Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP), Kıbrıs müzakereleri, hükümet ve parti icraatları konularında halkı bilgilendirmek için bölge toplantıları başlattı. CTP Genel Başkanı Mehmet Ali Talat, Genel Sekreter Tufan Erhürman ve MYK üyelerinin tamamının katıldığı dün akşam İskele Atatürk Kültür Merkezi’nde saat 20.00’de gerçekleştirilen toplantı yaklaşık üç saat sürdü. İnteraktif geçen toplantıda soru-cevap kısmının yanı sıra karşılıklı görüş alış verişinde bulunuldu.
Toplantının ağırlıklı konusu müzakereler oldu. Mülkiyet konularında halkın meraklı soruları 2. Cumhurbaşkanı ve CTP Genel Başkanı Mehmet Ali Talat tarafından yanıtlandı.
TALAT: ARTIK YOĞUN ÇALIŞMA İÇİNE GİRMEMİZ GEREKİYOR
Müzakereler konusunda bilgi kirliliği olduğunu belirten Talat, bu şekilde toplumun endişeye sevk edildiğini, Rum basınının masa başında yaptığı haberlerle çözümü zora sokmaya çalışan düşüncelerin de katkısıyla bilgi kirliliği yarattığını belirtti.
“Bunlar Kıbrıs’ın kuzeyinde de etkili oluyor. Konuları artık doğru zeminde değerlendirmek gerekir. Artık daha yoğun bir çalışma içine girmemiz gerekiyor” diyen Talat, özellikle çözüm güçlerinin köy köy insan insan gezerek gerçekleri anlatmalarının zamanının geldiğini kaydetti. CTP Genel Başkanı Mehmet Ali Talat, kendinden sonra müzakerelerde gelinen aşamayı özetledi.
İLK 5 YIL HEBA OLDU, ŞİMDİ UMUTLUYUZ
“2010’da bıraktığımız yerden itibaren beş yıl boyunca hiçbir ilerleme kaydedilmedi” diyen Talat, 2015 seçimlerinde Akıncı’nın cumhurbaşkanı seçilmesiyle birlikte sürecin yeni bir ivme kazandığını aktardı. CTP’nin ikinci turda Akıncı’ya açık ve büyük destek verdiğini hatırlatan Talat, “Çözüm sürecinde yanında olacağımızı güçlü bir şekilde vurguladık. Siyasi konularda farklılıklarımız olsa da Kıbrıs konusunda birlikte hareket etmenin gerekliliklerini CTP olarak yerine getirdik ve getirmeye devam edeceğiz” dedi.
Müzakerelerde gerçekten çok ciddi bir ilerleme var olduğunu belirten Talat, özellikle yönetim ve güç paylaşımı, ekonomi ve AB başlıklarında çok ciddi yakınlaşmalar teyit edildiğini ve yenilerinin eklendiğini kaydetti. Kıbrıs sorununun yönetim ve güç paylaşımı sorunu olduğunu vurgulayan Talat, “Kıbrıs Sorunu bu konudaki uzlaşmazlık sebebiyle patlak verdi.
Diğer başlıklar bu anlaşmazlığın patlak vermesiyle ortaya çıktı. Mülkiyet Kıbrıs sorununun başlangıcını sağlayan çatışma noktası olmamıştır. Ama bu üç konudaki yakınlaşmanın yanı sıra mülkiyet konusunda Rum tarafının ortaya koyduğu direncin son dönemde ortadan kalkması da önemli bir ilerlemeyi işaret ediyor. Annan Planı’nda olduğu gibi tarafsız ve eşit sayıda Kıbrıslı Türk ve Rum’un yer alacağı mülkiyet komisyonu belirlenecek kriterlere göre terk edilmiş mallarla ilgili nihai kararı verecek. Bunu Kıbrıs Rum tarafı kabul etti. Bu çok önemli ve büyük bir ilerlemedir. O noktadan sonra kriterler henüz görüşülmemiştir. O bunun malını alacak bu onun malını alacak lafları külliyen yalandır” dedi.
