Güle Güle Bestelerin Efendisi

Mesut GÜNSEV

“Ben şarkı söylemezsem bir gün, siz söylersiniz ben dinlerim.” Sanki o veda akşamındaki doğum gününde vasiyet gibiydi temennisi .Birkaç gün sonra 3 nisanda kaybettik sevgili Kayahan’ı. 4 Nisan da da tam da istediği gibi denizi gören kanlıca sırtlarına toprağa verdik… Gerek anma töreni gerekse Teşvikiye camisindeki cenaze törenini sevenleri doldurdu.Ve asker çocuğu Kayahan ,hak ettiği al bayrağa sarılı tabutu, Galatasaraylı olmasına rağmen, onun “siyah- beyaz bir aşk hikayesi” bizim şarkımızı tribünlerde binlerce söyleyeni ve seveninin armağanı siyah –beyaz Beşiktaş kaşkolu ile uğurlandı sonsuzluğa… Ama besteleri hep yaşayacak… Bugüne kadar sayısız hit parça bırakan Kayahan, bu başarısını babasının mesleğinden dolayı Türkiye ‘nin dört bir yanını gezmesine ve Türk insanını çok iyi tanımasına bağlardı. Kayahan konserlerine gidenler çok iyi hatırlarlar konserlerinde çakmak yakılmasının çok başka bir anlamı vardı. Kapılarda satılan çakmakları Kayahan yaptırırdı. Çakmakların bir yüzünde Kayahan’ ın bir fotoğrafı diğer tarafında  ise “Yolu sevgiden geçen herkesle bir yerde buluşuruz” yazısı olurdu. Kayahan toplanan geliri de şehit ailelerine bağışlardı.”Birileri bu ülkeyi beklemeseydi, biz buralarda eğlenemezdik” deyip çakmağını çakardı. ”Kim demiş yaralar kapanır” diye. Yaralar kapanır acısı kalır. Eski bir fotoğrafa dalar gözlerim. Anılar canlanır canımı alır. ”Seviyorum seviyorum seni dünyalar kadar” desem çok ufak kalır.”Özlüyorum, bekliyorum seni deliler gibi” desem çok hafif kalır.Gel sonbahar yaprakları uçuşurken,gel şarkımızı dinlerken aniden, gel. Gözümü açınca karşımda ol. Her an ,her an sevdan!” Yüzlerce –binlerce müziğe  ve ete kemiğe bürünmüş ,bu ve buna benzer mısra.Galiba en güzel sür manşeti de Hürriyet attı.Güle Güle Bestelerin Efendisi…. Sevgili arkadaşım Nadir Kalbinur, bloğunda çok güzel anlatmış Kayahan ustayı Şimdi söz Nadir ‘de: “Şarkıları ile  özdeşleşen  Nilüfer ile  Şubat ayında verdikleri o son konser ,  tıpkı şarkıları gibi duygu yüklü  bir veda  gecesinin  yürek burkan  görseliydi gibiydi. . Usta şarkıcı  Kayahan,  bildiğimizden çok farklı bir görüntüde yıllarca kendisini Kayahan yapan, gönüllerinde yücelten  halka karşı bir görev bildiği  bu buluşmayı gerçekleştirirken  eminim ki  her biri birbirinden güzel  o unutulmaz şarkılarına  bir yenisini  ekleyecek kıvılcımları almıştı. Ama ağır hareketlerinden  bunu  notaya dökecek güçsüzlüğünden beklemek  ancak yüce yaratanın iznine bırakacak bir görüntüdeydi. Kayahan’ın, Nilüfer ile  gerçekleştirdiği o konser farklıydı.  Düşünmek bile istenilmeyen meçhul bir ayrılığın kaçınılmaz gözyaşları yine  acıklı bir ayrılık şiirinin son mısraları gibiydi. Üzücü.  Ya da tamamlanmayan bir  bestenin kırık dökük güftesiydi. Ustadan haber gelmiyordu ama  televizyonlarda sıklaşan Kayahan kliplerindeki şarkılar artmaya başlamıştı ki  bu sabah  onun tüm şarkılarını ezbere bilen bir halk , duymak istemediği acı  haber ile karşılaştı.  