Önceki gün Sn Serdar Denktaş’ın açıklamalarını okurken, bir an sanki “Kim Milyoner olmak ister” yarışmasını izler gibi oldum.
Hani yarışmacıların o klasik sözü var ya;
“Ay burası gerçekten çok farklıymış”.
İşte Sn. Denktaş’ta o koltuğa oturmadan önceki Ercan Havaalanının özelleştirilmesine karşı çıkışını unutmuş (!) olmalı ki,
“Ay burası gerçekten çok farklıymış” der gibi ballandıra, ballandıra elektriği, telefonu ve limanları özelleştireceğinden söz ediyor.
Demek ki, gerçekten o koltuğa oturmak bu denli farklı ki, oturan siyasilerin bir çoğu, oturmadan önce söyledikleri bir tarafa, kendi onurları yanı sıra halkın onurunu da unutabiliyorlar.
Öyle ki, bir başbakan çıkıp, “Suyu getirmek için para harcayan Türkiye ise tabi ki yönetme hakkı da onda olacak” diyebiliyor.
O, öyle deyince Maliye Bakanları geri kalır mı, Onlar da, “Parayı veren düdüğü çalar” demeye başlıyor.
Misal şimdiki Maliye Bakanı Sn. Denktaş.
Sanki, KKTC’de Gençlik ve Spor Bakanlığının görevini devralacak bir ofisin açılması normalmiş gibi, “Bu ofiste TC’den gelecek para kullanılacağı için Yöneticilerinin ve çalışanlarının Türkiye’den atanması doğal” diyebiliyor.
O zaman bu tür düşünen siyasilere sormazlar mı, “ evinizi başkasının geçindirmesine izin verdiğiniz için, o başkasını, evinizin aile reisi olarak görüp, eşinizin ve çocuklarınızın üzerinde hak sahibi olmasına göz yummanız normal mi?” diye
Hadi diyelim siz bu onursuzluğu içinize sindirebiliyorsunuz peki ya eşiniz ve çocuklarınız?
Onlar bu durumu kabul ediyor mu?
Dedim ya, o koltuğa oturmak farklı, gözleri çoluk çocuğu bile görmüyor.
Gözler öylesine kör olmuş ki, kendi söylediklerini, aynı cümle içerisinde kendileri yalanlıyorlar.
Sn. Denktaş, elektrik ve telefonun özelleştirilmeyeceğini, kamu özel işbirliği ile daha verimli hale getirileceğini, limanlarınsa “liberalleştirileceğini” söylüyor.
Sonra da, “ambargolar olduğu için Mağusa Limanını özelleştirmek
fındık fıstık parasına devretmek anlamına gelir. O yüzden, Mağusa Limanının özele devredilmesi, bir çözüm sonrasına veya ambargoların kalkmasına bağlı bir olay” diyor.
Yani bunun Türkçesi, Telefon ve elektrik para getireceği için özele devredilecek ama Mağusa Limanı, şu anda para getirmeyeceği için, “liberalleştirilecek” ( sermayenin kullanımına verilecek) devredilmesi için değer etmesi beklenecek.
İyi de bu, para edenlerin satılacağı, etmeyenlerin de “ne çıkarırsan senindir” diyerek sermayenin kullanımına verilmesi değil midir?
Madem elektrik ve telefon satılacak kadar para ediyorsa neden satılıyor?
Etmiyorsa, Mağusa Limanı gibi para edeceği gün neden beklenmiyor?
Kaldı ki, elektrik, su, havaalanı, limanlar havayolu satılacaksa, yöneticilerimiz TC’den atanıp, üstüne üstlük para Türkiye’den geliyor diyerek,hakkımızdaki kararlar TC tarafından verilecekse, sizin ne işiniz var o koltuklarda?
Siz arzuhalci misiniz?
Üretici ile tüketici arasında karın büyük bölümünü götüren toptancı mı?
Madem etkiniz ve yetkiniz sadece söylenenleri onaylamaksa, söz söyleme ve karar verme yetkiniz yoksa, çekilin aradan da, hizmet direkt üreticiden tüketiciye ulaşsın.
Daha doğrusu, ham madde zaten tüketicinin olduğuna göre, bırakın da, hizmet direk mallarımızın üzerine kurdurduğunuz fabrikadan halka ulaşsın.
En azından hizmet daha ucuza gelir halka ve aradaki toptancılar halkın sırtından zengin olmaz
Zira bir tek “şükran” için o kadar vergi vermeye değmez…