Palyatif Bakım, hasta ve ailelerinin yaşam kalitelerini artırmayı hedefler Lefke Avrupa Üniversitesi (LAÜ) Sağlık Bilimleri Fakültesi Beslenme ve Diyetetik Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Ç. Tuba Günebak, “Palyatif Bakım ve Beslenme” konusunda açıklamalarda bulunarak, detaylı bilgiler aktardı.
Günebak, Dünya Sağlık Örgütü’ne göre, ‘palyatif bakım’ın ağrı ve diğer fiziksel, duygusal problemleri erken tanıyıp, değerlendirip, tedavi ederek; yaşamı tehdit eden hastalıklarla ilişkili komplikasyonları önleyerek, hastaların yaşam kalitesini artırma, hasta yakınlarını rahatlatma yaklaşımı olduğunu dile getirdi. “Palyatif bakım, başka bir deyişle, tedavi olma şansı kalmayan hastanın yaşam kalitesinin artırıldığı bakım sürecidir” diyen Günebak, palyatif bakımda amacın, hastalık tanısı koymak veya primer hastalığı tedavi etmek olmadığını, tanısı konmuş, kesin olarak tedavi edilemeyen hastalıklarda ağrı ve semptomların giderilmesi olduğunu, palyatif bakımın kısaca hasta ve ailelerinin yaşam kalitelerini artırmayı hedeflediğini dile getirdi.
Günebak: Semptomlara müdahale edilmediği takdirde hastaların yaşam kalitesi düşer ve azalır
Günebak, “Palyatif bakım ünitesine yatma nedenlerinin başında ağrı, malnütrisyon ve solunum yetmezliği gelir” diyerek, palyatif bakım hastalarında yaşam süresinin uzarken bu süreçte oluşacak olan ağrı, bulantı/kusma, halsizlik, beslenememe ve kaşeksi gibi semptomlara müdahale edilmediği takdirde hastaların yaşam kalitesinin düştüğünü ve azaldığını belirtti.
Palyatif bakım hastalarında en önemli sorunun hastanın beslenememesi ya da yeterince beslenememesi olduğunu söyleyen Günebak, “Çünkü, hastanın beslenebiliyor olması malnütrisyon riskini azaltır, fiziksel fonksiyon ve emosyonel sağlığını artırır” dedi. Günebak, yapılan araştırmalarda, palyatif bakım alan hastaların yaşam kalitesini bozan ağrı, yorgunluk, uykusuzluk, iştahsızlık ve kendini iyi hissetmeme durumlarında göreceli iyileşme görüldüğünü belirtti.
Günebak: Palyatif bakım alan bir hastanın enerji ve besin ögesi gereksinmesi sağlıklı bir bireyden oldukça farklıdır
Günebak, bu süreçte kaliteli beslenmenin hastanın genel iyilik halini artırdığını, bağışıklık sistemini güçlendirerek enfeksiyon riskini azalttığını, hastalık komplikasyonlarını minimize ettiğini, yara iyileşmesini ve doku onarımını hızlandırdığını ifade etti. Palyatif bakım alan bir hastanın enerji ve besin ögesi gereksinmesinin sağlıklı bir bireyden oldukça farklı olduğunu söyleyen Günebak, ancak, hastanın oral alımının açık olduğu durumlarda tüketim kapasitesini artırabilmek için hastanın ağrısının dindirilmesi; mental, sosyal ve duygusal sorunlarının çözülmesi gerektiğini vurguladı. İştah kaybının (anoreksi), oral alımı açık olan hastalarda sıklıkla depresyon veya anksiyete sebebiyle gözlendiğini ifade eden Günebak, iştah artırıcıların kullanılabildiğini, oral alımın kapanmasına ya da azalmasına bağlı olarak da kilo kaybının gelişebildiğini ve makro besin ögesi alımının özellikle de protein alımı sağlıklı yetişkin bir bireyden daha yüksek olması gerektiğini dile getirdi.
“Sonuç olarak palyatif bakım hasta ve ailesinin yaşam kalitesini yükseltmeye yönelik yapılan tedaviler bütünüdür. Palyatif bakım alan hastalarda beslenme durumu değerlendirilmeli ve gerektiğinde desteklenmelidir” diyen Günebak, önemli olanın palyatif bakım hastalarında beslenme düzeyinin yaşam kalitesi üzerine etki ettiğini unutmamak ve hastaların beslenme düzeylerini nütrisyonel tarama testleriyle ortaya koyup ilk 24 saat içinde uygun beslenme desteğini başlatmak olduğunu vurguladı. Ayrıca Günebak, günümüzdeki bilimsel çalışmaların sağlık alanındaki pratik uygulamalara yansıması sonucunda beklenen ömrün uzadığını sözlerine ekledi.