Gezi bizimle yeşerecek!

Milyonların adalet, özgürlük ve eşitlik talebine dönüşüp ülkeyi saran Gezi Direnişi 9 yaşında. Gezi fabrikalarda, tarlalarda, üniversitelerde yaşıyor. Gezi’nin talepleri bugün de geçerli. Halk, AKP’ye karşı isyanını büyütüyor.

Laiklik, yaşam hakkı, adalet, eşitlik, özgürlük ve demokrasi en büyük ihtiyaç.

İktidarın baskısına, talanına, zulümlerine, yasaklarına, dayattığı yoksulluk ve açlığına karşı başlayan Gezi Direnişi, 9 yaşında. Her yaştan insana umudun sesi olan Haziran Direnişi, parkı korumak için bir araya gelen binlerden adalet, özgürlük ve eşitlik isteyen milyonların sesine dönüştü. Gezi’nin hemen birkaç yıl öncesinde 2011’de Artvin Hopa’da başlayan ve Metin Lokumcu’nun ölümüyle ülkeye yayılan protestolar ile 27 Aralık 2012’deki ‘ODTÜ Ayakta’ eylemleri aslında ülkeyi 2013 Haziran’ına götüren en önemli örneklerindendi. Gezi’nin ardından ise ülke yeni bir döneme girdi ve üniversiteler, sokaklar, evler her itirazda eylem alanına dönüştü. Gezi’nin ardından AKP’nin türlü skandalları ortaya çıktı. 2015’teki seçimlerde kaybedeceğini anlayan AKP, ülkeyi daha da karanlığa sürüklemeye çalıştı, neredeyse her kentte bombalar patladı. Pandemi ve sonrasında da ağır yoksulluk, açlık ve işsizlik koşulları yurttaşlara dayatılıyor. İktidar halkı susturmak için sık sık gündeme şimdi de Meclis’e getirdiği sosyal medya yasası gibi tekliflerle baskının dozunu bir kez daha artırmaya hazırlanıyor. Ancak halk isyanda. Hopa’dan başlayıp yolu Gezi’den geçen ve bugünlere ulaşan direniş, iktidarı bozguna uğratıyor. AKP’ye direnişin sırrı haline gelen Haziran İsyanı’nda saklı.

Gezi, bugün hâlâ sokakta “Güzel günler göreceğiz” şarkıları söyleyen gençlerle, “Yaşamak istiyoruz” diyen kadınların sloganlarında, “Kabul etmiyoruz, vazgeçmiyoruz” diyerek her gün Güney Meydan’da buluşan Boğaziçililerde, İkizdere’deki ağaçlara çıkan halkta, sokakta elektrik faturalarını yakan halkla yaşıyor.

HÂLÂ GÜNCEL VE GERÇEK​

Tarikatlardan medyasına, sermayesine kadar bütün araçlarıyla halkı ablukaya alan AKP’ye karşı 31 Mayıs 2013’te başlayan Haziran Direnişi, bugün de yasaklara, şiddete ve her türlü baskıya karşı sürüyor. Gezi’den 9 yıl sonra, 2022’nin ortalarında açlık, yoksulluk, kira ve fatura ödeyememe, işsizlik, baskı, şiddet, cinayetler ülkeyi sardı. Haziran Direnişi, Boğaziçi’nden fabrikalara, kadınların “Yaşamak istiyoruz” haykırışlarında yaşıyor.

Dere de bizim ağaç da

27 Mayıs’ı 28’e bağlayan gece Gezi Parkı’ndaki ağaçların sökülmesiyle başlayan eylemler, ülkenin dört bir yanını sardı. Zaten o güne kadar Karadeniz’in dağlarında taşocaklarına, altın madenlerine, derelerin üstüne kurulan HES’lere karşı büyüyen öfke Gezi’yle birleşti. Yaşam alanları için mücadele Gezi’de de bitmedi, Cerattepe’ye, Kirazlıyayla’ya, Salda Gölü’ne, İkizdere’ye kadar uzandı.