KIBRISLI TÜRKLERİN ULUSLARARASI HUKUKA TAŞINMASI HER ŞEYDEN ÖNEMLİDİR
Mülkiyet konusunda endişesi olan bir vatandaşın sorusu üzerine Talat şöyle konuştu:
“Güneyde mal bırakmadan kuzeyde mülkiyet sahibi olmuş insanlar kullanmadıkları mallarla ilgili belki bazı sıkıntılar yaşayabilecek. O mal belki iade edilecek ki bu zaten Annan Planı’nda da vardı. Eğer haritada bazı değişiklikler olacaksa mutlaka yer değiştirecek insanlarımız da olacak. Yer değiştirme bazı sıkıntılara yol açabilir. İnsanın yaşamını bir anda etkileyen sıkıntı yaratan bir gelişme olabilir ama bütün bunlara rağmen Kıbrıs sorununun çözümü özellikle Kıbrıslı Türkler için çok önemlidir. Çünkü bu sorunun çözümü Kıbrıslı Türkleri uluslararası hukuka taşıyacak tek yoldur. Başka bir yol yoktur. O mülklerin uluslararası hukuk tarafından kabul edilmesi de Kıbrıs sorununun çözümüne bağlıdır. O nedenle Kıbrıs sorununun çözümü birçok başka alanlarda olduğu gibi mülkiyet alanında da bize bir belirginlik yaratacaktır. Sadece bu neden bile Kıbrıs sorununun mülkiyet engeline takılmaması gerektiğini gösterir.”
TEK ÇIKIŞ YOLU ÇÖZÜMDÜR
Ekonominin özellikle inşaat sektörünün patlamasıyla çok büyük bir gelişme içine gireceğine dikkat çeken Talat, inşaat sektörünün en fazla büyüyeceği yerin Kıbrıs’ın kuzeyi olacağını, Maraş’ın yeniden inşası ve ara bölgenin yeniden canlanmasıyla bile çok büyük ekonomik gelişmeler yaşanacağını vurguladı. Yabancı yatırımların ancak bu sorun çözülürse Kıbrıs’ın kuzeyine geleceğini, Türkiye’den gelen yatırımların bile kısıtlı olduğunu belirten Talat, Kıbrıs sorunu çözüldükten sonra mülkiyetteki belirsizlik ortadan kalktıktan sonra yabancı yatırımcıların geleceğini kaydetti. “Dışarıdan gelen yatırım buraya gelen para demektir, finans demektir, istihdam demektir.
Bunlar Kıbrıs sorununun çözümüyle daha büyük boyutlara ulaşacak” diyen Talat, Kıbrıslı Türkler için tek çıkış yolunun Kıbrıs sorununun çözümü olduğunu bir kez daha vurguladı. Bugün yaşadığımız şartların sürdürülebilir olmadığına dikkat çeken Talat, “Kullanımımda olan toprak parçasını sağlama alayım düşüncesiyle çözüme karşı çıkmak aslında ayağına kurşun sıkmaktan öte intihar anlamına gelir” dedi.
1960 ANLAŞMASINDAN ÇOK DAHA İLERİDEYİZ
Kıbrıs sorununun yönetim ve güç paylaşımındaki anlaşmazlıktan başladığını hatırlatan Talat sözlerini şöyle sürdürdü:
“Kıbrıslı Türkler 1960’ta kurulan cumhuriyette Rumlarla siyasi olarak eşitti ama bu eşitlik şu an Rum tarafıyla mutabakata vardığımız hususların çok gerisindeydi. 1960 anlaşmalarında 7 Rum 3 Türk Bakanlar Kurulu üyesi vardı. Kararlar dış politika, güvenlik ve bütçe dışında oy çokluğuyla geçerdi. Sadece bu üç hususta cumhurbaşkanı muavinin veto yetkisi vardı. Halbuki Rumlarla şuan vardığımız mutabakatta, Kıbrıslı Türklerin etkin katılımının olmadığı hiçbir karar alınamaz. Yine 7’ye 3 olabilir ama 3 Kıbrıslı Türkün en az 1 tanesinin evet demediği hiçbir karar geçemez. Eğer sayımız 5’se en az 2 üyenin onay vermesi lazım. Hristofyas’la anlaşmamız en az 2 üyeydi. Dolayısıyla bu 1960’ın çok ötesindedir. Siyasi eşitliğimiz bu yolla sağlanmaktadır. Onun için çözümden kaybedecek bir şeyimiz yoktur, kazanacağımız çok şey vardır” dedi.