Korku, endişe, karamsarlık; Kararsızlık içinde, “ Onlar ne diyecek?” çelişkilerini yaşıyorsanız, yanlış yola sapmanız ve hata yapmanız kaçınılmazdır. Hele siz ortada görünürken; Sizin adınıza başkaları, sizden habersiz kararlar verebiliyorsa, otuz birde yandınız demektir. Çünkü; o başkaları kendi öz çıkarları doğrultusunda kararlar alırken… … sizin içine düşeceğiniz vahim durum onları zerre kadar ilgilendirmez. Arkanızdan kahkaha atıp; “ Garagöze bak, maskara oldu, karısı da inanmaz kendine” diye alay konusu olursunuz. İtibarınızı kaybedince… …Vay halinize. Buraya kadar her şey anlaşılır gibi duruyorsa da, anlaşılmayan sütten dili yananların yoğurdu niye üflemedikleridir. Genelden çıkıp özele gelirsek; Kıbrıs batakhanesine, çirkefine çözüm bulmak için, Kıbrıslıların uğraşı boşunadır. Eskilerin deyişi ile “ abesle iştigaldir.” Kıbrıslı Rumlar ve Kıbrıslı Türkler, karşılıklı anlaşarak görüşmelerden çekilmeli; Türkiye, Yunanistan, İngiltere, ABD anlaşarak, yarattıkları pisliği kendileri temizlemelidir. Kaynamakla artık pişmeyeceği belli olan, müzmin hale gelmiş, kronikleşmiş sorunu bitirmelidirler. “Bizim irademiz ne olacak?” diyenlere; “ bu güne kadar bizi takan mı oldu, görüşe görüşe genel ev fahişelerinin görüşmesine dönmedi mi bu elli yıllık debelenme… …çillenme ve kirlenme?” Genel ev fahişesinin, “ görüşecek misin?” teklifini kesin şekilde reddetmenin zamanı gelmedi mi? Emperyalizm bizi aptal yerine koymadı mı bu güne kadar? Ya aptallığı kabul ediyoruz, ya da aptal yerine konduğumuzun farkında değiliz. Her iki tarafın da bu ahmaklığı yüzünden nice canlar yandı, nice ocaklar söndü. Rum hayalperestleri “ Yunanistan” şarkıları söylerken, Türk idealistleri Kıbrıs’ın yarısına razı oldular. Ne büyük bir gaflet! Şimdi oturmuş yediğimiz haltları anımsadıkça… “ Ben masadan kaçtım, sen masaya dön” tiyatro oyununda, çözüm için; Denktaş’ın, Kliridis’in, Kipriyanu’nun, Papadopulos’un ömrü yetmedi… Bu gidişle Anastasiadis de Eroğlu da çözüm denen “ uzaylıyı” göremeden, maazallah… Çözüm? Oturun, dürüstçe deyin ki: “ Biz yapamadık, beceremedik bir türlü… Nasıl çözerseniz çözün, kabulümüzdür. Yetti gayrı!” “ Biz karışmayız, sorunu iki toplum çözecek, onlar anlaşsın, biz yardımcı oluruz” söylemleri; “ Boynuzlarınız kırılıncaya kadar tokuşun koçlarım, ha gayret!” demektir ki; Uzaydan halimizi seyreden paranın patronları ensemizde mastürbasyon çekerek zevk alıyorlar. Bırakalım çözsünler! Onların ulaştığı doruğa bir defacık biz tırmanalım. Haa, ne dersiniz!