“Erkek” ve “adam” ne yazık ki yanlış anlam yüklenen iki sıfat.
Erkek; “insan, hayvan ve bitkilerin dişiyi dölleyecek cinsten olanı” diye tanımlanıyor sözlükte.
Yani insan, hayvan ya da bitki olsun ,sadece bir cinsiyet belirteci.
Dolayısıyla bir çok erkeğin, kendilerini üstün görüp, kadınları aşağıladıkları küfürlere konu olan cinsel organları hayvanlarda da mevcut.
Ve hayvanlar da cinsel ilişki yaşıyor ama erkek olanları bunu bir övünç vesilesi yapmıyor.
Üremenin dışında da bir anlamı yok.
Kaldı ki, dişi olmasa erkek, erkek olmasa dişi tek başına var olabilir mi?
Ancak ne yazık ki insanoğlunun varoluşunda başlayan içgüdüsel hayatta kalma mücadelesindeki iş bölümü daha sonra bir çok erkeğin üstünlük kurma davranışına dönüşmüş.
Bir çok erkek fiziki güçlerini kullanarak kadınları “ayıp” ve “günah” a hapsederek, şiddet kullanarak kadınlar üzerinde üstünlük kurmayı kendilerinde hak görmeye başlamışlar.
Tabi ki kadınlar da bunu kabullenip, meşrulaştırmış.
“erkek” olmak ayrıcalık olmuş.
Yetmemiş, erkek olmak “adam” olmakla anılır olmuş.
Oysa sözlük anlamı olarak bile adam olmak; “ yetişmek, iyi duruma gelmek” olarak geçiyor.
Yani kendini yetiştiren, olgunlaşan, her koşulda iyi davranabilen, herkesin hakkına saygı duyup, yaşadığı hayata fayda sağlayabilmektir adamlık.
Kibarlık, nezaket ve düzgün olabilmektir “adamlık”.
Acımak değil, acıtmamayı bilmektir adamlık.
Adam olmanın, kadını ,erkeği olmaz; insan olabilmektir.
Misal geçen hafta art arda iki acı olay yaşandı.
İki ölüm ve iki erkek.
Birisi 10 yaşındaki öz evladının gözleri önünde boşandığı karısının, çocuğunun anasının, iyi kötü yaşamını paylaştığı kadının boğazını keserek bir kadının canını alan ve bunu kendinde hak gören bir cani bir erkek
Diğeri toplumsal sorunlarla mücadele eden kalbi sevgi dolu ve çirkinleşen bu dünyaya dayanamayıp yükselen tansiyonu sonucu beyin kanaması geçiren ve bağışladığı organları ile bir çok kişiye can veren bir erkek.
İkisi de erkek.
Peki hangisi “adam”?
Kendi öz evladına hayatı boyunca unutamayacağı bir travma yaşatıp, öksüz bırakmak mı “erkeklik” ?
Bu “erkeğin” hayata ne katkısı oldu?
Kime ne fayda sağladı?
Bırakın fayda sağlamayı, bir çok cahil erkeğe de kötü örnek oldu.
Daha olayın ertesi gün “sonun Emine Bulut gibi olacak” diyerek karısını ölümle tehdit eden olay KKTC mahkemelerine yansıdı.
Peki sonuç?
Korkunç bir kadın cinayetini örnek göstererek meşru sayan ve kendisinde de bu hakkı gören “erkek” tazminatla serbest bırakıldı.
Kadınları koruyamayan yasalarla,
erkek erk yönetim şeklinin belirlediği eğitim sistemi ile,
kadınıyla, erkeğiyle, yaratılan erkek egemen hayat biçimiyle nasıl bitecek bu cinayetler?
Toplum kendi cezasını keserek, kadın cinayetlerinde , katili dışlamadıkça,
“erkek” söylemi yerine “adam” olunmadıkça çok zor bu iş.
O yüzden kadınıyla, erkeğiyle omuz omuza mücadele etmekten başka çare yok.
Emine Bulut’un kocası gibi erkekler tükenip, Celal Hocam gibi erkekler çoğalana kadar omuz omuza mücadele etmekten başka çare yok.
Ruhun Şad, mekanın cennet olsun Celal Hocam.