Kıbrıs Türk Kadını'nın en önemli figürlerinden olan Dr. Ayten Berkalp ile ilgili Fenerbahçe Spor Kulübü yine vefasını ortaya koydu. Bir dönem Fenerbahçe Spor Kulübü'nde forma giyen Ayten Berkalp'ı spor kulübü doğum gününde yine unutmadı.
Resmi bir açıklama ile Dr.Ayten Berkalp'ı onurlandıran Fenerbahçe'nin açıklamasında şu ifadeler kullanıldı;
Atlet, basketbolcu, kürekçi ve voleybolcu olarak kulübümüze hizmet eden, kulübümüzün kadın basketbol ve voleybol şubelerini kuran kaptanımız Ayten Salih’in 86. doğum gününü kutluyor, kendisi nezdinde Fenerbahçe’ye emeği geçen tüm takım arkadaşlarına şükranlarımızı sunuyoruz.
DR.AYTEN BERKALP KİMDİR?
Ayten Salih, 16 Ekim 1933 yılında Magosa’da doğdu. O yılların çok çocuklu ailelerindendi ailesi. 7 kardeşin 5. si olarak dünyaya gözlerini açar. 4 kız 3 erkek kardeşi vardır. Polis memuru Salih Mehmet ile ev hanımı Melek Salih çocuklarının en iyi eğitimi almaları için hiçbir fedakarlıktan kaçınmaz. Küçük Ayten’in doğduğu dönem büyük kızlardan biri Lefkoşa’da okuduğu için aile Lefkoşa’ya yerleşir. Ayten’i 5 yaşına kadar nenesi büyütür. Daha sonra ailece Limasol’a taşınırlar. Her çocuğunun kendisi için bir terfi olduğunu söyleyen Salih Bey, kalabalık ailesiyle çok mutludur. Ayten, okul yaşına gelince Leymosun Muhtelit Okulu’na yazdırılır. Okulda hep dikkat çeken çalışkan bir öğrenci olur. Küçücük yaşına rağmen kitaplara aşırı bir düşkünlüğü vardır. Her zaman önce okulu gelir. Ayten 9 yaşına geldiğinde aile Magosa’ya taşınır. Ormanın içinde, ağaçlarla çevrili büyük bir eve taşınırlar. Bu ailelerine uygun, rahatça yaşayabilecekleri bir evdir. Çocuklar bu evde çok mutlu olurlar. 2. Dünya savaşının yaşandığı bu yıllar Küçük Ayten’in hafızasında yer eder. Kış gecelerinin vazgeçilmez ısınma aracı olan mangalın çevresinde ablaları ve komşularıyla okudukları romanları çok sever. Hayatı boyunca roman okumaktan vazgeçmez hiç. En zor sınav dönemlerinde bile kolunun altında bir de roman vardır mutlaka.
İlkokulu Mağusa’da bitirir Ayten Salih. Sınavla girilen Viktorya Kız Okulu’nu birincilikle kazanır. Yatılı olarak gittiği okulunda ablaların bıraktığı izleri kısa sürede aşar. Ayten, yorulmak bilmeyen azmi ve çalışkanlığıyla hemen öğretmenlerinin gözüne girer. Derslerindeki başarısı yanında bütün sosyal faaliyetlerin de içindedir. Babasının çocuklarını büyük bir özgürlükle yetiştirmesi Ayten Salih için önemli bir avantajdır. O dönemde özellikle kızların yaşadığı katı kurallar Salih Mehmet’in kızları için sorun olmadı hiç. Ancak, diğer kız arkadaşları ile Kız Okulu’nun katı disiplini içinde hafta sonları yaptıkları geziler okuldaki en büyük eğlenceleridir. Rum-İngiliz baskısı altında yaşanan ortamda bayrağa olan özlemlerini Türk elçiliğinin önünden geçerek gidermeye çalışmaları unutulmayan anıları arasında yer alır Ayten Salih’in.
