Senaryo üretmekte kimse elimize su dökemez. Yıllarca Cem Karaca’nın ‘Tamirci Çırağı’ şarkısında tekrarladığı işçisin sen işçi kal sözcüklerine uyarlanan ‘Yavrusun sen yavru kal’ sözcüklerinden oluşan eski filmi vizyondan indiren Akıncı, bu kez Özdil Nami filmini vizyona sokması sonrasında eleştiri oklarının hedefi oldu. Biz 7900 ve 11 bin metre kare arazi, 17 apartman dairesi ve 2 trilyon banka hesaplarından oluşan pahalı parfümleri bir kenara bırakarak sade ama güven kokan parfümü tercih ettik. Ve o güven kokan parfüm, vücudumuza sıktığımızın daha ilk günü mis gibi kokarak insanlarımızın beğenisini kazandı. Kıbrıs konusunda çok kritik bir dönemeçten geçiyoruz. Dr. Derviş Eroğlu’na artık yoruldun. Git birazda ‘Angoniciklerin ‘ ile pazl oyna diyen halk, Hazreti Nuh’un bile be arkadaşlar sizin fikir ve görüşleriniz benden bile eskidir. Ne cila tutar. Nede boya. Hadde sizde yelkenleri fora ederek mahalleye gidiniz demesinin ardından yeni Cumhur kolları sıvayarak görüşmeler ile ilgili gardını aldı. Değişim ve yenilik diyen halk Akıncı’yı Silihtar’daki Beyaz Saray’a taşıdı. Ancak bu oyun tek kişi ile oynanan bir oyun değil. Akıncı yanında yıllarca bu işi götüren dağarcığı dolu, başını vura vura yarılmadık yer bırakmayan siyasetçiler de ister. Onların deneyimlerinden ve görüşlerinden de yararlanmak ülke menfaati açısından daha iyi bir yol izlemek için onlardan da faydalanmayı düşünür. Geriye baktığımız zaman bu son 10 yılda görüşmeci olarak bir Kudret Özersay’ın, bir Özdil Nami’nin ve bir Ergün Olgun’un ön plana çıktığını görürüz. Kudret Özersay’ın bu görevi kabul etmeyeceğini açıklamasından sonra geriye Ergün Olgun ve Özdil Nami kaldı. Ergün Olgun’un görüşleri ve savunduğu fikirler sanırım anasına bak kızını al cümlesinde gizlidir. Bu çerçevede geriye bir tek Özdil Nami kalır. Sayın Akıncı’da Özdil Nami’yi bu göreve atayarak bence en doğru olanı yaptı. Bu tercih sonrasında hem hükümet ile görüşmelerde birlikte hareket etmeyi hemde, Özdil Nami gibi dış siyasette uzmanlaşmış bir siyasetçinin deneyimlerinden yararlanmayı garantiledi. Ancak Kar taneleri gibi bir birine zarar vermeden yol almasını beceremeyenler Kar tanelerinin birbirlerine zarar vermeden de yol almanın mümkün olduğunu görmezden gelerek yaylım ateşine başladılar. Sayın Akıncı’nın ilk adımı bence çok olumlu oldu. Ancak bundan sonraki adımı bence bir ‘Danışma Kurulu’ oluşturması olmalı. Mesela oluşturacağı bu kurula, AB konusunda uzman bir Ali Erel’i alabilir. Ne bileyim Uluslararası İlişkiler Uzmanı DAÜ öğretim üyesi Prof. Dr. Ahmet Sözen’i de kurula dâhil edebilir. Hatta Sayın Eroğlu’nun 5 yıldır görüşme heyetinde bulunan Av. Oğuzhan Hasipoğlu’nu da danışma kuruluna dahil ederek sağ kesimin gönlünü de alabilir. Böylelikle oluşturulacak olan ‘Danışma Kuruluna’ alacağı uzman kişilerin fikirleri ve görüşlerinden yararlanıp, masaya eli daha sağlam oturabilir. Özdil Nami ile ilgili olarak büyük eleştiriler yapan arkadaşlarıma naçizane tavsiyem söz sizin ağzınızda olduğu sürece, sizin esirinizdir. Söz ağzınızdan çıktıktan sonra, siz onun esiri olursunuz. Bu nedenle siz onun esiri olmadan 9 boğum olan boğazın her boğumunda o sözü bekleterek sonrasında dışarıya salıverin. Birkez daha yineleyim, vatan, millet, Sakarya, nurlu ufuklar kitabının yazarları, halk tarafından alınlarının ortasına 10 kuruşluk pul yapıştırılarak tarihin nostalji kitapları arasına gönderildi. Aynı dili değil, aynı duyguyu paylaşanlar anlaşabilir sözcüğüne itibar etmeyen ve ayni dili konuşmalarına karşın, ayni duyguları paylaşmayanlara kapı gösterildi. Sayın Akıncı ”Önüne çıkana engel dersen, takılıp düşersin; basamak dersen, bir basamak yükselirsin” sözcüğünden hareket ile ilk basamakları çıktı. Pahalı parfüm yerine güven kokan parfümü ile güven tazeledi. Bu nedenle ünlü filozof Diyojen’in Büyük İskender’e ‘Gölge etme başka ihsan istemem’ dediği gibi sizde hedefine emin adımlar ile dik bir şekilde giden Akıncı’ya gölge etmeyin. Çünkü o da başka ihsan istemez. *****
Yaşaması için 10 bin TL gerekiyor
Böbrek ve kalp hastası Can’ın yaşaması için 10 bin TL’e ihtiyaç var. Sosyal Devlet nedense 19 yaşında olan ancak 5 yaşında çocuk görüntüsü veren Can için girişimde bulunmuyor. Lefkoşa’da Kızılay Göçmen evlerinde ikamet eden Can kendisine uzatılacak yardım elini bekliyor. Böbrek hastalığının yanı sıra kalbinde de sorun olan Can fakir bir ailenin bireyi olduğu için tedavi masrafını temin edemiyor. 19 yaşında olmasına karşın 5 yaşında bir çocuk görüntüsünde olan Can’ın, tedavisi için kısa bir süre içerisinde hastanede tedavi altına alınması gerekiyor. Gerekli tedavinin başlanılması için 10 bin Türk Lirasına ihtiyaç duyulurken bu konuda duyarlı vatandaşlardan yardım isteniyor. Sosyal Medya’da bu konuda el birliği çağrısı yapılırken Sağlık Bakanlığı ile hükümet yetkililerinin de bu konuda katkı yapması bekleniyor. [caption id="attachment_68386" align="alignleft" width="640"]