Hangi yüzle isteyecekler?

Ayşegül Garabli

Anlamıyorum ve anlamak da istemiyorum.
Ne demek  “Ani ve tabii ölüm” ?
Ani de olsa bir sebebi vardır mutlaka.
Gencecik insanlar durduk yerde “yeter bu kadar yaşadığım hadi biraz da öleyim” demiyorlar herhalde.
Nedensiz her hangi bir şey var mı zaten ?
Bu sabah yiye gözlerimizi ölüm haberleriyle açtık.
“Ani ve tabii ölüm” haberleriyle.
Zaten böylesi haberlerin olmadığı gün var mı ki?
Şimdi diyeceksiniz ki; “nedeninin ne önemi var, gencecik canlar gittikten sonra”
Ya da “ölüm zaten tabii (doğal) bir olay değil midir?” diyebilirsiniz.
Evet, elbette ki ölüm her canlı için kaçınılmaz bir son.
Ancak bu kadar çoğalması ve ölüm yaşının bu kadar düşmesi normal mi?
Hele ki, nedeni her ne olursa olsun, gencecik canların ellerimizden kayıp gitmesini doğal karşılayıp sadece üzülmek normal mi?
Belki de bu konuyla ilgili onlarca yazı yazdım ama gerekirse binlerce yazı daha yazacağım.
Ta ki bu ülkede yaşayan insanların yaşam hakları dikkate alınana kadar.
Aslında dün “Dünya İnsan Hakları Günü” idi ve ben bu gün bu konuda yazmaya karar vermiştim.
Ancak insanların yaşam haklarının bile önemsenmediği bir ülkede geriye kalan tüm haklardan söz etmek anlamsız geldi.
Her gün birkaç kişinin kanserden ya da kalp krizinden öldüğü ve hiçbir şekilde bu konularla ilgili adım atılmadığı bir ülkede hangi haktan söz etseniz dikkate alınabilir ki?
Kaldı ki artık ölümler sadece kanser ve kalp krizlerinden değil.
Mide kanamalarından tutun da gripten dolayı hastaneye gidenler de ölüyor.
Gazeteler yazıp, televizyonlar söylüyor, duyan ve görenler, “vah zavallı” deyip arkasından da “mekanının cennet olmasını” diliyor ve bitiyor olay.
Ne aklımıza bir sonraki kişinin biz ya da bir sevdiğimiz olabileceği geliyor, ne de annesiz ya da babasız büyümek zorunda kalan çocuklar.
Şimdi bazıları “bizim suçumuz mu ?” diyebilir.
Evet kardeşim bizim suçumuz.
İnsan sağlığı ile ilgili hiçbir şey yapmayıp hatta önemsiz gören zihniyetleri tekrar tekrar seçip meclise gönderdiğimiz için bizim suçumuz.
Seçtiğimiz vekiller bu konuda adım atmadığında hesap sormayıp, hükümet edenleri zorlamadığımız için bizim suçumuz.
Hatta bundan sonra da ,”tanıdıktır”, “güçlüdür”, “çocuğuma iş verecek” diyerek aynı zihniyete oy vereceğimiz için bu bizim suçumuz.
Kısacası kuzu kuzu ölümü beklemeyi seçtiğimiz için bizim suçumuz.
Ancak hangi sebep sevdiklerimizin hayatından daha önemli olabilir ki?
Hangi gerekçe çocuklarımızı bekleyen böyle bir sona sessiz kalmanın gerekçesi olabilir ki?
Son olarak sormak istiyorum; Bu güne kadar insan sağlığı ve yaşam hakkı ile ilgili hiçbir şey yapmayıp, sadece seyretmekle yetinen adaylar ve partiler hangi yüzle oy isteyecekler?