O dönemlerde Kıbrıs’ta kız lisesi bulunmadığı için Ayten Salih, daha önce İstanbul’a giden ablasının ardından 1949 yılında Türkiye’ye gider. 1. likle bitirdiği ortaokulun ardından Çamlıca Kız Lisesi’ne yazılır Ayten Salih. Ancak Kıbrıs’ta İngiliz egemenliği altında aldıkları eğitim bir Türk lisesi için yetersizdir. Ayten Salih önce kısa bir süre orta 2, sonra da orta 3’e alınır ve bir yıl sonra liseye kabul edilir. Derslerinin yanında Kıbrıs aksanı uzun yıllar problem olur Ayten Salih’e. Ablası ve birkaç arkadaşının ardından iki erkek kardeşi de İstanbul’a okumaya gelir. Türkiye’de yaşamak büyük mutluluk verir Kıbrıslılara. Lise döneminde Ayten Salih için spor dolu yıllar başlar. Önce atletizm, ardından voleybol, yüksek atlama ve basketbol derslerden arta kalan zamanlarını doldurur. Atatürk koşularına katılmak, Atatürk hayranı Ayten için sonsuz mutluluk verici idi. Kaptanlığını Ayten Salih’in yürüttüğü voleybol takımı Çamlıca lisesi için gurur kaynağı olur ve her yıl şampiyonluklara imza atarlar.
Sporla dolu dolu geçen zamanların dışında da Ayten Salih, okulunun en başarılılarındandır. İlkokuldan başladığı izcilik faaliyetini lisede de devam ettirir. Aytışmalarda en önce seçilenlerdendir Ayten Salih. En önemli konuşmaları hep Ayten Salih yapar. En güzel yazıları o yazardı. Çamlıca Kız Lisesi’ni de birincilikle bitirir Ayten Salih ve diplomasını dönemin Cumhurbaşkanı Celal Bayar’ın elinden alır.
Çamlıca’dan sonra İstanbul Tıp Fakültesine girer Ayten Salih. Kıbrıs’ta çocukluğu döneminde yaşadıkları, ülkesi için Türk doktorlarına ihtiyaç olduğu fikrini verir Ayten Salih’e. Çünkü en basit ve en ağır hastalıklarda da kendilerini tedavi eden hep Rum doktorlardır. Bu niyetle ilk tercihi diş hekimliği ikinci tercihi de tıp olarak sınava girer Ayten Salih. Ancak sınav sonucunda puanları çok yüksek gelince ilk tercihi olduğu için mecburen diş fakültesine gider. 3 aylık bir kayıptan sonra da İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi’ne geçer. Okul döneminde başarıdan ötürü uğradığı kayıplar yıldırmaz hiç Ayten Salih’i. Üniversiteye geçişinde spordan ayrı kalacağı fikri Ayten Salih’e korku verir. Spor sahalarında birlikte olduğu bir arkadaşı, lisedeki arkadaşları ile bir voleybol takımı kurma teklifini yapar Ayten Salih’e. Bu teklif Ayten Salih için dünyalara bedeldir. Okullar açılmadan 2 ay önce 1 Eylül 1954’de buluşma sözü verirler. Ayten Salih, tüm takım arkadaşlarını toparlayarak 1 Eylül 1954’de buluşturur ve bir voleybol takımı kurulur. Bu takım efsanevi kulüp Fenerbahçe’nin bayrağı altında kurulan Fenerbahçe Voleybol takımıdır. Basın yoluyla ilan edilir takımın kurulduğu. Ancak bir yıl önce Galatasaray formasını giyerek maça çıkan Ayten Salih’e sitem eder Galatasaraylılar. Ayten Salih, “siz de karşı takım kurun maç yapalım’’ der. Böylece Galatasaray voleybol takımı da Fenerbahçe’ye rakip takım olarak kurulur.
Artık voleybolcu kızların maçları tüm spor basınının ve İstanbul’un dilindedir. Fenerbahçe’nin de kaptanlığını yürüten Ayten Salih, İstanbul’da bir yıldızdır. Sokaktaki trafik polisinin bile tanıdığı voleybolcular Fenerbahçe’ye şampiyonluk üstüne şampiyonluk kazandırır.
Bu arada tıp fakültesindeki eğitimi de sürmektedir Ayten Salih’in. 24 saatin yetmediği Ayten Salih, disiplinli ve planlı yapısı ile okulunu da zorlanmadan götürmektedir. Ancak Tıp Fakültesi’nde de bir voleybol takımının kurulması gerektiğini düşünerek arkadaşları ile birlikte üniversite voleybol takımını kurarlar. Maça eşofmanla çıkan kız arkadaşlarını da maçların şortla yapılması gerektiğine ikna ederek sahaya çıkarırlar. 6 yıl boyunca üniversite takımının da kaptanlığını yapan Ayten Salih’in eğitim dönemi hep maçlarda geçer. O, Türkiye’de bir yıldızdır artık. Fenerbahçe takımı yurt dışına çıkan ilk kız takımı olarak da tarihe geçer. Almanya’da yaptıkları maçı kazanarak İstanbul’a başarıyla dönerler. Voleybolun yanında yine arkadaşlarıyla Fenerbahçe basketbol takımını kurar Ayten Salih. Voleybol, basketbol, atletizm ve kürek takımlarında yer alarak tüm spor larla ilgilenir. Spor yanında sosyal alanda da aktiftir Ayten Salih, eğitiminin son yıllarında Tıp Talebe Cemiyeti’ne girerek çeşitli faaliyetlerde bulunur. Kültür ve gezi koluna katılarak yaptığı organizasyonlarla arkadaşları ile birlikte İstanbul’u adım adım gezer. Tıp fakültesindeki arkadaşlarından biri de Türkiye’nin ünlü sanatçılarından Cüneyt Arkın’dır.
