Ersin Tatar, Malatya İnönü Üniversitesi 2022-2023 Akademik Yılı Açılış Töreni’ne katıldı

Malatya’da temaslarda bulunan Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, İnönü Üniversitesi’nin 2022-2023 Akademik Yılı Açılış Töreni’ne katıldı.

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, “Doğu Akdeniz’de bir Türk Devleti’nin yaşatılması hepimizin geleceği, hepimizin bekası içindir” diyerek, birlik ve beraberlik içerisinde milli davanın yürütülmesi ve selamete götürülmesinden başka çare olmadığını vurguladı.

 “Bizim yolumuz mücahidin yoludur, Mehmetçiğin yoludur. Türkiye ile birlikte olma yoludur” diyen Tatar, Kıbrıs Türk halkının soylu tarihine yakışır şekilde zorlukları göğüsleyeceklerini kaydetti. 

Tatar, “Doğu Akdeniz’de tüm yaşananlara rağmen bir Türk devleti vardır. Adı KKTC’dir. KKTC üniversitelerine 144 farklı ülkeden öğrenci gelmektedir. Bu ülkeler varlığını kabul ediyor, eğitimine itibar ediyorlar. Yüzlerce farklı ülkeyle ticari ilişkilerimiz var. KKTC giderek kökleşmektedir” dedi.

Temaslarda bulunmak üzere Malatya’da bulunan Tatar, İnönü Üniversitesi’nin 2022-2023 Akademik Yılı Açılış Töreni’ne katıldı. 

“Doğu Akdeniz’deki Gelişmeler Çerçevesinde Mavi Vatan Kıbrıs’’ konulu konferansı ile üniversitenin akademik yılının ilk dersini veren Tatar’a, İnönü Üniversitesi tarafından fahri doktora unvanı da takdim edildi. 

Saygı duruşunda bulunulması ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başlayan açılış töreni, müzik dinletisi ile devam etti. Ardından İnönü Üniversitesi tanıtım videosu, Rektör Prof. Dr. Ahmet Kızılay ve Malatya Valisi Hulusi Şahin ve öğrenci temsilcileri birer konuşma yaptı.

Konuşmaların ardından, Cumhurbaşkanlığı tanıtım filmi gösterimi gerçekleşti.

İnönü Üniversitesi Senatosu tarafından Cumhurbaşkanı Tatar’a, “Bölgesel Barışa ve KKTC’nin Varoluş Mücadelesine” katkılarından dolayı “Fahri Doktora” belgesi takdimi yapılmasının ardından, Tatar’a cübbesini Rektör Kızılay giydirdi.

“DİPLOMAYA LAYIK OLMA SURETİYLE TC, KKTC VE TÜRKLÜK DÜNYASININ MÜCADELESİ İÇİN EN İYİ ŞEKİLDE ÇALIŞACAĞIM”

Kendisine yaşatılan onur için teşekkür ederek konferansa başlayan Tatar, diplomaya layık olma suretiyle TC, KKTC ve Türklük dünyasının mücadelesi için en iyi şekilde çalışacağını kaydetti.

1570’li yıllardan bugüne kadar Kıbrıs tarihi hakkında önemli noktaları ve verilen mücadeleyi paylaşan Cumhurbaşkanı Tatar, Kıbrıs’ın 350 yıl boyunca Osmanlı Devleti’nin hükümdarlığında olduğunu anımsatarak, adanın 1878 yılında belirli bir süre için İngiltere’ye tekrar iade etme şartıyla kiralandığını ancak Çanakkale’de yaşananlardan sonra İngiltere’nin adayı tek başına ilhak ettiğini, ardından Lozan Antlaşması ile adanın Misak-i Milli’nin dışında bırakıldığını kaydetti.

Tatar, mücadelelerinin o günlerden başlayarak bugünlere geldiğini belirtti. 

1920’li yıllardan beri İngiltere’nin oynadığı oyunlar ve Rum-Yunan ikilisinin adadaki Türk nüfusunu azaltmak üzere yaptığı baskılar ile Anadolu’nun güvenliği için tehlike oluşturduklarını anlatan Tatar, Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün “Efendiler, Kıbrıs düşman elinde bulunduğu sürece bu bölgenin ikmal yolları tıkanmıştır. Kıbrıs'a dikkat ediniz” sözlerini hatırlattı.

“ÜZERİMİZDE OLUŞTURULAN TÜM KORKUYA RAĞMEN BİZ HEP ANADOLU’YA BAKTIK”

Türk askerinin Kıbrıs Türk halkının her zaman yanında olduğunu beliren Tatar, yaşatılan tüm korkuya rağmen Kıbrıs Türk halkının desteği hep hissettiğini, her zaman Anadolu’ya baktığını ve Mehmetçiğin gelmesi umuduyla yaşadığını kaydetti.

Rumların adayı Yunanistan’a bağlama çalışmalarına karşın, halkın dimdik ayakta durarak mücadelesi sürdürdüğünü belirten Tatar, 1974 yılında Yunanistan’ın Kıbrıs adasına yaptığı darbeyle anayasayı ilhak ettiğini, garantör ülke olan Türkiye Cumhuriyeti’nin de Lozan Antlaşması’nın 16. maddesinin verdiği yetki çerçevesinde duruma müdahale ettiğini ve 20 Temmuz Barış Harekatı’nı gerçekleştirdiğini söyledi. 

Tatar, “Mehmetçiğin bir gün adaya geleceğini biliyorduk” diyerek, mücahit ve mehmetçiğin mücadelesiyle bugünkü sınırların çizildiğini ve o günden beri adada çatışma olmadığını ifade etti. 

