Haritacılara...

Arif Alasya

Ne zaman Kıbrıs konusundaki görüşmeler başlasa derhal iki tarafın bülbülleri diye isimlendirdiğim çözümsüzlük yanlıları ellerinde ne kadar şöven malzeme varsa ortaya sermeye,beyanat vermeye  adeta can atarlar. Bir taraftan biz devletiz siz da bu devlete isyan edenlersiniz görüşünü savunan çözümsüzlük yanlıları,diğer tarafta da bir karış toprak vermeyiz deyip sonsuza kadar KKTC ‘yi savunanlar. Her iki tarafın unuttuğu veya unutturmaya çalıştırdığı gerçekler vardır.Esasında onlar da bu gerçekleri bildikleri halde bilmezden gelip çözümsüzlüğü uzatıp statükomuzu daha ne kadar uzatırızın peşinde. Kıbrıs konusu 50’li yıllardan başlayıp günümüze gelen bir sorun. 1960 yılına kadar süren görüşmeler sonunda Kıbrıs Cumhuriyet oluşumu ile sonlandırılmıştır. Ancak bu çözüm kısa sürmüş ve her iki tarafın şahinleri bu çözümün devamını sabote etmişlerdir. 1963 yılından itibaren bir şekilde bölünmüş olarak devam eden çatışma ve çözümsüzlük,sonunda garantör ülkelerin birisi olan  Türkiye’nin  1974’de tek taraflı müdahalesi ile bu günkü bölünmüş halini almış ve ara antlaşmalarla bir tarafın Kıbrıslı Rumlardan diğer tarafın da Kıbrıslı Türklerden oluşmasını sağlamıştır. 1974’de yapılan bu müdahale anayasal düzeni sağlamak için yapılmasına rağmen sağlanamamış ve halen devam etmektedir. 1974 sonrası yapılan tüm görüşmeler ve mutabakata varılan tüm konular çözümü getirmese de bir sonraki görüşmelerin başlangıç noktası olmuştur. İlk ciddi uzlaşılan metinler Denktaş-Makariyos ve Denktaş-Kliridis arasında uzlaşılan metinlerdir.Toprak konusunda da kabul edilen paylaşım şekli da Türklerin kontrolünde olacak toprağın 29 Artı olacağıdır. Aradan kaç yıl geçerse geçmiş her iki tarafça kabul edilip onaylanan  metinler bir sonraki görüşme masasının başlangıç metni olmuş uzlaşılan konular aynen kalırken uzlaşılmayan konuların halline çalışılmıştır.Sn Akıncı’nın dediği gibi artık masada görüşülmeyen konu yoktur.Şimdi yapılan yeni oluşan konjüktürde uzlaşılamayan son konuların da çözümlenmesidir. Haritacılara gelince bu güne kadar Annan Planı dışında kabul edilip referanduma sunulan hiçbir resmi harita yoktur.Bu plan da Sn.Denktaş’ın kabul ettiği 29 artı oranına uygun olarak çizilmiştir. Şimdi bu haritacıların 29 artı’ya itirazları var mı? Gördüğüm kadarı ile hiçbirinin bu 29 Artı’ya itirazı yoktur.Bu noktada KKTC kontrolü altındaki toprak parçası bu rakamdan fazla olduğuna göre demek uzlaşma için toprak verilecektir. İşte çözümsüzlüğü ve statükonun devamını arzulayan bu haritacılar kalem ellerinde bu esasları temel alarak bir sürü haritalar üretmekte ve temelde verilecek bölge diye ilan etmeye çalıştıkları yerlerde yaşayan vatandaşların huzurunu kaçırtmaktadırlar.Faşist kanat ise kanla aldık vermeyiz söylemleri ile milliyetçilik duygularını tahrik edip  huzursuzluk yaratmaktadırlar. Şimdi bu haritaları yapanlar bir araya gelsinler vede üzerinde 29 Artı esasına göre mutabakata vardıkları  bir harita çizip Cumhurbaşkanına teslim etsinler o da bu harita üzerinde uzlaşı arasın.. Bunu yapmaları mümkün değil çünkü onların niyeti üzüm yemek değil bağcı dövmek.Çözüm olma peşinde değil statükonun devamından yanadırlar. Halkımız bu haritacıların nede bu faşist milliyetçilik söylemlerinin gazına gelmesinler.Günü geldiğinde vede bir çözüm için bir harita oluşacağında Cumhurbaşkanı gerekçeleri ile birlikte halkı ile paylaşacaktır.Uzlaşı için verilecek  toprak da yüzdelik olarak daha önceden verilmesi karara bağlanmış topraktır.Sn.Akıncı özellikle toprak yönünde yüzdelik olarak verebileceği bir toprak yoktur rahat olun. Bekleyip görelim..Haritacılar siz de bekleyin bu kadar tezcanlı olmayın…