‘’Eski fotoğraflarımı karıştırırken önüme bir fotoğraf geldi; tam throwback (sosyal medyada geçmişteki bir resmi paylaşma yoludur) yapacaktım ki kendime geldim. Yok canım, o kadar özgüvenim yok henüz. Hani kendiyle barışık biriyimdir ama o kadar değil.’’ temalı dönemdir hamilelik. Hadi ama, kaçımız o fotoğraflara bakıp “aahh dünya güzeliyim” diyebiliyoruz? Demiyoruz elbet! Çünkü ne yazık ki etrafımızdaki kaba ve duygudaşlıktan yoksun bireyler söylemleriyle hamile olan kadına yaptığı o soğuk ve manasız esprileriyle, resmen kendinden nefret eder hale getiriyor. Sonra da hatırlamak bile istemeyeceğimiz anılarla doluyor, o caanım süreç. Bu nedenle bu konuda birkaç manidar tavsiyem olacaktır size. Hamilelik, bir kadının geçirdiği hem en özel hem de en hassas dönem. Değişen hormon dengesi, daha sağlıklı ve dikkatli beslenmeye odaklanma, alınan kilolar ve psikolojik etkiler derken, bir kadın için oldukça zorlayıcı bir süreç. Aslında her hali güzel olan, e haliyle hormonal dengelerin tamamen bozulması suretiyle, insanın beynini ve aslında tüm benliğini geçici olarak esir alan, akıl ve zekadan bir miktar uzaklaştıran bir süreç hamilelik. Bu duruma bir de yakın çevredekilerin tuhaf soruları eklenince adeta hamilelerin sınırları zorlanıyor.Elbette ki bu dönemi gayet rahat, stressiz atlatanlar vardır ama bu söylemler karşısında eminim onlar da zorda kalıyorlardır. Asıl konuya gelmek istiyorum, hamile kadınlara söylenmeyecek sözler, kurulmayacak cümleler üzerine sanırım sabaha kadar konuşmak mümkün ama en temel olanlar üzerinde durmak daha faydalı olacaktır bence.
"Zamanın varken keyfine bak"
Bu cümle genellikle "Bebek doğduktan sonra kendine ayıracak 5 dakikan bile olmayacak!" anlamına gelir. Ancak karşınızdakini kötü hissettirmekten başka bir işe yaramadığı kesindir.Sanki artık hayatını rahat geçireceği son evreymiş gibi bir algı yaratır.
"Bebeğini emzireceksin, değil mi?"
Emzirmek bebekler ve anneler için çok sağlıklı olsa da kişilerin kendi kararlarını vermesi gerekir. Kimi anne çalışmak durumunda kalacağına sütünü sağıp başkasının bebeğine içirmesi için evde bırakacaktır. Emzirmediği takdirde dünyanın en kötü annesi olacağı hissini yaratmayın. Bırakın, bebek doğduktan sonra kendisi karar versin.
‘’Kız mı istersin, erkek mi?’’
Ben sadece sağlıklı bir çocuk isterim. Hadi kızım olsun istiyorum. Sonra? Hediye almak için soruyorsa birisi, garanti renklerde bir hediye alsın. Mesela üst baş, battaniyeyi beyaz alabilir ki bebeğin beyaz giymesi ayrı bir masumluk katacaktır. Onun dışında anneye yardımcı, bebekli hayatı kolaylaştıracak bir şeyler de alınabilir. Aslında en güzeli ‘sağlıkla gelsin’ demek. Cinsiyet tercihi de sorulmasın.Kız mı? Olsun üzülme ikinci erkek olur inşallah. Üzülmez,üzülmez normal olan kimse zaten. Önce sağlıklı olsun. Oturup dua etmeli sağlıklı bebek dünyaya getirmek için.
" Sen de hamilelik varisi mi var?"
Emin olun o hiç fark etmemişti; iyi ki söylediniz (!) Hamileliğe bağlı olarak görülen varisler, çatlaklar ve çizgilerin fark edilmemesi neredeyse imkansızdır. Bir de siz hatırlatıp rahatsızlıkların üzerine tuz biber ekmeyin!
"Patlayacak gibi görünüyorsun!"
"Seni son gördüğümden beri epey şişmişsin." Genelde hamileliğinin son haftasındakilere söylenen bu söz incitici olabilir. "Daha 5. ayında değil misin? Çok fazla kilo almışsın." tarzındaki cümleler ise tam bir ömür törpüsü. Kadına 4 ay daha beklemeden içindekini çekip çıkarma hissi veriyor. Moral vereceğiniz yerde canını sıkacağınızı bilin. Kadın, zaten gününün büyük bölümünü aynalarla konuşarak geçirmektedir bu onu daha da gerecektir.
"İkiz mi? Desene ellerin hep dolu olacak!" "Ailenizde başka ikiz var mı?"
"Karnın o kadar büyümüş ki ikiz bebeklerin olabilir." Bir değil de iki tane doğuracak olmak zevk mi veriyor sanıyorsunuz? Cevap hayır! Anne kaygılanıyor nasıl yetişebilirim diye. Bir bebeğe nasıl bakacağını hayal ederken ikiz bebek sahibi olacağını yeni öğrenen bir anne adayına bu cümleyi kurduğunuzda endişesini arttırmaktan başka bir şey yapmış olmazsınız. Unutmayın karşınızda çıtkırıldım bir kadın rolünden çıkıp annelik rolünü üstlenmeye çalışan bir birey var ve hakikaten hassastırlar. Bir de ‘’ailede ikiz var mı?’’ sorusu yapıştırılıyor ardından. İkiz bebek söz konusu olunca sorulan bu sorunun ucu rahatsız edici yerlere ulaşabilir. Zira karşınızdaki "Tüp bebek mi ?" demeye çalıştığınızı sanabilir.