1983 yılında KKTC’nin ilan edilmesiyle, Kıbrıs’ta iki devletin varlığının tüm dünyaya duyurulduğunu dile getiren Tatar, o günden beri egemenlik temelinde bir süreç izlendiğini anlattı.

Federasyon temelinde olan Annan Planı sonrasında gelişenler ve Rumların tek taraflı olarak AB’ye alınmasıyla, Kıbrıs’ın bir AB ülkesi olarak görülmesi ve AB üyesi olmayan Türkiye Cumhuriyeti’nin dışlanacağı, adada Türkiye’nin garantörlüğü ve askerinin olmayacağı bir Kıbrıs oluşturulmaya çalışıldığını söyleyen Tatar, böyle bir şeyi asla kabul etmeyeceklerini vurguladı.

“İSMET İNÖNÜ’NÜN ADINI TAŞIYAN BİR ÜNİVERSİTEDE BUNLARIN TARTIŞILMASI ÇOK ÖNEMLİDİR”

Tatar, "KKTC’nin Doğu Akdeniz’deki dengelerin korunmasına yönelik yeni proaktif siyasetleri" hakkında da konuşarak, “Kıbrıs, Doğu Akdeniz ve Mavi Vatan bizler için çok önemlidir. İsmet İnönü’nün adını taşıyan bir üniversitede bunların tartışılması çok önemlidir” dedi. 

Tatar konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Doğu Akdeniz’de dengeyi esas rayları üzerinde oturtmada son yıllarda büyük başarı elde ettik. Artık egemen eşitlik dedik, artık iki devlet dedik, artık yama yok dedik, federal çatı altında bizi AB’ye çekmenize ve Türkiye’yi dışlamanıza asla izin vermeyiz dedik. Tüm baskınız ve bir tehditlerinize rağmen, Türk dünyasının kopmaz bir parçası olan Kıbrıs Türk halkının bağlarını koparmaya sizin gücünüz yetmez dedik.”

Kıbrıs’ta Türk askerinin varlığının caydırıcı gücünden dolayı diğer tarafın bir eylemde bulunmaya kalkışamadığını anlatan Tatar, “Herkes haddini bilecek” ifadelerini kullandı.

“DOĞU AKDENİZ’DE BİR TÜRK DEVLETİ’NİN YAŞATILMASI HEPİMİZİN GELECEĞİ, HEPİMİZİN BEKASI İÇİNDİR”

Son yaşanan gelişmeleri de aktaran Tatar, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın BM Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmayı ve KKTC’nin anayasal adıyla Türk Devletleri Teşkilatı’na gözlemci üye olarak kabulünü anlattı ve bu olayların önemli kilometre taşları olduğunu, yeni siyasetin yavaş yavaş kökleşmekte olduğunu ifade etti. 

“DOĞU AKDENİZ’DE BİR TÜRK DEVLETİ’NİN YAŞATILMASI HEPİMİZİN GELECEĞİ, HEPİMİZİN BEKASI İÇİNDİR”

Tatar, “Doğu Akdeniz’de bir Türk Devleti’nin yaşatılması hepimizin geleceği, hepimizin bekası içindir” ifadelerini kullanarak, güneyde nüfusu 1 milyon olmayan bir Rum devletinin, AB üyesi olmasından dolayı, 80 milyondan fazla nüfusu olan Türkiye’nin AB ile olan ilişkilerini veto edebildiğini söyledi ve “Böyle bir anlayış karşısında, birlik ve beraberlik içerisinde milli davamızı yürütmekten, selamete götürmekten başka çaremiz yok. Soylu tarihimize yakışır şekilde yürüteceğiz, zorlukları göğüsleyeceğiz” dedi. 

“Bizim yolumuz mücahidin yoludur, Mehmetçiğin yoludur. Türkiye ile birlikte olma yoludur” diyen Tatar, konuşmasını şöyle sürdürdü: 

“Doğu Akdeniz’de tüm yaşananlara rağmen bir Türk devleti vardır. Adı KKTC’dir. KKTC üniversitelerine 144 farklı ülkeden öğrenci gelmektedir. Bu ülkeler varlığını kabul ediyor, eğitimine itibar ediyorlar. Yüzlerce farklı ülkeyle ticari ilişkilerimiz var. KKTC giderek kökleşmektedir.”

“DOĞU AKDENİZ’DEKİ TÜM ZENGİNLİKLERİN KENDİLERİNE AİT OLDUĞUNU SAVUNAN RUMLARLA BİR YOLDA YÜRÜNMESİ BÜYÜK BİR HATA OLURDU”

Mavi Vatan ve Doğu Akdeniz’deki hak ve hukuk çerçevesinde yapılan çalışmaları da aktaran Tatar, bu süreçlere girilmemesi, KKTC’nin egemenliğinin savunulmaması ve "Doğu Akdeniz’deki tüm zenginliklerin kendilerine ait olduğunu savunan Rumlarla bir yolda yürünmesinin" büyük bir hata olacağını dile getirerek, hidrokarbonlar üzerinde, ekonomik münhasır bölgede, deniz yetki alanlarında ve diğer kıta sahanlığı gibi konularda Rumlar kadar hakları olduğunu dile getirdi.

Tatar, “Siyasetimizi sağlam temeller üzerinde geliştirmeye çalışan bir zihniyetle, bunlarla çarpışıyoruz" dedi. 

Etkinlik anı fotoğrafı çekilmesiyle tamamlandı.

Tatar’ın Malatya temasları gün boyunca devam edecek.