İstanbul’daki son yılında Cumhuriyet gazetesinin ‘’Yılın Kız Sporcusu’’ ödülü Ayten Salih’e verilir. Türk spor basını Ayten Salih’in başarılı, şampiyonluklarla dolu spor yaşamını son yılında da ödüllendirir ancak Ayten Salih bu ödülü aldığını Kıbrıs’a döndükten sonra öğrenir.
Dr.Ayten Salih, 6 Aralık 1961’de bir gemi yolculuğu ile Kıbrıs’a döner. Kendini uğurlamaya gelenler arasında fakülte ve takım arkadaşları ile tüm Fenerbahçeliler ve çok sayıda gazeteciler ile sevenleri vardır. Babasının ısrarı ile döndüğü Kıbrıs’ta acı bir olayla karşılaşır. Babası rahatsızlanır ve 9 ay içinde ölür. Dr. Ayten Salih, Lefkoşa Genel Hastanesi’ne girerek bir buçuk yıl süren zorunlu stajını tamamlar. Lefkoşa’dan sonra Limasol’a gider Dr. Ayten Salih. Anestezi konusunda yaşanan problemler, kısa bir süre anestezi kursu alan Dr. Ayten Salih’in anestezist olarak çalışmasına neden olur. Aldığı 3 aylık anestezi eğitiminin ardından tekrar Lefkoşa’da çalışmaya başlar. 63 olaylarının başladığı dönemde Lefkoşa’da görevli olan Dr. Ayten Salih, Rumlarla birlikte Rum yaralıların tedavisi için uğraşır ve yaklaşık 30 Türk arkadaşı ile birlikte mahsur kalır. EOKA’cıların hastaneyi basması sonucunda bazı arkadaşları vurularak öldürülür. Günler süren korkulu bekleyiş sonunda Rum Başpiskoposu Makarios’un aracı olması sayesinde Lefkoşa’nın Türk kesimine geçirilirler.
Kıbrıs Türklerinin en kötü dönemlerinden olan 60’lı yıllar Dr. Ayten Hanım’ın vatanı ve insanları için fedakarca uğraş verdiği ve tarihe adını altın harflerle yazdırdığı bir dönem olur. Yoklar döneminin yaşandığı bu yıllarda, Kıbrıslı Türk öğrenciler Türkiye’deki eğitimlerini yarıda keserek vatanları için savaşmaya gelirler. Dr. Ayten Salih, bu korkunç ve zor dönemde bir doktor olarak dağa çıkarak mücahitlere yardımcı olmaya talip olur. Ve talebi kabul edilir. O artık bir mücahittir. Dr. Burhan Nalbantoğlu’nun Erenköy bölgesinde görevlendirilmesi ile İzmir Bölgesi diye anılan bölgenin sorumluluğuna getirilir. Beşparmak dağlarını adım adım gezerek arkadaşları ile birlikte yaralı yuvaları kurdu ve yaralı insanları tedavi etti. Kıbrıs Türk halkının özgürlük mücadelesine gönüllü olarak katılan Dr. Ayten Salih, erkek-kadın tüm arkadaşları ile birlikte bugünkü devletimizin temelini atanlar arasında yer aldı.
60’lı yılların teşkilat mücadelesinin ardından, 1967’de anestezi ihtisası yapmak üzere İngiltere’ye gider Dr. Ayten Salih. İhtisasın ardından yine Limasol’a tayin edilir. 1970’de Limasol Hastanesi’ne Başhekim olur. O günlerde yine karma yaşanan bir kenttir Limasol. 70’li yıllara gelinse de Türklerle Rumların çok da dostça yaşamadığı ortadadır hep. Ama karma yaşam devam etmektedir. Dr. Ayten Salih bu dönemde bir ilke daha imza atar ve kırmızı-beyaz renkli Doğan Türk Birliği kulübüne başkan olur. Kötü bir dönem geçiren Doğan Türk Birliği Dr. Ayten Hanım sayesinde tekrar başarıyı yakalar çıkışa geçer. Ancak Dr. Ayten, sarı-lacivert sevgisini Doğan Türk Birliği’ne de geçirerek kulüp renklerinin değişmesine neden olur. Doğan Türk Birliği sarı-lacivert olur.
