Yüksek Yönetim Denetçisi Emine Dizdarlı, ‘yasa gücünde kararname’ koşullarını değerlendirdi, Bakanlar Kurulu’nun ‘Hayat Pahalılığın ödenmemesi veya 3 ay ertelenmesi’ kararının kamu yararı, eşitlik ve ayrımcılık ilkesi gereği yeniden gözden geçirilerek değerlendirilmesi ve kaldırılması gerektiği görüşünü açıkladı. “Kararname konusu doğrudan ve sıkı sıkıya ekonomi ile bağlantılı olmalı” Dizdarlı, Anayasası’nın 112’inci maddesi altında çıkarılan Yasa Gücünde Kararname konusunun doğrudan ve sıkı sıkıya ekonomi ile bağlantılı olmasının esas olduğunu kaydetti. Dizdarlı, bu nedenle ekonomi ile dolaylı ve uzak olan ilişkilerin Bakanlar Kurulu’na Yasa Gücünde Kararname çıkarma yetkisi vermediğini veya bu hususun Yasa Gücünde Kararname çıkarmak için yeterli olmadığını belirtti. “Eşitlik ilkesine aykırı” 26 Ekim 2018 tarihinde alınan karar ile bir taraftan bir grup çalışan ve emeklinin mağdur olduğunu söyleyen Dizdarlı, diğer taraftan da Bakanlar Kurulu’nun muhtelif kararlar alarak bütçeden yüklü miktarlarda ödemeler yaptığını kaydetti.Dizdarlı, bu hususun eşitlik ilkesine aykırı da olduğunu vurgulayarak, “yönetim makamları, bütün işlemlerinde yasa önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek ve ayrıcalık yapmamak zorundadırlar.” dedi. “ Çabuk davranma zorunluluğu taşımadığı açıkça görülüyor” Dizdarlı, Anayasa’nın 112’inci maddesine göre Bakanlar Kurulu’nun ancak ivedilik olması durumunda Yasa Gücünde Kararname çıkarabileceğini değindi. Ayrıca Dizdarlı, dövizdeki krizin önlenmesi veya bütçe imkanlarından kaynaklanan zorunlulukların bir grup çalışanın maaşlarına hayat pahalılığı ödeneğini ödememekle ortadan kalkmayacağı veya bunun mümkün olmayacağı kabul edilen bir husus olduğunu da vurguladı. “Anayasa maddesinin 112’inci maddesine uygun olması için Yasa Gücünde Kararname’nin Yasa maddesinde belirtilen iki koşulu tatmin etmesi ve Türk Dil Kurumu’nun “ekonomik” sözcüğüne verdiği tanıma veya anlamına uyması gerekir” diyen Dizdarlı, alınan kararın bu tanıma uymadığını aktardı. Dizdarlı, söz konusu kararın ekonomik veya iktisadi olmadığını, çabuk davranma zorunluluğu taşımadığının açıkça görüldüğünü de ifade etti. “Karar ne kadar ivedi veya zaruridir?” Dizdarlı, ekonomik krizin Haziran 2018’den itibaren devam ettiğini söyleyerek,bu nedenle söz konusu kararın bütçeden yapılan diğer yüklü ödemeler dikkate alındığında ne kadar ivedi veya zaruri olduğunu sordu. “Bu durum neticesinde yaşanan mağduriyetin bir kısım çalışana veya emekliye yüklenmesi ne kadar adildir veya kamu yararı için ne kadar gereklidir” diyen Dizdarlı, söz konusu Bakanlar Kurulu kararının kamu yararı, eşitlik ve ayrımcılık ilkesi gereği yeniden gözden geçirilerek değerlendirilmesi ve kaldırılması gerektiğini dile getirdi.