Suriye'de yaşananların arkasında Batı'nın, özellikle de ABD'nin bulunduğunu belirten Esad, Suudi Arabistan ve Türkiye gibi ülkelere de Suriye politikaları nedeniyle sert eleştirilerini sürdürdü.
'Türkiye, ABD izin verdiği için Cerablus'a girdi'
Cerablus harekâtını da eleştiren Esad, "Türkiye, ABD izin verdiği için Cerablus'a girdi" dedi:
"(…) Suudi Arabistan ve Türkiye Amerika'ya hizmet eden devletler. Emri o (Amerika) veriyor ve onlar bunu gerçekleştiriyor. Erdoğan yıllarca Suriye'ye müdahale etmek istedi ancak buna izin verilmedi. Şimdi Cerablus'a girdi çünkü ona bunun için izin verildi."
Derginin "Neden izin verildi?" sorusuna Esad şu cevabı veriyor:
"Amerikalıların her zaman durumu karmaşıklaştırmaya çalıştığı için buna izin verildiğine inanıyorum. Ne zaman ki durum karmaşıklaşır çelişkilerden faydalanabilirler. Türk-Kürt karşıtlığı, Türkiye'yi, Kürtleri Amerika'ya şikâyet etmeye yönlendirecektir. Kürtler de Türklerle ilgili, onlara destek verdiği için Amerika'ya şikâyette bulunacaktır. Ve bir Kürt-Arap anlaşmazlığı olduğunda ikisi de Amerikalılara gidecektir. Bu, Amerikan mantığıdır: Böl ve fethet".
'Akan kanı durdurmak için her şey yapılabilir'
Röportajı yapan kişinin, "Ancak son darbe girişiminin Amerika tarafından desteklendiğini ve Amerika'nın bunu telafi etmek için Cerablus'la Türkiye'ye bir imtiyaz verdiğini söyleyenler var" sözleri üzerine Esad "Bu bir tahlil" dedi ve devam etti:
"Kesin bir bilgi yok. Fakat Amerikan mantığıyla bunlar olur, çünkü Amerika'nın ilkeleri yoktur. (…) Bu, olasılık dışı değil ama bunun gerçek olup olmadığından emin olamayız".
Esad, derginin Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ABD Başkanı Barack Obama ve Suudi yetkililerden bahsettikten sonra sorduğu, "Eğer bu insanlar konumlarını değiştirirse, onlarla, Suriye'nin geleceği için bir müzakere sürecine girme olasılığını düşünür müsünüz" sorusuna verdiği cevabın başında "Bizim için öncelikli hedef Suriye'de kanın akmasını önlemektir" dedi.
Esad sözlerini bu amaç için herkesle görüşüleceğini vurgulayarak sürdürdü:
"Bundan dolayı, bu başlık altında, bu kanın akmasını durduracak her şeyi, duygulara bakmaksızın yapacağız. İlkelere bakmaksızın diyemem. Çünkü akan kanı durdurmak bir ilkedir ve en önemli ilkedir, en büyük ilkedir.
"Bir teröristle muhatap olmak iyi bir şey değildir ancak teröristle muhatap olmak akan kanı durduracak ve en büyük ilkeye ulaşılacaksa, bunu takip etmelisiniz.
'Öncelikli olan Türkiye ve Suriye halklarının ilişkisi'
"(…) Diğer yandan her zaman, devletler ve halklar arasında bir ayrım yapmamız gerekiyor. Aslında Türk halkı, Erdoğan ve Körfez ülkelerine sadık medya tarafından kendilerine sunulan tüm yalanlara rağmen Suriye'ye karşı düşmanca bir tutum takınmadı.
"Zaman zaman yetkililerin, parlamenterlerin ve kamuya mal olmuş kişilerin Erdoğan'ı eleştirdiğini, ona saldırdığını ve onu Suriye krizinden sorumlu tuttuğunu duyuyoruz. Dolayısıyla bir yetkiliyle görüştüğümüzde bu, bu yetkilinin hatırı için görüştüğümüz anlamına gelmez. Bundan ziyade onunla görüşürüz çünkü o, halkla görüşmek için doğal kanaldır.
"Dolayısıyla, Türk-Suriyeli ilişkisinin evvela halklar katında olması hedefine sahip olmalıyız. Yetkililer gelir gider ama halka dair ilişkileri korumalıyız ve devletler arasındaki düşmanlığı halklar arasındaki düşmanlığa taşıma hatasına düşmemeliyiz."
'Türkiye etkili bir ülke'
Esad, babası Hafız Esad'ın siyasi mirası ve Suriye-İran ilişkilerine dair bir soruyu cevaplarken de bir noktada Türkiye-Suriye ilişkilerine değindi:
"İran'ı bir tarafa koyalım, beni Türkiye'yle ilgili ilişkide harekete geçiren - Cumhurbaşkanı Hafız Esad günlerinde olmayan bir ilişkiydi - aynı mantıktır. Türkiye negatif ve pozitif olarak etkili bir ülkedir. Onunla iyi bir ilişki kurarsanız fayda sağlarsınız ve 2004 ile 2011 arasındaki dönemde böyle oldu. Erdoğan bu ilişkiyi negatif bir yöne doğru çevirmeye karar verince büyük bir bedel ödedik.
"Dolayısıyla devlet başkanlarından bağımsız olarak bir stratejik vizyona sahip olmalıyız. Cumhurbaşkanı Hafız Esad gitti ve benim de gideceğim bir gün olacak. Ancak devletler arasında ilişkilerin duygular üzerine kurulu olmadığını bilmeliyiz. Bu, gerçekler üzerine kurulu olmalıdır.
"İran etkili bir ülkeyse onunla ilişkiye ihtiyacınız vardır. Allah korusun İran'ın bir gün Türkiye'nin yaptığı gibi negatif bir rol oynayacağını varsayalım, bu durumda İran'la diyaloğa girmeliyiz. Ancak iyi ki İran pozitif bir rol oynuyor ve Türkiye'yi İran'la benzer bir rol oynamaya getirmeliyiz".