20 Temmuz 1974’den bir gün önce ertesi gün Türkiye’nin adaya çıkartma yapacağı bildirilir Dr. Ayten Salih’e. Yine bir savaş başlamak üzeredir ama artık bunun kesin bir kurtuluş olduğu bilinmektedir. Artık Rumlarla birarada yaşama macerası son bulacaktır. Ve 20 Temmuz Barış Harekatı yapılır. Limasol’daki tüm erkekler esir alınır, kadınlar ve çocuklar kalır. Ancak kent Rum kontrolündedir. Barış Harekatı’nın ardından Ada ikiye bölünür ve Türkler özgürlüklerine kavuşur. Ancak Limasol’daki Türkler mahsur kalmıştır. Dr. Ayten Salih de Limasollularla birlikte Limasol’da kalır savaş sonrasında. Önce doktorluk görevi gelse de erkeksiz kalan ailelerle ilgilenmek onların ihtiyaçlarını karşılamak gibi sorumluluklar da hep Dr. Ayten Hanım’a kalır.
Savaşın ardından Kuzey’de oluşturulan Türk bölgesine geçme yetkisine sahip olan Dr. Ayten Salih, çeşitli zamanlarda Kuzey’e yaptığı ziyaretlerde Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş ve ordu komutanları ile görüşmeler yapıyor çeşitli görevler üstlenerek geriye dönüyordu. Bu ziyaretlerinde gerekli bilgi alışverişinde bulunuyor, kuzeye geçiş yolları konusunda çalışmalarda bulunuyordu.
En üst düzeyde yaptığı bu çalışmalar sonucunda, resmen duyurulmasa da sancaktar görevi verilir. Bu görevlendirme Limasol’da kulaktan kulağa duyulur ve Rumların tepkisine neden olur. Dr. Ayten, Limasol’da kaldığı dönemde hem sosyal, hem idari hem de mücahitlik görevi yapar. Soydaşlarının her an yanında olur onlara yardımcı olur. 1975 yılında Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş ile Rum Yönetimi Başkanı Klerides’in anlaşması sonucu Limasol’daki Türkler de özgür bölgeye geçerler.
Özgür bölgede kurulan yaşamda Dr. Ayten artık mesleğinde farklı bir alanda çalışmaya başlar. Doktorluk kariyerini bırakarak yeni yönetimle birlikte sağlık yöneticiliğine geçiş yapar. İlk olarak Sağlık Müdür Muavinliği’ne getirilir. Dr. Ayten Hanım, yeni görevinde de sağlıkla ilgilenir ve Lefkoşa Dr. Burhan Nalbantoğlu Hastanesi’nin kurulmasına katkı koyar. 1978’de Sağlık Bakanlığı Müsteşarlığı’na getirilir. Sağlık yöneticiliğinde eksik servisleri tamamlayarak, toplum sağlığı için gerekli olan servislerin en sağlıklı şekilde kurulmasına öncülük eder. 1982 yılında müsteşarlık görevine atanır. Bu dönemlerde Kıbrıs Türk toplumunda en yaygın rahatsızlıklardan biri olan talasemia Dr. Ayten Berkalp için önemli bir sorundur. Yurt dışındaki çalışmaları sonunda talasemianın yokedilebileceğine inanır ve çalışma başlatır. Talasemia derneğinin de kurulması çalışmalar için itici güç olur. Başarılı çalışmalar sonucunda talasemia konusunda dünya çalışma grubuna kabul edilir Kuzey Kıbrıs. Dr. Ayten Berkalp, Kuzey Kıbrıs temsilcisi olarak çalışma grubundaki yerini alır. 1983 yılında Talasemia merkezinde erken tanı konulmaya başlanır.
Müsteşarlık döneminde birçok yasal çalışmaya da imza atan Dr. Ayten Berkalp, talasemia konusundaki yasa çalışmasında da etkin rol oynar. Dr. Ayten Hanım’ın çalışma hayatında 1981-1991 dönemi öğrenme konusundaki yoğun çalışmalarla doludur.
Yeni kurulan devletimizde yaşama geçirilecek yeni sağlık ünitelerinin sağlıklı bir şekilde oluşturulması için yurt dışı çalışmalarına katılan Dr. Ayten Berkalp, edindiği tecrübeler sonucunda, kanser, kalp ve böbrek hastalıkları konusunda çeşitli çalışma alanları yaratarak ilgili ünitelerin kurulmasında öncü olur.
