Felaket senaryolarından bahsettiğimiz zamanlarda Kıbrıs’ta bir savaştan veya buna bağlı olarak ölümlerin yaşanmasından endişe edilirken dün bir kez daha MERS paniğini yaşadık. Açıkçası haberciler “yine bize malzeme çıktı” yaklaşımı ile haberleri yaparken, insani yanımız ise “neden?” sorusunu sordu. Biz, Ebola’nın şu sıralar daha popüler olduğunu bilirken, “Ebola bize gelmez!” şeklinde sistemle, yetkililerle dalga geçen manşetler attık. Kamuoyu baskısı sonucunda Sağlık Bakanlığı önemli tedbirler aldı. Dün, gazeteciler olayı analiz etmeye çalışırken, Sağlık Bakanlığı önemli bir reaksiyon gösterip çalışmalarını tamamladı, hatta basın açıklaması bile yaptı. Galiba öğreniyoruz. Dedim ya, toplum baskısı ile kötü senaryolar için hazırlıkların olduğunu bilmek güzel. Bu konuda ülkemizde hiç kuşkusuz en başarılı kurumlardan birisi olan Sivil Savunma Teşkilat Başkanlığı’nın sessiz ama ciddi çalışmalar yaptığı ortada. MERS’i düşünürken birden aklıma daha önceki salgın endişelerimiz ve bu konudaki haberlerimiz geldi. Geçmişe dönüp baktığımda, ilk olarak Kuş Gribi haberleri ile yoğun bir dönem yaşamıştım. Yanılmıyorsam 2006 yılıydı ve Birol Bebek Hürriyet Gazetesi’nin foto muhabiriydi, Rasıh Reşat ise Cyprus Time’ın başındaydı. Kuş gribi ile ilgili çok yoğun ve keyifli bir haber turumuz olmuştu. Üç gazeteci olarak İncirli ve bölgesini ziyaret edip hem fotoğraflamış, hem de izlenimlerimizi aktarmıştık. Doğan Haber Ajansı’nın Kıbrıs Temsilcisi olduğum o dönemde, kuş gribi haberlerim haberler CNN International, ZDF gibi dünya medyasında da yer bulmuştu. Yetkililer İncirli’de alarm vermişti ve tüm kanatlı hayvanları itlaf edilmesi kararlaştırılmıştı. Hatta karantina uygulanıyordu ve beyaz kıyafetli yetkililer köyde dolanıyordu. Biz İncirli Köyü’nde alınan “sözde” önlemleri takip edecektik. Kuş Gribi konusunda, Dörtyol civarında, sözde karantina girişi vardı. Bu karantina girişinden çok kolay geçtiğimizi hatırlıyorum. Biz yolda ilerlerken, gelen telefon ile Sağlık Bakanlığımızın sınır kapılarında, giden ve gelen araçları ilaçlattığı yönünde basın açıklaması olduğu bize aktarılmıştı. Hemen Beyarmudu Sınır Kapısı’na doğru yol alıp, Kıbrıs’ın güneyine geçtik. Ortada resmi açıklama vardı ama ilaçlama falan bulunmuyordu. Güneye geçmişken İncirli köyüne çok uzak olmayan ama sınırın öte yanında bulunan Derinya Göleti’nde incelemelerde bulunduk. Göçmen kuşlar göletten kanatlanıyordu ve aslında kuş itlaf etmenin pek de anlamı olmadığı kolayca ortaya çıkmıştı. Sonrasında Mağusa’da bulunan sınır kapısından Kıbrıs’ın kuzeyine dönmeye karar verdik. Beyarmudu’nda olmayan sözde ilaçlama faaliyetlerinin Mağusa’da olup olmadığını gözden geçirdik. Burada da herhangi bir uygulama bulunmuyordu. Biz yine İncirli Köyü’ne doğru ters istikametten yol alırken, başka bir karantina noktası göremedik. Hatta İncirli’nin dibindeki köyde tavuklar uçuşuyordu. Bizim için eğlenceli bir deneyim olmuştu. Derken Domuz Gribi paniği de yaşadık. Yine benzer açıklamalar, benzer önlemler vardı. Hatta Domuz Gribi kaynaklı ölümler de rapor edildi. Ebola alarmında zayiat verilmedi. Ve şimdi MERS endişeleri var. Sağlık Bakanlığı’nın çalışmalarını merak ediyorum. Umarım bu alarm yanlış alarmdır ama reaksiyon umarım açıklandığı gibidir ve uygulamada da böylesi bir olası olaya hazırızdır. ***** GAZETECİLİĞİN HİKAYESİ… Gazetecilik emek ister. Sıcak haberi okuyucuya, izleyiciye veya dinleyiciye aktarmak adına çoğu zaman habercilerin hikayesini bilmeyiz. Bugün, farklı savaş bölgelerinden objektife takılan gazetecilerin yaşam koşulları, habere giderken haber olanların farklı kesitlerini sizlere aktarmak istedim. [review]