Gürcafer:Hükümetin önceliği ‘Türkiye bize para versin’ noktasında

KTİMB’den verilen bilgiye göre, Gürcafer, Kıbrıs Genç TV’de “Er Meydanı” programında ekonomi ile Kıbrıs konusunda açıklamalarda bulundu.

Kıbrıs Türk İnşaat Müteahhitleri (KTİMB) Başkanı Cafer Gürcafer, Kıbrıslı Türklerin çözümsüzlüğün bedelini çok ağır ödediğini ve ödemeye devam ettiğini belirterek, “Sürdürülebilir ekonomi, sorunsuz turizm için; direkt ulaşımın olması, limanlardan sorunsuz bir şekilde ihracat yapılabilmesi için federal bir temelde veya başka bir temelde bir çözüme ihtiyaç olduğunu” kaydetti.

KTİMB’den verilen bilgiye göre, Gürcafer, Kıbrıs Genç TV’de “Er Meydanı” programında ekonomi ile Kıbrıs konusunda açıklamalarda bulundu.

Gürcafer, Ekonomik Örgütler Platformu’nun (EÖP) defalarca, “2021 yılının kurtarılamaması halinde ülkeyi çok büyük bir felaketin beklediği” uyarısında bulunduğunu belirterek, “2021 yılının kurtarabilmesi için de, “toplumun yüzde 60’ının aşılanıp, aşılanmış kişilere de kapıları açmak gerektiğini, aşıya ulaşılması noktasında da ne gerekiyorsa yapmasının şart” olduğunu kaydettiğini ifade etti.

EÖP’ün “aşı” gündemi ile geçen aylarda Ankara’ya gerçekleştirdiği ziyarette, bu hususta çok ciddi bir lobi çalışması yaptığını ancak siyasetin EÖP’ün bu girişiminin devamını getiremediğini söyledi. Gürcafer, “Siyaset, eğer bizim başlatmış olduğumuz o baskıyı aynı tazyikle devam ettirseydi bugün çok farklı bir noktada olacaktık” dedi.

Cafer Gürcafer, şöyle devam etti:

“Dünyada, yaşadığı travmadan dolayı cebinde milyonları olan ve dünyada sığınabileceği güvenli liman arayan milyonlarca insan var. Bu arayışla bakınan, karar aşamasında olan milyonlarca kişi var, biz bu insanlardan bir kısmını kazansaydık milyar dolar gelir elde edecektik. Bu bizi çok rahatlıkla pandemiden çıkarırdı. Buna tekrardan odaklanmamız lazım. Beni rahatsız eden ve üzen bugün dahi böyle bir çalışma görmüyorum. Hükümetin önceliği ‘Türkiye bize para versin’ noktasında.

Eğer ki şu anda yalnızca satılmış olan evlerin devir harçlarından gelecek olan para neredeyse hükümetin Türkiye’den beklediği para kadarsa, onu organize etmezse biz hiçbir zaman kendi kendimize yeten bir yapıya sahip olamayız. Bu mantalite değişikliğini bu salgının geçmesiyle birlikte bu yaşananlardan ders çıkararak süratle yapmamız lazımdır. Bu yapıyla hiçbir yere varamayız.”

“BİZİM İHTİYACIMIZ OLAN ÇÖZÜMDÜR”

KTİMB Başkanı Cafer Gürcafer, Kıbrıslı Türklerin çözümsüzlüğün bedelini çok ağır ödediğini ve ödemeye de devam ettiğini söyledi, sürdürülebilir bir ekonomi, sorunsuz bir turizm için, direkt ulaşımın olması, limanlardan sorunsuz bir şekilde ihracat yapılabilmesi için federal bir temelde veya başka bir temelde bir çözüme ihtiyaç olduğunu kaydetti.

Çözümün sağlanması için de dünya ile barışık, uyum içerisinde hareket etmeye ihtiyaç olduğunu ifade eden Gürcafer, bu noktada endişeli olduğunu belirtti.

Gürcafer, şöyle devam etti:

“Kıbrıs konusu, çok hassas bir konudur. EÖP olarak bu konuyu biz kendi aramızda değerlendirmedik. Ancak benim görüşüm; Kıbrıs sorununa çözüm arayışı her zaman en fazla Kıbrıs Tür tarafında oldu. Kıbrıs Cumhuriyeti’ni işgal eden veya bizim onlara hediye ettiğimiz ama bunun nimetlerinden yararlanan, bu nimetlerinden yararlandıkça devamlılığını sağlamaya çalışan da Rum kesimi oldu. Bu da bir gerçektir. Annan Planı’na kadar geldik, biz ‘evet’ dedik. Eğer Rum tarafı da evet demiş olsaydı bugün Akdeniz’de barış gülleri çoktan büyümüş olacaktı. Doğu Akdeniz’deki kaynakların paylaşılması, ittifaklar olmayacaktı. Dolaysıyla barış o dönemde havaya uçtu. Bu bir realitedir.

Kıbrıs sorununu çözebilmemiz kolay değildir. Sanki burada federasyon, federal temelde bir çözüm, şurada da ayrı devlet temelinde bir çözüm var, ‘hangisini tercih edersiniz? Gelin de yarın bu olacak’ gibi algılanmaması lazımdır. Bir diğer değiş ile sanki bu kadar zaman eğer biz federasyonu değil de ayrı bir devlet olarak tanınmayı savunmuş olsaydık tanınacaktık. Böyle bir şey yoktu. Hiçbir zaman olmadı.

Bizim ihtiyacımız olan çözümdür. Biz Kıbrıslı Türkler olarak çözümsüzlüğün bedelini çok ağır ödedik ödemeye de devam ediyoruz. Bizim sürdürülebilir bir ekonomimizin olabilmesi için sorunsuz bir turizmimizin olabilmesi için, direkt ulaşımımızın olabilmesi için, limanlarımızdan sorunsuz bir şekilde ihracat yapabilmemiz için, federal bir temelde olmaz başka bir temelde olur  bir çözüme ihtiyaç vardır. Çözümü sağlayabilmemiz için de dünya ile barışık, uyum içerisinde hareket etmeye ihtiyacımız vardır. Benim endişem bu noktadadır.  BM parametrelerine göre biz federasyonu yıllarca savunduk, Cenevre’de Sayın Cumhurbaşkanı, Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı’mız orada iki devletliliği savunuyor. Eğer ki bu kabul görürse, bu da bir çözümdür. Ama ben bunun kabul görmeyeceği endişesi taşıyorum ve bunun karşılığında da hem ekonomik hem siyasi hem de sosyal yaşantımız olarak çok ağır bedeller ödeyeceğimiz endişesi taşıyorum.”