İsviçre’deki Kıbrıs Konferansı’nın başarısızlığının ülkemiz açısından olumsuz sonuçlarının maalesef giderek arttığı görülmektedir. Türkiye’nin işgalinin devam etmesinin ve Kıbrıs sorununun çözümünden uzaklaşılmasının dışında iki çok olumsuz gelişme daha eklenmektedir:
- Birincisi, BM ve uluslararası toplum başarısızlığı Türkiye’ye ve uzlaşmazlığına yüklemek yerine, Nikos Anastasiadis’inkinden tamamen farklı bir anlatımda bulunmaktadırlar. BM Genel Sekreteri Sn. Gutteres’in tam desteğine sahip olmaya devam eden BM özel görevlisine karşı Sn. Anastasiadis’in kamuoyu önünde yaptığı saldırılar Uluslararası Örgüt’le mesafede ve hatta çatışma yörüngesinde olduğumuzu doğrulamaktadır. Açıkca görülmektedir ki, eğer Sayın Anastasiadis Kıbrısrum tarafının notlarının-tutanaklarının bir kısmını yayınlamakta ısrar etseydi, bu durum daha da kötüleşecekti.
- İkincisi, Maronit köyleri hakkındaki açıklamada görüldüğü gibi, Türkiye bazı oldubittileri yaşama geçirmeyi ilan ederek, bizim açımızdan olumsuz bu durumu istismar etmeye çalışmaktadır. Mağusa’nın kapalı bölgesiyle, Taşınmaz Mal Komisyonu’yla ya da yasadışı devletin konumunun yükseltilmesiyle ilgili başka oldubittilerin de yaşama geçirilmesinin hedeflenmesi ihtimali bizi özellikle endişelendirmektedir ve bunun için Sayın Anastasiadis’in sorumluluğuyla öncelikle ilerisi de düşünülerek gerekli inisiyatifler değerlendirilmeli ve üstlenilmelidir.
Bu tehlikelere en sonuç alıcı bir biçimde karşı koymanın yolunun Kıbrıs sorununun ilkeler temelinde çözümü ya da en azından çözüme tarafımızın hazır olduğunun uluslararası toplum tarafından görülerek kabul edilmesi olduğu elbette ki unutulmamalıdır.
Bu yönde müzakere sürecinin ve kazanımlarının korunması ve canlı tutulması gereksinimini tekrarlıyoruz. Dolayısıyla, Garanti Anlaşması’nın, müdahale haklarının ve genelde işgalin ortadan kalkmasını öngören Guterres Çerçevesi temelinde sürece derhal devam edilmesine ve tamamlanmasına tarafımızın hazır olduğunun ifade edilmesi ve kanıtlanması tarafımızca ortaya koyulacak en uygun hareket olacağına inanıyoruz.