İşte o açıklama;
Biyolojik çeşitlilik doğanın ve insan sağlığının korunması adına hibrit ve GDO’lu tohumlar yerine , bulundukları iklime, toprağa, coğrafyaya ait, binlerce yılda uyum sağlamış güçlü, farklı stres (tuzluluk, susuzluk, hastalıklar, böcekler, iklim değişiklikleri) ortamlarına dayanıklı ve daha besleyici yerel tohumlarımızın desteklendiği bir yasanın geçmesini umuyoruz.
Biliyoruz ki topluluklara dayanan yerel tarımın başarılı biçimleri, bin yıldır ekolojik bütünlüğü koruyarak dünyanın çoğunluğunu beslemiştir ve gezegenin birçok bölümünde de beslemeye devam etmektedir. Ancak bu uygulamalar hızla büyük firmaların kontrolündeki, teknolojiye dayanan, monokültürel ve ihracat yönelimli sistemlerle değiştirilmektedir. Bunun çiftçiler üzerindeki yıkıcı etkilerine tüm dünyada tanık olmaktayız. Ayrıca gezegenin yaşam destek sistemleri aşındırmaktadır.
Gıdanın geleceği üzerine ve tohumun geleceği üzerine manifestolarında açıkça durum ortaya konmuştu:
• Ticari patentlenme biyoçeşitlilik ilkelerinin ve dünyanın her yerindeki yöresel halkların ve çiftçilerin meşru mirasının ihlalidir.
• Yüzyıllardır tohum çiftçiler arasında bedelsiz değiş tokuş edilmesi gıda güvenliğinin yanı sıra biyoçeşitliliğin korunmasının da temeli olmuştur.
• Günümüzde tohum çeşitliliği ve geleceği tehlike altındadır. Gıda için kullanılabilen 80.000 yenilir bitkiden bugün yalnızca 150 tanesi yetiştirilmekte ve sadece 8inin küresel çapta ticareti yapılmaktadır.
• Tohum özgürlüğü ve çiftçi bağımsızlığı tohumu şirketlerin tekelindeki bir metaya dönüştüren yeni teknolojiler ve yeni mülkiyet hakları tarafından tehdit edilmektedir.
• Unutmayalım ki tohumlar doğanın ve farklı kültürlerin bizlere armağanıdır, şirketlerin bir buluşu değildir.
• Tohumlar tüm insanlığın sağlıklı yaşamı için paylaşılacak ve gelecek nesiller için saklanacak ortak mal varlığımız ve zenginliğimizdir. Bu nedenle mülkiyet altına alınmaz patentlenemez. Tohum saklamak ve bunu paylaşmak ahlaki bir görevdir ve bu görev tohum saklamayı ve paylaşmayı bir suça dönüştürmeye çalışan ulusal veya uluslararası yasaların müdahalesine uğramaktadır.
• Zorunlu kayıt yasaları ve “tohumları her seferinde yenileri ile değiştirme” politikaları çiftçilerin tohumlarını saklama özgürlükleri çiğnemektedir.
• Unutmayalım ki tohumlar içlerinde hem geçmişi hem de geleceği barındırır.
• Genetik mühendisliği, gıda ışınlanması, sentetik gübre ve böcek ilaçları gibi bazı teknolojiler gıda ve çevre güvenliğiyle uyumlu değildir. Bunlar kamu sağlığını kabul edilemez biçimde tehdit ederken, çevre üzerinde de geri dönüşümü olmayan etkiler bırakırlar ve çiftçilerin yerel alanlarını kirletici maddelerden koruma haklarını çiğnerler.
Dünyaya dayatılan endüstriyel tarım ve araçları ile sağlıklı gıda tüketme olanakları azalmıştır, buna dolaylı veya direk bağlı kanser vakaları artmış, alerjik hastalıklar yaygınlaşmıştır. Bu “yeni” tarım modelleri ile çiftçilerin zirai ilaçla, hibrit veya gdolu tohumla, gübreyle bağımlılığı artmış kendi kendini sürdürebilmesi imkanları ortadan kaldırılmıştır. Bu küçük üretici yok eden bir tarım modelidir. Bu gıda güvenliğini çokuluslu tohum-zirai ilaç şirketlerine bağlılık ile tehdit eden bir uygulamadır.
Tohum ve Üretim Materyalleri Yasası 8 Ekim, Pazartesi Meclis gündemine toplum gündemine getirilmeden, geniş kitlelerle tartışılmadan alelacele taşındı, bu kabül edilemez. Böylesi bir yasa taslağının yalnızca Komite toplantılarındaki değerlendirmelerle sonuçlandırılması demokratik de değildir. Ülkede hızla yaygınlaşan yavaş şehir politikasını benimsemiş seçilmiş belediyelerin bünyesinde kurulan bir sürü tohum merkezi varken onlara konuşmadan kararlar alınması da seçilmişlerin iradesine müdahaledir…
Bizler yasanın Komiteye iade edilmesi ve geniş kesimlerce yeniden tartışılmasından sonra yeniden gündeme alınmasını öneriyoruz, tüm kesimleri de destek veremeye çağırıyoruz
Çünkü bu yasa
Genetiği Değiştirilmiş Organizma (GDO) tohum üretimini ve ihracatını önlemez, GDO’lu tohumla sağlıklı gıda elde edemezsiniz…
Madde 2: “Islah”, elde bulunan çeşitlerin korunmasını ve devamlılığını sağlama, bunların üzerinde çalışarak özelliklerini daha da iyileştirme, genetik kaynak ve stoklardan yararlanarak çeşit veya çeşitler elde etme amacıyla yapılan çalışmaları anlatır.
