[caption id="attachment_24474" align="alignleft" width="100"] OSHAN SABIRLI[/caption] Gazeteciler Birliği’nin yayın organı Medya için, sevgili meslektaşım Gözde Akben Bekir, benim ile bir röportaj yapmıştı. Soru “yeniden seçme şansın olsaydı hangi mesleği seçerdin” şeklindeydi. Hiç düşünmeden “yine medya” diye yanıt vermiştim. Hayatımda birçok kez medyadan kopmayı düşündüm. Birçok kez farklı bir alanda çalışabilir miyim? Diye kendimi sorguladım. Ancak üniversite yıllarımda, 3 yıl bilgisayar okumama karşın, sil baştan iletişim fakültesine geçiş yaptığım günkü kararlılığım yine devam ediyor. Pişman değilim. Medya çalışanı olmak inanılmaz derecede zordur. Hatta bir kurumun başındaki kişiyseniz, gayeniz habercilik yapmaksa, aklınız alengirli işlere çalışmıyor ve medyada bulunmanızı farklı sektörlerden paraya çevirmiyorsanız (buna niyetiniz yoksa) size “deli diyen” çok olur. Detay’ın yayın hayatına başladığı günden bu güne kadar tam 183 gün geçti. Öncesinde de gayet yoğun ve sancılı bir süreç yaşandı. Geçen bu 6 ay boyunca binlerce habere imza attık ve buralarda telefonlar hiç susmadı. Telefonlarım sabahın 7’sinde, gecenin 3’ünde sürekli çaldı. Birçok kez eşimle, ailemle bu yoğun trafik nedeni ile kavga ettim. Zaman zaman giydiğim bu gömleğin bana büyük geldiğini de düşündüm. Ancak tüm gönül rahatlığımla Detay’ın önemli bir açığı kapadığını söyleyebilirim. Birçok kişinin bedduasını da aldık, hayırduasını da. Biz “hak gazeteciği” yapacağız dedik ve yaptık. Yeter mi? Elbette yetmez. Hedeflediğimiz noktada olmadığımız özeleştirisini yapmaktan geri durmuyorum. Bu ülkedeki sorunlar yüzünden hiçbir zaman da o eşik benim için geçilmeyecek. Bu kısacık yayın hayatımızda, Detay haberlerinim siyasilerin oldukça rahatsız olduğu haberler olduğunu sürekli gördük. Sırasında geceden sabaha, haber gazete yayınlanınca “ne saat aranacağız?” diye uzun uzun düşündük. Bakan mı istersiniz? Müsteşar mı? Bakanlık müdürü mü? Hepsinden sitem duyduk. Hatta eşimizi, dostumuzu, büyük abilerimizi araya koyanlar (koymaya çalışanlar) da oldu. Tehdit mi istersiniz? Korkutma mı? Yoksa mahkeme celbi mi? hepsinden biraz var. Suya sabuna dokunmadan gazetecilik yapılamaz, üstelik icazetsiz bir yayın kurumu iseniz, herhangi bir siyasi partiden dolayı taraf değilseniz, sırtınızı sıvazlayacak, arkanızı sağlama almanızı sağlayacak dayılarınız, amcalarınız yoksa işiniz daha da zordur. Bu küçücük toplumda, bu kadar çok sorun varken, siyasetçiler yeterince temiz değilken, ne muhalefet, ne iktidar adam gibi iş yapmazken bizim yapacak çok işimiz var. Zaman zaman gazeteci olmasam ne olmak isterdim diye gizliden gizliye sorguluyorum. Bir pastane veya çiçekçi işletmek isterdim galiba. İşin içinde tatlı olunca veya bitkilerle uğraşınca hayat çok daha renkli ve keyifli olabilirdi. Buna ilave çok daha az yorucu olurdu. Bir ekmeğin veya sütün ömründen bile daha kısa ömrü olan, gazetenin tüketim süreci o kadar hızlı bir şekilde ilerliyor ki, yorulmamak elde değil. Bugünü de atlattık gibi. Nefes alıp veriyoruz, keyfimiz yerinde. Sorunsuz bir hafta geçirmeniz temennisiyle.
GÖZE ÇARPANLAR Sayın Mustafa Arabacıoğlu, birçok okulun daha bugün öğretmen eksiklikleri ile hizmete gireceğini görüyoruz. Öğretmen sendikalarının geçmiş yıllara nazaran, bu yıl zaten eksiklik olan okullarda grev yapmama kararı bizi de oldukça sevindirdi. Sizi yakından takip ediyoruz. Yeni dönemde bol şans… Sayın Ömer Uzun, THY yolcularını oldukça endişelendiren uçak arızası, THY’nin halkla ilişkiler konusunda ciddi bir zafiyet içerisinde olduğu konusunda yeni bir tartışmayı beraberinde getirdi. Kimseye bir şey olmaması tek teselliyken, bir kez daha çok geçmiş olsun. Sayın Talip Atalay, sizin başkanlık döneminizle birlikte ülkede yeni bir diyalog ortamı da kurulmaya başlandı gibi gözüküyor. Dinlerin ülkeler barışında çok önemli bir yere sahip oldu gerçeği ışığında, sizden Rum Başpiskoposu ile daha sık görüşmeler ve açıklamalar bekliyoruz. Sayın Hasan Yılmaz Işık, hem Tüketiciler Derneği Başkanı hem de KKTC İnsan Hakları Derneği başkanı olarak basın bildirilerinizin özellikle hafta sonlarında kamuoyu ile paylaşılması bizi oldukça şaşırtıyor. Bu basın bildirileriniz sonucunda iki derneğinizin de yalnızca hafta sonlarında çalıştığını düşünmeye başladık. Sayın Mustafa Borataş, Genel Orta Öğretim Dairesi Müdürü olarak zor bir haftaya girdiğinizi görüyoruz. Okullar açılırken, eş zamanlı eğitimde bu kadar çok sorun ile buluşmanız anlaşılan biraz huzurunuzu kaçırdı gibi gözüküyor. Umarız ilk hafta kazasız belasız geçer. Arayı açmayalım… Sayın Tahsin Mertekçi, ölümlü trafik kazalarına dikkat çekmek için yaptığınız yürüme eylemi toplumdan büyük destek görürken anlaşılan güzergah canınızı biraz yakacak. Yürümeye başlamanızla yaşınızın ve kondisyonsuzluğunuzun siz biraz yoracağını fark ettik. Yalnızca geceleri ve kısa süreli yürüme kararınızın ise eylemi zayıflatacağını düşünüyoruz.
GÜNÜN RESMİ [caption id="attachment_33388" align="alignleft" width="264"] Her yeni doğan bebekte Cem Karaca’nın “bu son olsun” şarkısı akılma geliyor.
Hoş geldin Sahil bebek. Umarım hayatın acıları ve mutsuzlukları sana hiç uğramaz. Tıpkı Cem Karaca’nın söylediği gibi, “ne yalnızlık, ne de yalan üzmez seni”… Sevgili Fayka ve Mehmet’e bir kez daha tebriklerimizi sunuyoruz.[/caption]
NOSTALJI
[caption id="attachment_33389" align="alignright" width="276"] Eski fotoğraflara bakarken teknolojinin hayatımızı işgal etmediği, televizyon ve cep telefonlarının olmadığı zamanlarda dost sohbetlerinin, insan sıcaklığının daha gerçek olduğunu görüyoruz. Kalfaoğlu ailesinden, çok özel bir anı…
(Ayşe Kalfaoğlu’nun arşivinden)[/caption]