunları söyledi:
“Kötümser tarafı; ortalığı bulanıklaştırıp sanki çok yeni bir şey varmış da uzun bir müzakere zamanına ihtiyaç varmış gibi gösterip aslında işi zamana yayıp statükoyu sürdürmek, iyimser tarafı ise; siyasi eşitliği çok iyi anlatamayacağından kanatları güçlü bir federasyon modeline geçmeyi tercih ediyor. Öyleyse Kıbrıs Türk tarafının önerisi olan; bir an önce sonuç odaklı ucu bucağı belli müzakere sürecinin içerisinde diğer uzlaşılamayan konularla birlikte çok hızlı bir şekilde ele alınıp çözülebilir. Kıbrıs Rum tarafı pozisyonunu belirlerse çok daha kolay hızla bu yapılabilir.”
Soruları da yanıtlayan Erhürman, Kıbrıs Türk tarafı olarak Kıbrıs konusunda çok başlı değil çok yönlü görüşmeler yaptıklarını da belirterek, amacın sonuç odaklı ucu bucağı belli olan bir süreçle sonuca varmak olduğunu vurguladı.