Gelen haber karşısında eşimi aradım.

Oshan SABIRLI

Defne, sorduğum soruya anlam veremedi. “Benden korkuyor musun?” dedim. “Bu da nereden çıktı?” diye soru ile karşılık verdi. Hani ülkenin, modern, İngiliz kültürü almış, yüksek öğrenim seviyesine sahip, kadınların ekonomik bağımsızlığı var gibi söylemler var ya, tümü de külliyen yalan. Yukarıda bahsettiğim bu saptamaların kadına yönelik şiddetin önüne geçemediği önemli bir gerçeğimiz konumunda. Hangimiz şiddete tanık olmadık. Hangimizin babası, kocası, oğlu, kızı şiddet göstermedi evdeki kadına. Bir tek atılan dayağın şiddet olduğunu düşünenler de büyük bir yanılgı içinde aslında. Ülkede kadına yönelik, fiziki, psikolojik, cinsel şiddetin boyutları artmaya devam ediyor. Üstelik çok okumuş olmamıza, Avrupai olduğumuz iddialarına, Modernliğimize karşın her 3 evden 1’inde şiddet var. İşin kötü yanı, şiddeti gösterenlerin bir çoğu bunu normalmiş gibi kabul ediyor. Fiziki şiddetin normal olduğunu, kocamdır, severde döver de diyenler bile var. Şiddete maruz kalan bir çok kişinin “yuvayı dişi kuş yapar” atasözü yardımı ile kucaklayıcı olmaya çalıştığı, ailenin dağılmaması için sineye çektiği de bir başka gerçeğimiz. Geçtiğimiz günlerde “şiddetli aşk olur mu?” diye sormuştum. Şiddet kelimesi aşkın bile doğasına uzak. “Şiddetli fırtına”, “şiddeti yağmur” dışında şiddetin hiçbir şeklini kabul etmememiz, en sert tepki ile buluşturmamız gerek. Ülkede rakamlar korkunç boyutlarda. - Yaklaşık her 3 kadından 1’i eşinin davranışlarından veya sözlerinden korku hissediyor. - Her 10 kadından biri kocasından cinsel şiddet görüyor. - Her 3 kadından 1’inin kazandığı paranın ne kadar olduğu ve harcadığı para, eşi tarafından sürekli takip ediliyor. Bu bulguların çok daha fazlası saptanmış durumda. Hiç kuşkusuz aile içindeki şiddetin nedeni ataerkil bir toplum olmamızdan kaynaklanıyor. Evin reisinin erkek olması, büyüklerimizin bize böyle öğretmesinden kaynaklanıyor sevgimizi bile şiddetle gösterdiğimiz yalanına sığınmamız. Bu topraklarda kadının kadına sahip çıkamadığı gerçeğinde meclisimizin yüzde 8’inin kadın olduğu gerçeği gayet net karşımızda durmuyor mu? Siyasi partilerin kadın kollarının isim değiştirmesi ile kadın örgütüne dönüştürüldüğü yalanı ülkede kadın gerçeğimizin bir başka boyutu. Şimdi ülkede gerek kadınlar ile ilgili yasaların gerekse gerekli birimlerin vakit kaybetmeden revize edilmesi gerekiyor. İnsanına daha ciddi şekilde sahip çıkan yöneticilere, kurum ve kuruluşlara ihtiyacımız var. Kadının bedeninin saatlik veya gecelik diye pazarlandığı ülkemizde, şiddet gösterdiğini farkında bile olmayanların kendilerine çeki düzen vermesinin vakti geldi de geçti bile.