Yaşamak istiyoruz

Kadın cinayetleri, erkek şiddeti, taciz ve tecavüzler ülkenin ‘kanayan yarası’ olarak adlandırılsa da mesele çığırından çıktı. Kadınlar, Gezi’nin baş aktörüydü. Tencere tava eylemlerini başlatanlardan sokağa çıkan babaannelere, kırmızılı kadına kadar… Kadınları evlere hapseden, LGBTİ+’ların da nefret cinayetlerinde katledilmesine göz yuman iktidara karşı, Gezi’de direnen kırmızılı kadının da “Nefret öldürür” sloganının da ev sahibi oldu. Bugün İstanbul Sözleşmesi’nden çıkıp kadınları ölüm ve şiddete açık hale getirerek korumayan iktidara karşı en büyük isyan yine kadınların…

Laiklik yasak!

AKP, laikliğe karşı savaş açıp seküler yaşamı hedef alsa da halk direniyor. AKP, fetvaları, gerici vakıfları, tarikatları, cemaatleri halkın üzerine salmayı sürdürüyor. Çocuklar, Aladağ’dan Ensar’a ve Süleymancılara kadar gericilerin eline teslim edildi. 2013’ün öncesi ve sonrasında içki içen insanları hedef gösteren AKP iktidarı, şimdilerde bunu müzik, konser yasaklarıyla sürdürüyor, ancak halkın buna itirazı büyük.

Kendisi de sermayeleşen iktidar, varlığını patronlara sunarken o günlerde ateşi harlanan sınıf mücadelesi, bugün yangına dönüştü. Pandeminin artırdığı açlık ve yoksulluk en çok emekçileri vurdu. Özelleştirilecek tek bir kurum kalmadı, bunun sonucu ise halkın elektrik faturalarına yansıdı. Direnerek kazandıkları hakları bir bir elinden alan emekçiler Gezi’de de direndi. İşçilerin talepleri bugün de güncel çünkü Yemeksepeti işçileri nasıl İstanbul’un sokaklarını pembeye boyadıysa, Antep’te çorap işçileri fabrikaların önündeydi. Sendikal haklarını isteyen Farplas işçileri, patronun oyununu ortaya çıkardı.

Sanatın asıl sahibi

Kültürel hegemonyayı kuramayan AKP, sanat yapılarına yönelirken Gezi’nin taleplerinden biri de sanata sahip çıkmaktı. Gezi’de milyonların sanatın asıl sahibinin kendileri olduğunu, tencere tava eylemleriyle, hem parkın içinde hem de kent meydanlarındaki gösterilerinde gösterdi. Atatürk Kültür Merkezi’nden Emek Sinemasına kadar birçok yapı alt üst edildi ama sanat direndi.

Dayanışmayla kurtuluş

Gezi’nin en önemli özelliği bir arada durabilmekti. Farklı kesimleri bir araya getiren Haziran Direnişi, hem her yaşı hem her görüşü bir araya getirdi. Bugün de ülkedeki en büyük düşman AKP. Aradan geçen 9 yılda halk yoksulluğun en dibine atılırken ekmek alamayacak haldeki halk ‘askıda ekmek’ kampanyalarına muhtaç duruma gelmişken kurtuluşun dayanışma ve direnişte olduğu aşikâr.

•Resmi verilere göre en az 3,6 milyon kişi katıldı.
•79 kentte sokağa çıkıldı.
•8 genç hayatını kaybetti.
•On binlerce kişi yaralandı.