‘’Planlı mıydı?’’
Fark eder mi? Olmuş işte kadın halinden memnun. ‘’Hayır, planlamamıştık; pat diye hamile kaldım’’ dese ne olacak ki? Bebeğe bakamayacağını düşünüp evlatlık mı alacaksınız? Bu bilginin kime ne yararı var?
‘’Normal doğumdan korkuyor musun?’’
Birisi söyleyene kadar korkmaz kimse. Korku genlerimizde yok ki sonradan öğrenilir. Çocuklarımızdan biliyoruz. Doğum korkusu nedir ki? Kim çıkarmış? Sancıdan mı korkacak bu kadın? O yaşına kadar hiç mi regl sancısı çekmemiş? Yoksa canının yanmasından mı korkacak? Dünyaya bebek getiriyor; biraz zahmetli olması doğal ki hiç de öyle korkunç değil. Aksine tarifi imkansız bir deneyim kanımca. Muhteşem, insan üstü bir duygu.
"İkiz kız / ikiz erkek bebek mi? Keşke her birinden birer tane olsaymış !"
Bu cümleyi söyleyince bebeklerden birinin cinsiyeti değişecek mi? Hayır. O nedenle lütfen daha düşünceli davranmaya çalışın, yorum icraat getirmez.
‘’Ee doğurmadın mı sen hala?’’
Yok o biraz daha karnında tutmak istiyor o nedenle 1-2 ay geç doğuracak. Sizce o kadın o an size ne demeli? Siz olsanız ne dersiniz? Herşeyin bir zamanı var.
‘’Elleyebilir miyim?’’
Yakın dostlar istemez ve sormaz bile bunu. Anne adayı, arkadaşının elini tutar ve ‘bak burada, hissediyor musun?’ der. Bazı dış kapının mandalları da dan diye sorarlar. Hayır desen olmaz ama ellemesini de istemiyorsundur.
‘’Bebek kime benzesin?’’
Gözleri Brad Pitt’e, ağzı Johnny Depp’e, kulakları Jennifer Lopez’in aynısı olsun inşallah. Oldu mu? Olmadı tabi. Kime benzeyebilir ki? Anne, baba veya birinci dereceden yakın akrabalara. İnsan, genelde çocukları kendine benzesin istermiş. Bir de şu partnerlerden birini daha çok sevdiğine ve bebeğin daha çok sevilene benzeyeceğine dair yorumlar aslında anneyi çileden çıkarıyor da yorum yapamıyor. Bilin istedim.
‘’Allah kurtarsın!’’
Nasıl yani? Hapiste miyiz? Bu kadın dünyanın en kutsal mesleğine hazırlanıyor aslında. Bunu o kadar çok duyuyorum ki ben. Hamilelik en kolay dönemdir üstelik. Son bir iki hafta aşırı şişip hareket etme zorlaştığından sıkılıyor gerçekten de fakat bu kurtulmak isteyeceği bir şey değil, elbette sağlıklı ve rahat bir hamilelik geçiriyorsa.
Baba adayları ise şu hususlara dikkat etmelidir:Bulantısı olan hamile hızlı bir şekilde yataktan kalkmamalıdır. Erkekler kahvaltıyı yatağa getirerek eşlerin bulantısını önleyebilir. Rahim hızla büyürken rahmi tutan bağların gerilmesi kasık ve bel ağrılarına, bacaklarda kramplara yol açar. Bunların en önemli nedenlerinin yorgunluk ve stres olduğunu baba adayları bilmelidir. Bacaklarda krampların tedavisinde kalsiyum ve magnezyumun yanında bacaklara masajın da önemli bir yeri vardır. Müstakbel babanın annenin yanında sigara içmesinin sakıncalarını vurgulamakta yarar vardır. Yine stresin erken doğumu tetikleyen en önemli faktör olduğunu biliyoruz. Bu yüzden erkek eşini stresli ortamlardan uzak tutmalı ve hamilelikte cinsel beraberlikte kondom kullanılarak gebe çeşitli hastalıklardan ve erken doğum riskinden kurtarılabilir. En önemlisi de eşlerin en değerli ürünü olan bebekleri için gereken ilgi ve sevgiyi daha anne rahmindeyken birlikte göstermelerinin ne kadar önemli olduğunu unutmamasıdır.
Bu dönemde baba adayları, eşleri için en büyük destek kaynağıdır. Artık çift olarak hayatlarında farklı bir dönem başlamıştır. Dünyaya gelecek bebekleri için hazırlık yapmaya başladıkları keyifli ve yeni bir döneme hazırlanmaktadırlar. Ayrıca anne adayları için destekleyici bir sosyal çevre de önemli bir güç kaynağıdır. Anne adaylarının arkadaş çevresinde hamile veya çocuk sahibi kişilerin bulunması onlar için belirsizlik demek olan bu dönemin daha öngörülebilir hale gelmesine yardımcı olur. Bu nedenle bir anne adayı olarak çevrenizdeki kişileri iyice elemelisiniz. Unutmayın hamilelikte strese maruz kalmak bebeğinize de zarar verecektir.