Kayahan  hayranlarından sonra,  şarkılarına ilham olan tüm sevgilerini  geride bırakarak  bu dünyaya  da veda etti. Kayahan’ın artık isimleri  ezberlenen  şarkılarını  tek ,tek yazmaya gerek  yok ama  mutlaka her birinin ayrı bir hikayesi olduğu kesin.Gözlerden uzak  duygusal hayatında  üç izdivaç yapması beyninde yada  yüreğinde kopan fırtınaların  o notalara dökülmüş mısralarındaki unutulmaz sözler kimi zaman  bir aşk  acısı kadar etkili,  kimi zaman  bir çocuk kahkahası kadar coşkuludur.  Neşelidir. Gençliğin  ilk zamanlarında yaşanan aşklar farklıdır.  Bir ağacın gövdesine kazınan kalpler gibi kazınır yüreklere,  sadece yürekte kalsa iyi, kanına işler  insanın, ağaç ölene kadar  küllenir de küllenir.  Unutulmaz.   Aşkı bilenler, aşkı yaşayanlar, aşkın umutsuzluğuna düşenler,  aşkını  unutamayanlar  için  sanki bir çare gibiydi Kayahan.   Etkili hem de damardan etkiliydi. ‘’Sarı saçlarından sen suçlusun ‘’ mesela  nasıl bir duygunu eseridir ki, sarı saçlının güzelliği, güzelliğinden dolayı, kendisini sevmeye mecbur ettiğini bu kadar ustaca anlatabilir? Bu kaçıncı çalınışı kapımın Bu kaçıncı sen değilsin başkası Peşimde mazinin ayak sesleri Nelerden vazgeçiyoruz bir düşünsene Kırık kalpler üstüne kuruyoruz bir şey Bu kalleşlik belki bana yakışmıyor ama Sarı saçlarından sen suçlusun Kayahan’ın şarkılarının akıllarda kalışının ve bu kadar sevilmesinin sebebi Barış Manço gibi şarkı sözlerindeki felsefe olduğunu düşünüyorum. Çünkü Kayahan’ın şarkılarındaki yaratıcılığın  ve başarısının da bir araştırma konusu  olduğunu düşünüyorum. Şarkıları kendisi de söylese, bir başka sanatçı da söylese fark etmiyordu, kendinde ayrı güzel, başkasında ayrı güzeldi.  Bu da cevherin önemini ispatlıyordu.  Değeri aynı kalıyor, işlemesi değişiyordu. Uzun yıllar Nilüfer’le zevkle dinlediğimiz  şarkılarını daha sonra İbrahim Tatlıses’ten, Tarkan’a kadar bir çok şarkıcının seslendirdiğini hatırlıyoruz. Aile hayatına değer veren, orda burada  magazine asla malzeme  olmayan yaşam tarzıyla sevenlerinin şarkıları dışında kendisini  tanımasına pek fırsat vermedi.  Kendi iç dünyasında yaşamayı tercih etti ya da biz öyle hatırlıyoruz.  Suskunluklarını, kaybolmuşluklarının ardından ya bomba gibi bir şarkıyla  ya da ödül alırken hatırlatmayı bildi kendini. O yüzden hiç unutulmadı. ‘’Seni versinler ellere, beni vursunlar, sana sevdanın yolları, bana kurşunlar’’’’  derken aşka verilmesi gereken değeri  o kadar güzel anlatmıştı ki  aşkı yaşayanlara  peşin,peşin bir tercih sebebi yapmıştı  sanki fedakarlığı. Daha çok şarkılar yapacak  erken bir yaş içindeydi.  Hastalık belası yakasını bir türlü rahat bırakmadı.  Sevgi temalı, unutulmayacak şarkılar bırakarak  büyük bir sanatçı olarak ayrıldı dünyadan.  Tüm sevenlerine ESMER GÜNLER bırakarak. Ölümlü dünyada sevgiyle anılmayı  ilk günden başarmıştı. Yaşattığın tüm güzellikler için son kez teşekkürler Kayahan.”