[genetik kaynak ve stoklardan yararlanarak çeşit veya çeşitler elde etme GDO’lu tohumu tarif eder]
Madde 25: “Bilimsel araştırma, ıslah veya seleksiyon çalışmaları amacıyla az miktarlardaki tohumların Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetine getirilmesi ve bu çalışmalar sonucu elde edilen yeni ırkların tescili ve ıslahçı hakları kurallara bağlı olarak düzenlenir.”
[yeni ırkların tescili GDO’lu tohumu da kapsar]
Yaşam patentlenemez ama bu yasa yaşamı hem patentleyip hem de dağıtımları dahi kısıtlar
Madde14(1): “Tohum, sertifikalandırılmadığı sürece piyasaya arz edilemez.”
Madde 19(3) Tohum ve üretim materyalleri sertifikasyon işlemine tâbi tutulmadan ve standart tohumluk şartlarına uygun olarak kontrol edilip tohumluk analiz raporu alınmadan, satışa ve dağıtıma arz edilemez.
Yasa demokratik değildir
Madde 5 “Tohumculuk Kurulunun Oluşumu ve Çalışma Usul ve Esasları”nı belirlemekte, Kooperatiflerden, Çiftçi Örgütlerinden, tarım örgütlerinden temsilci öngörülmemektedir.
Belirsizlikler vardır
Madde 9 Müfettişleri tanımlar ama “Müfettişler” hangi daireden ,hangi meslekten ve kim tarafından seçilecek? Bunun yanıtını öğrenmek işin ciddiyeti, tarafsızlık ve güvenirliliği açısından çok önemlidir, böylesi bir bilgi Bakanlar Kurulu kararı tarafından rahatça değiştirilecek tüzüklere bırakılamaz.
Ayrıca Madde 9 yürürlükteki yasalara ve ceza hukukuna aykırıdır. Ceza kesecek müfettişlerin Daire tarafından yazılı görevlendirmesi yeterli değildir. Bakanlar Kurulu tarafından soruşturma memuru olarak atanmayan kişiler, ceza hukukumuza göre, idari para cezası kesme yetkisine sahip olamaz.
Madde 11 ile tüzüğe bırakılan “kayıt ve ruhsat işlemleri” Yasanın en önemli kısmı olmasına, hatta uymayanlara ceza verilmesine rağmen, bu işlemlerin neler olduğu, koşul ve kriterleri tamamen belirsizdir. Yasama yetkisinin devredilmezliği ilkesi gereği (Anayasa md. 4) kayıt ve ruhsat işlemlerinin genel çerçevesinin Yasada açıkça belirtilmesi, bazı detayların tüzüğe bırakılması gerekmektedir. 11. madde bu şekliyle Anayasa’ya aykırıdır.
Madde 28(15) “Tohumluklarda GDO analizi için numune alma talimatı hazırlar” denmektedir, bu durumda GDO'lu tohum ithal, ihraç yada üretimi için herhangi bir yasaktan bahsedilmez, eğer yasak yoksa niye numune alacaksınız? Ülkeye GDO tohum girebilir veya ülkede GDO’lu tohum üretilebilir ki talimat hazırlanır anlamı çıkmaz mı?
Madde 33’te tüzüğe bırakılan bazı konular, yasama yetkisinin devredilmezliği ilkesi (Anayasa md. 4) ile çelişmektedir. Örneğin müfettişler ile ilgili kurallar veya tohum ve üretim meteryallerinin resmi denetimine ilişkin kuralar tüzükle düzenlenemez. Genel, soyut, sürekli ve herkesi etkileyecek olan kurallar mutlaka yasa ile konmalı, yürütmeye (tüzüğe) bırakılmamalıdır.
Mutlaka olmalıdır
Yasada bunlar mutlaka olması gerekir
• tohum ayırma hakkı veya değiş tokuş (takas) yapma hakkı
• GDO’lu tohumların burda üretimini, herhangi bir şekilde kullanımını ve ithalini açıkça yasaklayan madde
• 2. maddede “yerel tohum”un ve “yerli üretici”nin tanımı
• Amaç başlıklı 3. maddenin sonunda “ayrıca yerel tohumlar ile yerli üreticilerin korunmasıdır” ifadesi
• Kapsam başlıklı 4. maddede “ayrıca yerel tohumlar ile yerli üreticilerin özel olarak korunması kurallarını da kapsar” ifadesi
• Yasaya yeni bir altıncı kısım eklenerek “Yerel Tohumlar ile Yerli Üreticilerin Korunması” başlığı altında detaylı koruma kuralları, bu Yasadan muafiyetler vb ifadeleri