Hatice İntaç yazdı... Beden dilinin önemi

Hatice İntaç yazdı... Beden dilinin önemi

Hava sıcaklığının en üst değerlere ulaştığı, Haziran ayı başında başlayıp şimdiye kadar
devam eden ve adlarına uygun olarak Ağustos sonuna kadar da devam edecek olan Ağustos
böceklerinin hiçbir makama uymayan, biteviye devam eden bunaltıcı konserleri bu mevsimi
çekilmez hale getirirken bir kurtuluş yolu aradım ve kendimi bilgisayarın başında bu konuyu
yazarken buldum. “ Beden dilinin önemi”
*****
Varlıklar içinde müstesna bir yeri ve donanımı olan insanoğlu, ruh yönüyle olduğu gibi vücut
yönüyle de mükemmel bir surette yaratılmış ve ilk çağlardan günümüze kadar uzanan
süreçte çevresinde olup bitenleri öğrenmek ve kendi yaşadıklarını başkalarına iletmek
ihtiyacını duymuştur. İlk insanların birbirleri ile kurdukları iletişimde kullanılan araçlar
arasında ilk sırayı işaretler almaktaydı.Onlar, karşısındaki kişilerle vücudunu ya da doğal
simgeleri kullanarak iletişim kurmuşlar; böylece kendi iç dünyalarını yansıtırken, birlikte
yaşadıkları insanların iç dünyaları ile ilgili önemli bilgilere de sahip olmuşlardır. Konuşma ile
iletişim başladıktan sonra insanlar, konuşarak anlaşsalar da vücut dili önemini hep
korumuştur.
Beden, iç dünyayı saran bir elbise gibidir ve duygular, düşünceler konuşmayla olduğu kadar
beden dili ile de anlaşılmaktadır. Eski çağlarda insanlar beden dili aracılığı ile duygularını,
düşüncelerini, isteklerini, ihtiyaçlarını ve ruhsal zenginliklerini başka insanlarla bu yolla
paylaşmışlardı. Bugün her ne kadar konuşarak kendimizi anlatmayı, başkalarını anlamayı
başarıyorsak da, konuşmalarımız mutlaka beden diline de yansımaktadır. Romalı filozof
Çiçero, "ruhun tutkularının ve duyguların beden hareketleri ile ifade edildiğini" söyleyerek bu
konuyu incelemiş, sağlıklı ve iyi bir iletişim kurmak için beden dilinin ve kelimelerin birlikte,
uyumlu kullanılması gerektiği görüşünü savunmuştu. Gerçekten de öyle değil midir?.
Kelimelerin, duygu ve düşüncelerimizi anlatmada kifayetsiz kaldığı anlarda yüzümüz, bütün
maharetiyle ortaya atılarak bizi en güzel şekilde anlatır. O zaman sözler biter; göz ve
mimikler konuşmaya başlar. Yüz, mimiklerin oluştuğu vazgeçilmez bir iletişim vasıtası, duygu
dünyamızın kelimeler üstü bir anlatımı ve en güzel ifadesidir. Mimik ifadeleri dünyanın her
yerinde hemen hemen aynı anlama gelir. Dillerini bilmediğimiz insanlarla yüzler ve bakışlar
vasıtasıyla bir iletişim kurabiliriz. Sağır ve dilsizlerin kendilerini bu şekilde anlatması, vücut
dilinin ve mimiklerin bu konuda ne kadar önemli olduğunun en bariz göstergesidir.
*****
Uzun yıllar yaşadığım İstanbul’da ben de sokağa her çıktığımda gördüğüm insanların yüz
ifadelerinden, o anki duygularını anlamaya çalışmayı adet edinmiştim son zamanlarda.
Merakımdan değildi aslında, yanı başımda duran, oturan insanlara bakmamak ancak
gözlerimi kapamakla mümkündü ki bu da olanaksızdı. Yolların, sokakların, otobüslerin,
metroların, vapurların, mağazaların eğlence yerlerinin insanlarla dolup taştığı o şehirde istem
dışı da olsa gözlerdeki, mimiklerdeki ifadeleri kendi kendime doğru veya yanlış,
yorumluyordum. Telaşlı, sevinçli, korkak, bir şeyin müjdesini sanki yeni almış gibi coşkulu, bir
şeye yetişmesi gerekiyormuş gibi telaşlı ve aceleci, asabi, suçlu, hüzünlü, hayal sukutuna
uğramış kederli ifadeler yakalıyordum gözlerde ve hareketlerde. Eğlenceli bir oyun
keşfetmiştim sanki. Hayatın içinde olmak; onu paylaşmak gibi bir şeydi bu.
Bazı politikacıların kürsülerden, meydanlardan nutuk çekerken(!..) konuşma dili ile beden
dillerini uyuşturmak ve inandırıcı bir tablo çizmek için özel eğitimler aldıklarını bilmeyen

yoktur sanırım. Hangi yöntemin kullanıldığını bilmesem de önceden hazırlanmış metinleri
karşıdan okuyan birçok politikacı da vardır ki, o şartlarda ağzından çıkanlarla beden dilinin
uyuşturulabilmesi mümkün olamayacağından inandırıcılığı da yoktur. Bizim ülkemizde de
bunlardan var mı bilmiyorum ama hangi şekilde olursa olsun, bunu pek de başardıklarını
söyleyemem. Çünkü ezberlenmiş söylemlere ve hareketlere herkesin karnı artık toktur.