TRT ile büyüyen biri olmama rağmen uzun zamandır TRT’yi izlemiyorum.
Gerçi artık TV seyretme alışkanlığım da yok ama sırf ,Sn. Cumhur Başkanımız Mustafa Akıncı müzakere sürecini değerlendiriyor diye TRT’yi izledim.
Sn. Akıncı tüm kibarlığıyla, süreci en açık şekilde dile getirdi ve soruları yanıtladı.
Tam, Kıbrıs sorunu tüm çıplaklığıyla anlatıldığı için, Türkiye’de yaratılan yanlı ve yanlış algının değişebileceğine seviniyordum ki, Kanal TC Cumhurbaşkanının baş danışmanı Yiğit Bulut'a bağlandı.
Zihniyetini ve üslubunu bildiğim için dinlemeyi tercih etmediğim birisidir ama sırf konu Kıbrıs olduğu için izledim.
İzlemez olsaydım.
İnanın insanlık adına çok üzüldüm.
Bırakın Cumhurbaşkanı başdanışmanını, hiç okul yüzü görmemiş birinin bile yapmayacağı derecede sığ, yüzeysel ve bilinçsiz bir konuşmaydı
Hayır, yaşlı anacığıma bile bu konuyu sorsalar daha akılcı bir değerlendirme yapar.
En azından, haberleri izleyen biri olarak KKTC’ nin açılımının, “Kuzey Kıbrıs TÜRKİYE Cumhuriyeti” değil, “Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti” olduğunu bilir.
Ve asla bu kadar kritik bir süreçte böylesi hamaset, kin ve öfke dolu bir konuşma yapmaz.
Ancak ne yazık ki, Yiğit Bulut "kan, vatan, toprak, bayrak, din şehit, darbe" diyerek tamamen türbinlere oynadı.
Kıbrıs müzakerelerinin yapıldığı ve kendisinin de başdanışmanlığını yürüttüğü Devletin taraf olup, barıştan yana tavır koyduğu ya da öyle gözüktüğü bir süreçte “Kıbrıs’ı kanla aldık, kanla veririz” diyecek kadar kendinden geçti ve “KKTC’de Garantörlüğün” ilelebet devam edeceğinden dem vurarak Türkiye Cumhuriyeti’nin Kıbrıs konusundaki resmi söylemlerini inkar edebildi.
Oysa ki o da böyle bir şeyin mümkün olmadığını ve bu söylemin sadece Anadolu insanını kandırıp milli ve dini duygularıyla oynamaya yönelik olduğunu.
O yüzden ben, Kıbrıs’ta yaşayan halkı hiçe sayarak, manevi değerler üzerinden siyasi prim yapmaya çalışan bu zat-ı muhtereme sormak isterim.
- KKTC’ alındı mı yoksa, Türkiye Kıbrıs’ta garantörlük hakkını kullanarak, olacak bir çözüme kadar ateş kesi mi sağladı?
- 1974 de kimler kan dökerek bu ateşkesi sağladı ve kan dökenler, sırf siz bunun üzerinden siyaset yapın diye mi döktüler o kanları?
- 1974 yılına kadar Kıbrıslı Türklerin döktüğü kan değil miydi ki, şu anda söz hakkı tanıma gereği bile tanımadan, canları pahasına ülkelerini koruyan bu insanları bu şekilde aşağılıyorsunuz?
- Kıbrıs’ın garantörü sadece Türkiye mi?
- Rum’a ,Yunan’a ve İngiliz’e güvenmeyip, çözüm planlarını “Vatikan”, “İngiliz” oyunu olarak gördüğünüzden dolayı “Garantörlüğün” devam etmesi gerektiğini söylüyorsunuz da, böyle bir durumda bile Yunanistan ve İngiltere’nin de garantörlüğünün devam edeceğini neden söylemiyorsunuz?
- KKTC’yi tanımanız halinde, diğer garantörler ve her kaosu fırsat bilen ABD, bu durumu fırsat bilip olaya müdahale etmeyecek mi, garantörlerin böyle bir hakkı yok mu?
- Eğer KKTC’deki mallar Rum’dan kanla alındıysa ve bizimse, Türkiye Hükümeti neden her yıl Rumlara mallarını kullanamadığından dolayı tazminat ödüyor?
- Siz Suriye’den Türkiye’ye gelip sığınan vatandaşlar için Birleşmiş Milletlerden (!) para alırken ve kendi bütçenizden de bunca Suriyeliyi geçindirirken, Kıbrıs’ta yaşamak zorunda bıraktığınız vatandaşlarınız için ödediğiniz parayı neden, Kıbrıs Halkına yapılmış lütuf gibi gösterip, buradaki halka “Besleme” diyebiliyorsunuz?
- Sorulacak çok soru var ama son olarak şunu sormak isterim, Kıbrıs’ı vermek için dökeceğinizi söylediğiniz kan kime ait olacak?
Terörle mücadelede olduğu gibi yine bedelli askerlik yapamayıp, sahte rapor almayı kendine onursuzluk sayan vatan evlatlarına mı yoksa milletin evladını gözünü kırpmadan ölüme gönderip, hatta şehitliğin üzerinden siyaset yapan bakan, milletvekili ya da bürokrat çocuklarına mı?
Kısacası Yiğit Bulut, bu soruları cevaplarsanız, göreceksiniz ki, yaptığınız bu hamaset ile tribünleri coşturabilirsiniz ama asla uluslararası hukuktan kaçamazsınız ve alacağınız cevap da;