GÖLGE

Mesut GÜNSEV

Epeydir o çok kısa öykülerini çok ama çok sevdiğim,kendisini de uzun zaman adı ve soyadından dolayı –nedense –erkek sandığım daha sonra da çok güzel ve genç bir kız olduğunu  öğrendiğim sevgili Evren Yiğit‘ten bir alıntı yayınlayamadım.. Geçen gün çok sevdiğim ,birbirlerine de çok yakıştırdığım kendilerince de “sözlü “olan bir genç çiftin tam da nişan arifesinde ayrıldıklarını öğrendim.Oysa delikanlının  tek taşlı yüzüğünü bile aldığını ve cebinde olduğunu biliyordum… Belki de bu öykünün seçilmesinde aldığım ve üzüldüğüm o haber de etkili oldu… İşte kısa ama vurucu ve düşündürücü  öyküleri ile ..özellikle “Kulak KaşıntısI” öyküsü ile internet sitelerinde  en çok tıklanan ve okunan –maalesef başka imzalarla da yayınlanmıştı-“sevgili Evren Yiğit ‘in “Aşk Yüzünden “adlı kitabından bu haftanın öyküsü “Gölge”: “Onunla ilk tanıştığımızda her yer günlük güneşlikti. Üstümde kotum, spor ayakkabılarım vardı. Saçlarım parıl parıldı. Gözlerim ışıltılı. Sıcaktım. Üşümüyordum. Çok kısa bir süre sonra beraber olmaya başladık. Hemen ardından da bana evlenme teklif etti. Evlendik. Evlendiğimizin ertesi günü sabah perdeyi açtım. Güneşi göremedim. Her yer karanlıktı. Anlamadım. Çünkü aslında mevsim yazdı. Ama çok umursamadım. Daha ertesi gün, yine karanlıktı. Sanki önünde biri duruyordu güneşin. Bir sene böyle geçti. Önce depresyona girdim güneşsizlikten. İkinci sene kemiklerim çatırdamaya başladı. Üçüncü sene romatizma oldum, nemden. Dördünce sene, beni uzun senelerdir görmeyen bir arkadaşıma denk geldim yolda. Kamburum çıkmış bir halde görünce beni, “Ne oldu sana?” diye sordu. “Senin parlak saçların, ne dik bir sırtın vardı.” Güneşsiz gökyüzünü gösterdim. “Size bir şey olmuyor mu? Kaç senedir güneş yok. Ben mi çok hassasım acaba?” dedim. Gülümsedi: “Birinin gölgesinde kalmışsın sen!” “Ne demek o?” dedim. “Birinin gölgesinde kalmışsın işte…” dedi. “Güneş var şu anda. Senin için yoktur ama. Bir arkadaşımın daha başına gelmişti bu. En sonunda kadın buza dönüştü. Kimse kıramadı. Hiçbir şey ısıtamadı onu…” “Peki” dedim, anlamaya çalışarak, “Güneş var mı ki? Şu anda gerçekten güneşli mi hava?” “Evet” dedi. Baktım, hakikaten de saçları parıl parıldı. Gözleri ışıltılı. Üşümüyordu da. İncecik bir gömlekle dolaşabiliyordu sokakta. Öpüştük, ayrıldık. Kafamda bir düşünceyle eve döndüm ben de. Gölgesinde mi kalmıştım hakikaten birinin? O eve geldi sonra. “Ne düşünüyorsun bakayım” dedi. “Güneşi ne kadar özlediğimi…” dedim. Başka soru sormadı. Ertesi gün ayrıldık.” Evren Yiğit ‘in gene  Artemis Yayınlarından yeni çıkan ve çok kısa hikayelerinden oluşan “Biri Varmış Biri Yokmuş”adlı kitabını da bulursanız ,kaçırmayın,hem çocukluğunuza gidecek ,hem de öyküleri çok seveceksiniz..