TAKSİM DAYANIŞMASI’NDAN ÇAĞRI

Taksim Dayanışması, Gezi Direnişi’nin 9’uncu yıl dönümünde, Taksim’e çağırıyor. Taksim Dayanışması, eşitlik, özgürlük, demokrasi ve adalet talep ederek ve “Karanlık gider, Gezi kalır!” diyerek bugün saat 19.00’da Taksim’e çağrı yaptı. Öte yandan Gezi Direnişi sırasında öldürülen 19 yaşındaki Ali İsmail Korkmaz, 2 Haziran’da Eskişehir’de anılacak. Ali İsmail için saat 16.00’da sivil polisler ve işbirlikçileri tarafından darp edildiği Kurtuluş Mahallesi Sanayi sokakta anma düzenlenecek. Mehmet Ayvalıtaş da 2 Haziran’da anılacak. Mehmet için saat 11.00’de Çekmeköy Mezarlığı’ndaki mezarı başında ardından saat 13.00’te Mustafa Kemal Köprüsü’nde etkinlik gerçekleştirilecek.

UMUTLA, CESARETLE VE CÜRETLE AŞARIZ

Milyonlarca insanın katıldığı Gezi Direnişi’nde Berkin Elvan, Ali İsmail Korkmaz, Ethem Sarısülük, Abdullah Cömert, Mehmet Ayvalıtaş, Ahmet Atakan, Hasan Ferit Gedik, Medeni Yıldırım polis şiddeti sonucu hayatını kaybetti. On binlerce kişi, şiddet sonucu yaralandı.

25 Nisan’daki davada Osman Kavala ağırlaştırılmış müebbet, Mücella Yapıcı, Can Atalay, Tayfun Kahraman, Mine Özerden, Çiğdem Mater, Hakan Altınay ve Yiğit Ali Ekmekçi ise 18 yıla mahkûm edildi. Yargılanan 7 kişi cezaevinde tutuluyor. Gezi davasında yargılananların avukatı Evren İşler, tutuklanan Mücella Yapıcı’nın kızı Cansu Yapıcı ve Gezi’de yaralanan Onur Emre Yağan anlattı:

Evren İşler: Gezi aslında toplum vicdanıyla da mahkeme kararlarıyla da aklanmış bir direniştir. Beraat kararı sonrasında dosyaya girmiş olan bir tek delil yok. Dosyada delil olarak ileri sürdükleri, mütalaada delil olarak gösterilen tape kayıtları ve teknik takiplerin içeriklerinde bir suç unsuru yok. İçeriklerinde suç unsuru olmadığı gibi bu deliller baştan sona hukuka aykırı. Hukuka aykırı delil olarak yapılan yargılamalar bu memleketteki herkes için kocaman bir hukuk sorunudur. Hükümle birlikte verilen tutuklama kararı aslında yargının, tarafsız ve bağımsız bir yargıdan bahsedemeyeceğimiz için dolayısıyla siyasal iktidarın cezalandırmaya şimdiden başlama kararlılığını ortaya koyuyor.

Cansu Yapıcı: 9 sene geçti. Bu 9 sene hepimiz için zor bir yıldı. Türkiye olarak da birçok travmayı yaşadık, 2015 süreci, patlamalar… Bugünden baktığımda gördüğüm şey üzerimize korku inşa edildi. Dava da annemin tutuklanması da bu. Hiçbir delil olmadan insanları cezaevlerine atabilme cüreti gerçekten anayasal haklarımızı kullanmanın bir hak olduğunu bize unutturmak istediklerinin göstergesi. Dayanışmayla, umutla bu korku duvarını aşarak başa çıkabiliriz. Gezi’den öğrendiklerimizle hayatta kalabiliriz. Onları çıkarmak bizim görevimiz. Seçimi beklemek bir çare değil.

Onur Emre Yağan: Ben o sırada Sol gazetesinde muhabirlik yapıyordum. Polis şiddeti çok arttı, insanları da dağıtamadılar direniş çok büyüktü. 31 Mayıs akşamı yaralandım. Çok uzun zamandır sosyalist mücadelenin içindeyim, gazetecilik de yapıyorum. 15-16 Haziran’la gururlanırdık, Gezi onu da aşan bir toplumsal direniş oldu. İktidar üzerinde sürdü, muhalefetin konum alması açısından etkiledi. Gezi’nin geleceğe taşınmasının bir görev olduğunu düşünüyorum.

