Rum’a karşı Mehter Marşı!
PKK’ya karşı Mehter Marşı!
PYD’ye karşı Mehter Marşı!
IŞİD’e karşı Mehter Marşı!
FETÖ’ye karşı Mehter Marşı!
Esad’a karşı Mehter Marşı!
AB’ye karşı Mehter Marşı!
ABD’ye karşı Mehter Marşı!
Hade marş marş, iki ileri bir geri, Mehter Marşı!
Yok ama, galiba olmadı, bir ileri iki geri, Mehter Marşı!
Bayıldım vallahi bu işe...
Rum “cart curt” mu ediyor, sallayın iki topuz bir dümbelek, ardından Mehter Marşı!
PKK “dan dun” mu ediyor, sallayın iki kılıç bir gürz, ardından Mehter Marşı!
PYD “hır gür” mü ediyor, savurun bir mızrak, iki ok, ardından Mehter Marşı!
IŞİD “har har” mı ediyor, sallayın Fatih’in topuyla iki gülle, ardından Mehter Marşı!
FETÖ “dır dır” mı etti, vurun kafasına topuzu, ardından Mehter Marşı!
Esad “höt höt” mü dedi, öttürün boruları, çalın zurnaları, ardından Mehter Marşı!
AB “mırın kırın” mı etti, iki davul bir tef, ardından Mehter Marşı!
ABD “hayt huyt” mu dedi, sallayın bir ustura, bir de pala kellesine, ardından Mehter Marşı!
İstiklal Marşı filan değil ama!
Hele İzmir Marşı, hiç değil!
Onuncu Yıl Marşı mı, aman ha FETÖ’den filan değil, amma ve lakin “ATA Örgütü” üyeliğinden içeri tıkarlar!
Mehteran Bölüğü yalın kılıç gelir, yallah yallah naralarıyla işi bitirir!
Bu kadar işte!
Rum-ABD-İsrail üçlüsü Akdeniz’de boydan boya trilyon dolarlık “gaz basar”, bizimkiler balıkçı takasından Mehter Marşı çalar!
Hatırlar mısınız, bir AB Bakanı vardı, Egemen Bağış diye…Hani şu Mehteran Bölüğü’nü arkasına takmış, “donanma ne güne duruyor” diye desteksiz sallayanından ve yediği haltlardan dolayı bu aralar ortalıkta tozunun zerresi bile kalmamış bir AB Bakanı…
O AB Bakanının temsil ettiği zihniyetin kumpaslarla, Ergenakonlarla filan tüm üst düzey komuta kademesiyle birlikte “batırdığı” donanma, hava kuvvetleri ve ordu herhalde şimdilerde Mehter Marşlı ilanla amiral, pilot, subay filan arıyordur!
Çok değil, 10-15 sene öncesinde Ortadoğu’yu işgale gelen ABD ordusuna “dur, buradan geçemezsin” deyip de kapıyı gösteren, Mersin limanında ABD’nin kabadayı askerlerinin kıçına tekmeyi basan, Rumlar Nikoforos’u yaparken Girne’ye temsili saldırı yaptı ve topları Ercan’nın arkasından Girne’ye doğru ateşledi diye sınır üstünde birbiri ardına jetleri uçurarak Lefkoşa’nın Rum tarafındaki Rumları korkudan kaçacak delik arar hale getiren Türk ordusunun “ahval ve şerait” içinde düşürüldüğü hal, ne yazık ki, işte bu!
O günlerde Rumlar “Türk ordusunun korkusunu gece gündüz yaşamayalım da bir çözüme artık razı olalım” modundaydılar…
Ancak Rumlar tava geldiklerinde, Türkiye kanadında ilk çatlaklar da başlamıştı ve Rumlar bunu görünce, çamura yattılar…
Hala da çamura yatmış vaziyetteler ve görünüşe göre, öyle de kalacaklar.
Niye kalmasınlar ki!
Haberlerde manşet: 150 bine yakın kişi hakkında FETÖ’den işlem yapılmış, 50 bini tutuklanmış, bunları on bine yakını Kara Kuvvetleri Ordu mensubu komutanlardan oluşuyormuş!
Türkiye karpuz gibi ortadan ikiye bölünmüş!
KKTC maddi ve manevi açıdan tam bir çöküntü içine girmiş, toplumsal birlik ve dirlik diye bir şey kalmamış!
Durun bakalım, arkasından daha neler neler gelecek!
Durum buyken, gelelim Kıbrıs’ın Mehteran meselesine…
Bir sene öncesinde çözüme dair bazı umutlarım vardı, hem de ciddi ciddi inanmıştım, gidişat bir çözüm getirecekti diye…
Halbuki bizimkisi uyanıkken rüya görmekmiş meğer!
15 yılda Türkiye’nin geldiği nokta ve içine düştüğü durum tam anlamıyla bir facia ve bu facia ortada dururken, Türkiye dört bir yandan kaotik bir ortamın içine düşmüşken ve tünelin ucunda hiçbir ışık görünmezken, ve dahası, tünel giderek karanlıklaşırken, Rum neden hizaya gelsin ve Kıbrıslı Türkleri yeni bir oluşumda devletin ortağı olarak kabullensin ki!
Zaten Türkiye AB gümrük birliğine girebilsin diye Rumların AB’ye tak taraflı olarak ama tüm Kıbrıs adına ve tüm Kıbrıs’ın tek resmi temsilcisi olarak girişini onaylamıştı!
Ruma bundan daha büyük bir iyilik yapılabilir miydi!
Çiller döneminde basiret şampiyonu TC hükümeti çok büyük bir marifetle hem kendi ayaklarına, iki dizine birden kurşun sıkmış, hem de Kıbrıs Türkünü beyninden vurmuş, Rum tarafının eline her türlü kozu altın tepside vererek, onu AB üyesi yapmıştı…!
Arkasından, Rum tüm Kıbrıs adına AB’ye girdi ve hem Türkiye’nin hem de Kıbrıs Türkünün karşısında kapı gibi, yıkılmaz, aşılmaz bir mevzi kazandı diye kına yakmamız gerekirken, tribünlere şovunu yapsın diye Kıbrıs’a Mehteran Bölüğünü gönderip, sokaklarda Mehter Marşı çaldırmış, Kıbrıs bizim yavru vatanımız, milli davamız falan filan nutukları atmış ve attırmıştı!
Hatırlar mısınız?
Dümbelekçi siyaseti işte böyle bir şey!
Güçlü bir ordu, güçlü bir ekonomi, güçlü bir siyaset, güçlü ve dir bir toplum yok, ama ne var!
Dümbelekçiler var, daha ne olsun…
Bir tarafta gündüz rüyaları, diğer tarafta memleket yönetiminde dümbelekçiler!
Ha gayret da Mehteran Bölüğünün dümbelekleri bu işi kurtaracak!