Dışişleri Bakanı Tahsin Ertuğruloğlu, 50 yıldır sürdürülen Kıbrıs müzakere sürecinin İsviçre’de bittiğinin resmen BM Genel Sekreteri tarafından da açıklandığına işaret ederek, bundan sonraki süreçte Kıbrıs’ta eşitlik ve devletten devlete zemininde yeni bir sayfa açılması gerektiğini söyledi.
Ertuğruloğlu, “Biz Kıbrıs’ta görüşmeler bitti demiyoruz ama yeni bir süreç olacaksa, devletten devlete olmalı. Rumların seçimine kadar bu süreci dondurup seçimden sonra kalınan yerden müzakerelere devam edilmesini asla onaylamıyoruz” dedi.
Ertuğruloğlu, TRT World’un İstanbul’daki stüdyosunda Imran Garda’nın sunduğu “The Newsmakers” isimli programa katılarak soruları yanıtladı. Programda, Kıbrıs sorunu, BM Genel Sekreterinin müzakerelerin bittiğine ilişkin açıklaması ve 1974 Barış Harekatı ile ilgili görsellere de yer verildi.
Ertuğruloğlu, Kıbrıs sorunu ve 1974 Barış Harekatına kadar geçen süreçte Kıbrıs Türk halkının maruz kaldığı saldırıları anlatarak, Kıbrıs Türk halkının tek talebinin; ortak sahibi olduğu Kıbrıs adasında, eşit, bağımsız, özgür, refah, huzur ve güvenlik içinde yaşamını sürdürmek olduğunu kaydetti.
Kıbrıs’ta BM Genel Sekreterinin İyi Niyet Misyonu çerçevesinde 50 yıldır sürdürülen toplumlararası görüşmelerin başarısızlıkla sonuçlanmasının sebebinin; sürecin eşitlik temelinde sürdürülmemesi olduğunu ifade eden Ertuğruloğlu, yeni dönemde başarının ancak ve ancak Kıbrıs Türk ve Rum toplumlarının masaya gerçek eşitlik zemininde oturmasıyla sağlanabileceğine dikkat çekti.
Kıbrıs’ta iki devlet bulunduğu gerçeğinin başta BM ve AB olmak üzere tüm dünyanın bildiğini, ancak Kıbrıs Türk halkına en büyük haksızlığı yapan örgütlerin de BM ile AB’nin olduğunu belirten Ertuğruloğlu, BM ve AB’nin Kıbrıs Rum tarafını tek başına üye olarak kabul etmesini ve Kıbrıs Türk halkını dışlamasını eleştirdi.
Ertuğruloğlu, Kıbrıs’ta 1960 yılında kurulan ortaklık cumhuriyetinin Rumlar tarafından 1963 yılında yıkıldığını ve Kıbrıs Türk halkının ortaklıktan atıldığını, ancak BM’nin ortaklık cumhuriyeti olan “Kıbrıs Cumhuriyeti”ni Rumların işgal ettiğini bildiği halde üye olarak kabul ettiğini anlattı.
Kıbrıs Türk halkının 1974’te Türkiye’nin yasal ve haklı müdehalesi sonrası özgürlüğüne kavuştuğunu, 1983’te devletini kurduğunu ve o günden bugüne devlet çatısı altında, güven içerisinde yaşadığını anlatan Ertuğruloğlu, ancak uluslararası alanda Kıbrıs Türk halkına uygulanan haksız ve insanlık dışı ambargonun, Kıbrıs Türk halkının çözüm için her türlü adımı atmasına rağmen sürdüğünü kaydetti.
Kıbrıs Türk halkının 50 yılının sürdürülen müzakerelerle çalındığını ifade eden Ertuğruloğlu, kimsenin artık Kıbrıs Türk halkının zamanını çalmasına hakkı olmadığını vurguladı.
İsviçre’de son bulan Kıbrıs müzakerelerinin Rum ve Yunanistan’ın “Sıfır asker sıfır garanti” ısrarının bitirdiğini ifade eden Ertuğruloğlu, özetle şunları söyledi:
“BM İyi Niyet Misyonu çerçevesinde 50 yıl süren müzakere süreçlerinde her türlü şey görüşüldü, masada tartışıldı ancak Rum ve Yunanistan taraflarının tutumu dolayısıyla başarı elde edilemedi.
Ancak 50 yılı kaybolan tek taraf Kıbrıs Türk tarafı oldu. Bu yüzden bu süreç artık bitmiştir. Aynı süreçle masaya oturmayacağız ve onlar devlet biz toplum olarak bu müzakerelere devam etmeyeceğiz.
AB ve BM üyesi olan, ortaklık cumhuriyetinin tüm imkanlarını tek başına kullanan Rumlar neden bizimle bu imkânları paylaşsın.
Kıbrıs Türk halkı da artık bu görüşmelerden usandı ve bir beklentisi kalmadı. Çünkü Kıbrıs Türk halkına verilen hiçbir söz tutulmadı ve güveni kaybedildi. Kıbrıs Türk halkını sadece Türkiye’nin yanında olduğunu biliyor.
Rumlar bugüne kadar ortaya çıkan her şeye ‘hayır’ dedi. Kıbrıs adasına ait doğal kaynakları da tek başına sahiplenmek istiyor, Kıbrıs Türk halkına ve haklarına saygı duymuyor.
Kıbrıs’ta eşit iki halk var ve İsviçre’de de başta BM, AB ve İngiltere olmak üzere tüm taraflar Kıbrıs’ta çözümü ve anlaşmayı kimin istediğini gördü.
Biz Kıbrıs’ta görüşmeler bitti demiyoruz ama yeni bir süreç olacaksa devletten devlete olmalı.
Rumların seçimine kadar bu süreci dondurup seçimden sonra kalınan yerden müzakerelere devam edilmesini asla onaylamıyoruz.
Biz ‘müzakere masası da yeniden kurulamaz’ demiyoruz ama masa yeniden kurulacaksa müzakereler artık devletten devlete olmalı, Kıbrıs Türk ve Kıbrıs Rum devletleri arasında…
İsviçre’de ortaya çıkan gerçeklerin ve müzakerelerin sonlanmasının ardından da artık Kıbrıs Türk halkına uygulanan ambargo kaldırılmalı.”