ZAMAN TÜNELİ

27 Mayıs: Gezi Parkı’nın duvarı gece 22.00 civarında yıkıldı, 5 ağaç yerinden söküldü. 27 Mayıs’ı 28’e bağlayan gece Taksim Dayanışması üyeleri iş makinelerinin önüne geçerek daha fazla yıkım yapılmasını engelledi. 50 kişi parkta çadır kurarak sabaha kadar nöbet tuttu.

28 Mayıs: Parka gelen protestocular yıkım çalışmalarını engelledi. Polis, toplanan kalabalığa biber gazıyla müdahale etti. protestocular arttı, çadırlar kuruldu.

29 Mayıs: Parktaki çalışmalar durduruldu ancak yeniden başlama ihtimaline karşı eylemciler alanı terk etmedi. Dönemin başbakanı Erdoğan “Biz kararı verdik. Verdiğimiz gibi bunu işleyeceğiz” dedi.

31 Mayıs: Sabah saat 05.00’te parkta uyuyan eylemcilere bu kez polis daha sert müdahalede bulundu. Polis eylemcilerin içinde uyudukları çadırları ateşe verdi. Bu anların sosyal medyada yayımlanmasının ardından direniş tüm ülkeye yayıldı. 79 kentte yurttaşlar sokağa çıktı. İstanbul 6’ncı İdare Mahkemesi, Topçu Kışlası Projesi’nin yürütmesini durdurdu.

1 Haziran: İstanbul’un Anadolu yakasında toplanan halk Boğaziçi Köprüsü üzerinden Avrupa’ya yürüdü.

2 Haziran: Erdoğan, katıldığı bir televizyon programında eylemcileri çapulculukla suçladı. Ümraniye’de bir taksinin kalabalığa dalması sonucu Mehmet Ayvalıtaş, Hatay Antakya’da başına biber gazı kapsülü isabet eden Abdullah Cömert hayatını kaybetti.

3 Haziran: Erdoğan, Afrika turuna çıkmadan önce “Bizim de evlerinde zorla tuttuğumuz bu ülkenin en az yüzde 50’si var” dedi.

4 Haziran: KESK ve DİSK eylemlere destek için greve gitti.

8 Haziran: Yandaş medya, Başbakan Erdoğan’ın İstanbul’da beş saat süren AKP MKYK toplantısında, olayların arkasında ‘faiz lobisi, George Soros ve Türkiye’deki işbirlikçileri’ olduğunu iddia etti.

11 Haziran: Polis, iş makineleriyle meydana çıktı. Polis, “Gezi Parkı’na dokunmayacağız, taş atmayın, gaz sıkmayalım” anonsu yaptı.

12 Haziran: Eylemcilerden oluşan 11 kişilik bir grup, Erdoğan ile görüştü. Erdoğan’ın proje için referandum önerdiği ve parkı boşaltmalarını istediği belirtildi.

13 Haziran: Ankara’da düzenlenen eylemlerde polisin açtığı ateş sonucu başından ağır yaralanan Ethem Sarısülük’ün beyin ölümü gerçekleşti.

14 Haziran: Erdoğan, “Yargının kararını bekleyeceğiz. Karar olumlu çıkarsa halkoylamasına gideceğiz. Evlerinize gidin. Bugün bu iş artık biter” dedi.

15 Haziran: Taksim Dayanışması, Gezi Parkı’ndan ayrılmama kararı aldı. Erdoğan’ın tehdidi üzerine polis, parka biber gazı atarak girdi.

16 Haziran: Taksim Meydanı ve Gezi Parkı’nın sert müdahaleyle boşaltılmasının ardından tüm ülkede eylemler gerçekleştirildi. Okmeydanı’nda 14 yaşındaki Berkin Elvan polis tarafından yaralandı. Park bir süre kapalı tutuldu.