Gönlünüz razıysa devam edin…

Ayşegül Garabli

Sn. Mahmut Özçınar,

Sn. Hocam,

Size Hocam, diye hitap etmek daha hoşuma gidiyor.

Sakın yanlış anlamayın, muhakkak ki; Belediye Başkanlığı görevinizi de, en az öğretmenlik kadar benimseyip çaba gösteriyorsunuz ancak, öğretmenlik mesleğinin, tüm mesleklerin anası olduğuna inanırım.

O yüzden de, mesleği öğretmenlik olan birisi hangi görevi üstlenirse üstlensin, öğretmen olarak anılsın isterim.

Zira gerçekten yüreğinde öğretmenliği hissederek yapan kişi, aldığı her görevi bu ruhla yapar.

Sorunu anlar, yöntem geliştirir ve çözer.

Öğretmenliğin doğası budur.

Bunu yaparken de, yaptığı işe mutlaka sevgi katar.

Çünkü söz konusu olan, çocuklar ve onların, sağlıklı nesiller olarak yetişmesidir.

Sizin de, yaptığınız her işte, attığınız her adımda, bu felsefeyle hareket ettiğinizden hiç kuşkum yok.

Zira, sizinle aynı siyasi görüşü taşımasak da, bu yönünüzü hep taktir ettim.

Ancak nasıl oldu da, siz, çocukların sağlığını hiçe sayacak, kansere davetiye çıkaracak bir olaya imza attınız.

Hadi diyelim hata yaptınız, bu hatanızı bir yıldır nasıl devam ettiriyorsunuz?

Siz ki, özellikle bir Beden Eğitimi Öğretmeni olarak, bırakın çocukları ve gençleri, yetişkinlerin bile sigara içmesine ya da sigara dumanına maruz kalmasına karşısınız.

O zaman önce Serhatköy’ ün çöplük yapılmasına, sonra da dökülen molozların yakılıp, köy halkının zehirlenmesine , gönlünüz nasıl razı oldu?

Şimdi belki de, “geçici bir süre  Güzelyurt’ta toplanan tüm çöplerin, Serhatköy’de biriktirilip, oradan da,belli aralıklarla Güngör’deki çöplüğe taşınarak ekonomik önlem alındığını ancak köylülerin girişimleri sayesinde, artık oraya çöp değil moloz döküldüğünü” söyleyeceksiniz.

Ancak, halkın sağlığı tehdit edilerek, ekonomik önlem almak ne kadar doğru?

Kaldı ki, artık çöp yerine köye moloz döküp, onları da yakarak, halkı zehirlemek size yakıştı mı Sn. Hocam?

Hadi diyelim bir hata yapıp bu işi başlattınız.

Bir yılda hiç mi hata yaptığınızı göremediniz?

Sosyal ilişkilere ve ananelere çok önem verdiğinizi biliyorum.

Herkesin, düğününe de, cenazesine de, özel günlerine de katılırsınız.

Eminim ki, kanserden kaybettiğimiz onlarca insanımızın hatta bu köyde kanserden kaybettiklerimizin de cenazesine katılmışsınızdır.

Bu cenazelerde hiç mi aklınıza gelmedi, belki de, yaktığınız molozların bu sonuca etkisi olduğu?

Sık sık okulları ziyaret ettiğinizi biliyorum.

En azından her öğretmenler gününde, bizzat kendiniz, okulları dolaşıp, öğretmenleri tek tek kutluyorsunuz.

O okullardaki cıvıl, cıvıl çocuklara bakarken, hiç aklınıza geldi mi; bu çocuklardan bazıları, yakılan molozlardan çıkan pis dumanı soluyor, belki de geleceğin kanser adayıdırlar diye?

Ya da ne bileyim, her halde siz de, canınız ve ya ruhunuz sıkıldığında , kendinizi, yemyeşil çimenlere , dağlara, ovalara, atmak istiyorsunuzdur.

Siz de her kes gibi, doğanın verdiği huzurla rahatlamak istiyorsunuzdur.

Peki en azından Serhatköy’ün artık huzur veren doğasının olmayacağı aklınıza geldi mi hiç?

Bunların hiç biri aklınıza gelmediyse, lütfen şu anda gözlerinizi kapatın ve, saçları dökülmüş, yüzleri solmuş, kansere yenik düşmüş bir sürü çocuğun, bomboz bir bozkırda, boynu bükük size baktığını hayal edin.

Vicdanınız, o gözlere cevap verebiliyorsa ve gönlünüz de bu görüntüye razıysa, Serhatköy’e, moloz döküp, yakmaya devam edin….