Cumhurbaşkanlığının yetkisinde olan Maraş konusunda, BM, AB ve uluslararası aktörlerin muhatap olarak kabul ettiği, Kıbrıs Türk halkının meşru iradesini temsil eden Cumhurbaşkanı’ndan habersiz yol alınmamalıdır. Yapılanlar demokrasi adına yüz karasıdır, seçimlere doğrudan müdahalenin devamıdır”
“Bir ilişki kişilikli bir zeminde ve eşitlikçi düzlemde olursa anlamlı ve yararlı olur. Önceki gün yapılanlar karşısında sessiz kalınabilir miydi, ya da düne kadar yapılan müdahaleler karşısında birilerinin yaptığı gibi susup kalalım mı?”
“Kıbrıs sorununu çözemezsek gelecek kuşakların çözmesi çok daha zor olacak çünkü bölünmüşlük her açıdan çok daha geri dönülmez noktaya gelecek. Bizim neslin denemesi devam ediyor, bizim neslimiz bu sorunu çözmek zorunda. Gelecek nesillere bölünmüş bir ada bırakmamak bizim en büyük sorumluluğumuzdur”
“Görev sürem boyunca örgütler, dernekler, muhtarlar ve yerel yönetimler, meclis içi ve meclis dışındaki siyasi partilerle sürekli diyalog kurdum, bu katılmcı süreci önümüzdeki dönemde daha da artırma ve kurumsallaştırma kararlılığındayım. Halk, oluşturacağımız katılım mekanizmaları ile birebir sürecin içinde olacak”
Cumhurbaşkanı ve bağımsız Cumhurbaşkanı adayı Mustafa Akıncı SİM Tv’de Meyil Adakul’un sorularını cevapladı.
“Önceki gün Maraş ve su konusunda yapılan tören ile yaşanan gelişmeleri nasıl değerlendiriyorsunuz?” sorusu üzerine Akıncı, konunun sadece önceki günkü törenlerle sınırlı tutulursa izah edilemeyeceğini, kendisinin seçilmemesi yönünde aylardır sistemli ve örgütlü çalışma yapıldığını kaydetti. Akıncı, Türkiye’den su gelmesine kimsenin karşı olmadığını, tam tersine Kıbrıslı Türklerin teşekkür ettiğini ancak Yüksek Seçim Kurulu’nun kararına rağmen ısrarla böyle bir olayın seçim malzemesi yapılmasına da kimsenin onayı olmadığını belirtti.
Maraş konusuyla ilgili olarak da yapılan çalışmaların Cumhurbaşkanlığı’ndan saklandığını belirten Akıncı, Başbakan Yardımcısı’nın açıklamalarının olayın hükümet ortağından da gizlendiğini gösterdiğini kaydetti. Akıncı, Maraş konusunda geçtiğimiz aylarda gerçekleştirilen ve Cumhurbaşkanı’nın dışlandığı toplantılara katılarak bu ‘dışlamayı’ onaylayan Başbakan ve Yardımcısı’nın gelinen aşamada birbirlerini dışlar konuma düştüklerini ifade etti.
“Demokrasi Adına Yüz Karası, Seçimlere Doğrudan Müdahalenin Devamı”
Müzakereleri yürüten Cumhurbaşkanlığı’nın yetkisinde olan Maraş konusunda, BM, AB ve uluslararası aktörlerin muhatap olarak kabul ettiği, Kıbrıs Türk halkının meşru iradesini temsil eden Cumhurbaşkanı’ndan habersiz yol alınmaması gerektiğini kaydeden Akıncı, “Yapılanlar demokrasi adına yüz karasıdır, seçimlere doğrudan müdahalenin devamıdır” dedi.
Maraş’ın bu şekilde kalmasını kimsenin istemediğini ancak yapılacak hamlelerin de BM ile çatışmaya girerek ve uluslararası hukuk dışına çıkarak yapılmaması gerektiğini kaydeden Akıncı, “Biz Maraş konusunda çözüme katkı sağlayacak bir siyaset izlenmesi gerektiğini, bunun da halkın yetkilendireceği Cumhurbaşkanı nezdinde yapılması gerektiğini söylüyoruz” dedi.
“Senaryo yazılmış, Sayın Tatar Figüranlık yapmıştır”
Maraş hamlesinin ve etkinliğin bir adaya puan kazandırmak adına yapıldığının açık olduğunu belirten Akıncı, “Bir senaryo yazılmış, Sayın Tatar’a da bu senaryoda figüranlık yapmak kalmıştır” dedi.
“Tatar Dahil Herkes İki Kardeş Devletten Bahseder Oldu”
“Bir ilişki kişilikli bir zeminde ve eşitlikçi düzlemde olursa anlamlı ve verimli olur” diyerek dün yapılanlar karşısında iyi ilişki adına sessiz kalınabilir miydi, ya da düne kadar yapılanlar karşısında susalım mı? diye soran Akıncı şunları söyledi: “Akıncı ne dedi, ne istedi de kavgacı oldu. Savaş yerine barış, diplomasi, diyalog dedi, bir gazetecinin sorusu üzerine Kıbrıs Türk’ü ilhak istemez, bu zaten Türkiye’nin de yararına olmaz dedi” ifadelerini kullandı. 2016 yılında ‘bizi destekleyen tek ülke var, sığınabileceğimiz tek yer orası dediğini’ anımsatan Akıncı, “Başka bir ülkeden destek aldığımız, alacağımız da yok. Bunu söyledim. Ama bu kesinlikle kişiliksiz bir ilişki kuracağız anlamında değildir. Biz yıllardan beridir karşılıklı saygıya dayalı kişilikli ilişki olmasını savunduk. Şimdi Tatar dahil herkes iki kardeş devletten bahsetmeye başladı. Ben söylemlerimin arkasındayım, yeter ki içeriği boşaltılarak yanlış anlaşılmasın, yanlış algılatılmasın.”