Sağlık alanındaki birçok yasal çalışmaya imza atan Dr. Ayten Berkalp, özürlülerle ilgili bir merkezin oluşturulmasında ve kanser teşhis ve tedavi ünitesinin birleştirilmesinde etkin olur. Sağlıktan kopmadan yine sağlıkla dolu bir çalışma hayatı olan ve yeni devlette birçok ilke imza atan Dr. Ayten Berkalp, çalışma hayatı boyunca sosyal etkinliklerden de geri kalmadı. Üniversiteden sonra çeşitli derneklerde kurucu olarak yer aldı Dr. Ayten Berkalp. Çocuk Esirgeme Kurumu, sendikalar, Yaşlılar Cemiyeti ve sosyal sigortaların oluşmasına katkı koydu. Aktif olarak spor yapmasa da Kıbrıs’a dönüşünde maçlarda hakem olarak görev aldı. Milli Olimpiyat Komitesi Yönetim Kurulu Üyeliği ile Spor Dairesi Yönetim Kurulu Üyeliği görevleri ile spor camiasına hizmet vermeye devam etti. 24 saatin yetmediği bir çalışma yaşamından arta kalan zamanlarını yine ülkesinin güzel insanlarına ayırdı Dr. Ayten Berkalp. 1991 yılında çalışma hayatını bırakan Dr. Ayten Berkalp, emekliye ayrılır.
Emeklilik döneminde kendine ve ailesine daha çok zaman ayırmaya çalışan Dr. Ayten Berkalp, oldukça uzun bir Avustralya seyahatine çıkar. Kardeşleriyle ve yeğenleriyle dolu dolu bir tatil geçiren Dr. Ayten Hanım, Avustralya’da da hiç boş vakit geçirmez. Çeşitli ziyaretlerde bulunarak spor kulüplerinin etkinliklerine katılır. Yıllar geçse de sporu unutamadığının en güzel kanıtıdır bu aslında. İçinden yüreğinden hiç ayıramadığı sporculuk yanı hep Ayten Hanımladır.
Emeklilik dönemi çok da uzun sürmez Dr. Ayten Berkalp’in. 1995 yılında Cumhurbaşkanlığından gelen bir telefonla kendini yine çalışma hayatında bulur Dr. Ayten Berkalp. Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş’ın arzusunu kıramayarak 15 Kasım 1995 yılında Kamu Hizmeti Komisyonu üyesi olarak yeni bir göreve başlar Dr. Ayten Hanım. Geçen 6 yılın ardından 16 Kasım 2001’de ikinci dönemine başladığı görevi yine Ayten Hanım’ın tüm zamanını alıyor...
Hayatını ve yıllarını verdiği ülkesi için bıkmadan çalışan Dr. Ayten Berkalp, evine ve kendine neredeyse yok denecek kadar az zaman ayırıyor. Yeğeni ile birlikte yaşayan Dr. Ayten Hanım’ın mutfakla ilgisi yok denecek ölçüde. Ancak zorunlu hallerde mutfağa girdiğini itiraf eden Ayten Hanım, sağlıklı yemek pişirmeye özen gösteriyor. Az yağlı, sebze ağırlıklı menüleri tercih eden Dr. Ayten Berkalp, yemeği yaşamak için yiyenlerden...
Boş vakti yıllardır bulamayan Dr. Ayten Berkalp, spordan da oldukça uzaklaşmış su sıralar. Sadece yürüyüş yapan Ayten Hanım, bahçesiyle ilgilenmekten mutlu oluyor. Çeşitli bitkiler ve güzel çiçekler yetiştirdiği bahçesinde gezmekten keyif alıyor. Ailesinin pek çok ferdini kaybeden Dr. Ayten Berkalp, üzüntülerinden ve sıkıntılarından uzaklaşmak için bolca kitap okuyor.
Genç nesillere örnek olacak, başarılarla yoğrulmuş, Kıbrıs tarihine ışık tutacak mücadele dolu bir yaşam geçiren Dr. Ayten Berkalp, ciltler tutacak hayatını kitaplaştırmak zorunda olduğunun bilincinde. Dr. Mustafa Erbilen’in kendisine yakıştırdığı misyoner tanımını hakedecek çalışmaları olan Dr. Ayten Berkalp, Türk toplumu için her dönemde çalışan bir nefer ve unutulamayacak bir değer... (http://www.erguclu.eu)