KKTC olarak isimlendirdiğimiz coğrafya çeşitli isimler ile sınıflandırılırken, maşallah bu coğrafyayı idare etmesi için seçtiklerimiz de absürt isimlerin takılmasına destek vermekten geri durmuyor.
Dövizin, Florida sahilini kırıp geçiren ‘Maria’ Kasırgası ‘ gibi darmadağın ettiği ülkemizde, meydana gelen yıkımı asgariye indirmek için halkın bazı kesimleri tarafından ‘Zamtonlar ‘ olarak isimlendirilen 4’lü koalisyon hükümeti ‘Hayat Pahalılığı’ ödeneğini ödeme kararı aldı. Ancak bölüşmek için ayrılan pastanın büyük kısmı kendilerine ayrılırken, asıl hayat pahalılığından illallah diyen işçi ve düşük maaşla çalışan memur ile emekli kesime de pastanın kırıntılarını bırakmayı münasip gördü.
Döviz tavan yaparken, dün pazarda sebzelere bir göz atayım dedim. Domates 10 TL. Patates 7 TL. Patlıcan 12 TL. Taze Fasulye 20 TL. Bakla 20 TL etiketi etrafında dolanırken, hayat pahalılığı %1.98 düştü diyenler maşallah etin yağsız kısmından mideyi doldurmayı tercih ettiniz demeden edemedim.
Milletin vekilleri halkı düşüneceklerine kendi ceplerini düşünerek maaşlarına, 3,340 TL. Artış getirerek maaşlarını toplamda 20 bin 746’ya yükseltirken, geride kalanları eşek tepsin mesajı verdi.
Sosyal Sigorta emeklisinin maaşına 410 TL artış getirilerek, maaş brüt olarak 2 Bin 473 TL'ye yükselirken, Asgari ücretliye de helalinden, brüt 530 artış yapılarak maaşlar 3 Bin 150 TL olarak belirlendi. Asgari ücretlinin eline geçecek olan 2 bin 750 TL’yi ne kadar harcarlarsa harcasınlar sanırım bitiremezler.
Şimdi bu noktada eğri oturup doğru konuşalım. Bu ülkede patatesi, domatesi, hıyarı ve patlıcanı herkes marketen veya pazardan ayni fiyattan alır. Bakanı, vekili üst düzey bürokratı daha pahalı almaz. Bakan, bakmayan, üst –yüksek adını nasıl koyarsanız koyun idareci sıffatındaki bürokrat ile Milletvekili maaşları ile ülkenin bekası konumundaki çalışan arasında yapılan absürt artışlar ile maaş uçurumu daha da açıldı. Birileri çıkıp ama ne yapalım. Yasaya göre öyle yapılması gerekir diyenler çıkabilir. Ben bu arkadaşlara be arkadaşlar bu at ile deve değil. Oturursun masaya bir yasa hazırlarsın. Hayat pahalılığı ödeneğini, yüksek maaş alana okkalı olarak değil, herkese eşit olarak dağıtırsın bu uçurumu da kapatırsın.
Tabi pahalılığın, anasına döblek, babasına saz çaldırdığı halkın, anası ağlarken, bu kaymak takımının geride play back yapması doğaldır. İşlerine gelmeyen ve gün bizim günümüzdür diyenlerin maaş düzenlemesine gitmesini beklemek, bence anadan öpücük beklemek ile eşdeğerdir.
Ma, biz cenazeleri kaçırmayız. Her düğünde boy gösteririz. Bakmayın mazotu makam arabalarına beleş koymayı, düğünlerde göğüslere para takarız demelerine, onlar hep ağlayacaklar biz ise andilla koyarak bakarken, yarattıkları kirli paslı bu düzeni, göz yaşlarımız bile temizleyemeyecek.
Doğrusu, yolların SOS verdiği, inşaatlarda çalışan işçilerin alınmayan güvenlik nedeni ile patır patır inşaatlardan düşüp öldüğü ve arkalarından sadece Allah rahmet eylesin denildiği, sebze ve yiyeceğin tavan yaptığı ancak buna karşın asgari ücretlinin düşük, siyasilerin Ozon tabakasına varan artış aldığı ülkemde göz yaşlarımızın neyi temizleyeceğini, nereye kadar bunu başarabileceğini, doğrusu merak ediyorum.
Kısacası siyasinin artışı Ozon tabakasında, işçinin artışı da yer yüzünde gezinirken, temizleme operasyonuna kalkışacak gözyaşlarımızın bile isyan edeceğini ve nerdesin Arif Hoca, Haaa S…. N oradan diyeceğine inanıyorum.