“Çıkacak Sonuca Herkes Saygı Duyacak”
Bundan sonra ne olacak sorusu üzerine ise Akıncı, seçimlerden çıkacak sonuca BM, AB ve uluslararası camianın olduğu gibi, tek tanıyan Türkiye Cumhuriyeti’nin de KKTC’nin demokrasisine saygı duyacağını vurguladı. Akıncı, “Nasıl ki biz 2016 yılında darbe girişimi olduğunda daha sonucu belli olmadan Türkiye’nin sivil yönetimine, Türk demokrasisine, halkın seçtiği sivil idareye sahip çıkarak, destek olduk, bizim beklentimiz de buradaki seçimlere ve sonuçlarına saygı duyulmasıdır” dedi.
Seçimlerin ardından BM Genel Sekreteri’nin taahhüt ettiği şekilde toplanacak olan gayrı resmi 5’li toplantıda öneri sahibi Türkiye’nin de yerini alacağını belirten Akıncı, ‘Dünyada hiçbir şey kalıcı değildir’ şeklindeki diplomasi sözüne atıfta bulunarak, “Kalıcı olan dostluklar ya da çatışmalar değil, karşılıklı yararlardır. Türkiye ile bizim de yararımız karşılıklı saygıya dayalı iyi ilişkidedir. Kıbrıs Türk halkı olarak bunu yaratacak yetenek ve güçteyiz. Bunun Türkiye’de de karşılık bulacağı açık ve nettir.” Cumhurbaşkanlığı görevine devam etmesi halinde, Türkiye ile ilişkiler bağlamında bugüne kadarki gibi hep resmi kanalları kullanmaya devam edeceğini ifade ederek, iletişim kanallarını açık tutacağını belirten Akıncı, 45 yıllık siyasi yaşamdan kazandığı tecrübe ve iyi niyetle sağlıklı diyalogların kurulması yönünde hareket edeceğini, bunun olmaması için de bir neden görmediğini kaydetti.
“Gelecek Nesillere Bölünmüş Bir Ada Bırakmamak En Büyük Sorumluluğumuzdur”
Akıncı şunları söyledi: “50 yıl geçti, Kıbrıs sorunu 50 yıl daha bu şekilde kalamaz. Kıbrıs’ta Doğu Akdeniz’de yaşananlar ortada. O nedenle eğer bizim kuşak (ki Anastasiadis ile aynı kuşaktanız) bu sorunu çözemezsek gelecek kuşakların çözmesi daha da zor olacak çünkü bölünmüşlük her açıdan çok daha geri dönülmez noktaya gelecek. Bu tehlikeyi görüyorum. Bu ada ilanihaye bölünmüş mü kalacak, yoksa siyaseten iki eşit kurucu devletli, Avrupai, çağdaş bir devlet yapısı içine de mi olacağız? Sorun devam ediyorsa sorunu çözme çabası da devam eder. Anastasiadis görevde, halkın takdiri ile biz de görevimize devam edeceğiz. Sorunu çözme fırsatı devam ediyor ve bu nesil bu sorunu çözmek zorunda. Gelecek nesillere bölünmüş bir ada bırakmamak bizim en büyük sorumluluğumuzdur.”
“Halkın Katılımcılığı Çok Önemli”
Görev süresi boyunca sivil toplum örgütleri, dernekler, muhtarlar ve yerel yönetimler, meclis içi ve dışı siyasi partilerle diyalog kurduğunu, bu katılımcı süreci önümüzdeki dönemde daha da artırma kararlılığında olduğunu, kadın örgütleri ile gençlerin de bu sürecin önemli bir paydaşı olacağını belirten Akıncı, “Bu süreç seçimden sonra de devam etmeli. Halk, oluşturacağımız katılım mekanizmaları ile birebir sürecin içinde olacak, çünkü önümüzdeki süreç halkımızın kaderi ile birebir ilişkilidir” dedi.
“Hükümetin İstifası Resmiyete Dökülmedi”
Halkın Partisi’nin hükümetten çekilme kararı sonrasında Cumhurbaşkanlığı’na resmi bir bildirim gelip gelmediği sorusu üzerine konuyla ilgili Başbakan’dan istifanın sunulması ile ilgili bir randevu talebi HP’den de kararla ilgili resmi bir bildirim gelmediğini söyleyen Akıncı, süreçle ilgili de bilgi vererek yeni hükümet kurulana kadar eskisinin göreve devam edeceğini, Başbakan’ın istifasını sunmasının ardından Cumhurbaşkanının Meclis’teki parti liderleri ile görüşerek çoğunluğu sağlayacağına inandığı milletvekiline hükümeti kurma görevini vereceğini kaydetti. Akıncı istifanın resmiyete dökülmesi halinde, hukuki çerçevede hareket edeceğini de belirtti.