Her şeyiniz olsa mutlu olur musunuz?
Şuradan duyuyorum o ‘’ne anlarsın sen, medyum musun, bilge misin? Hem sen nereden buldun ki hayatın sırrını bu yazıda vereceksin!” demelerinizi. Ama hiç yoktan başlığı gördüğünüzde duraklamışsınızdır. Oğuz Atay rahmetli, Tutunamayanları anlatmış daha 1970’li yılların başında, bugün de yaşasa belki Hayatın Sırrını Arayanları anlatırdı, çünkü sayıları gittikçe artıyor, neredeyse tüm toplum, her kesimden insan umarsızca hayatın sırrını arıyor durmadan. Günümüzün modern, hızlı, başarı odaklı, hırslı yaşam tarzı, fast food kültürü her şeyin hızlı ve kolayını aramaya alıştırdı hepimizi. Tadına vara vara emek vermek yok her şey şipşak, özensiz. Yemeğin hızlısı, paranın kolayı, kariyerin en parlak olanı, çocuğun bile hızlı büyüyeni makbul günümüz dünyasında. Bu hız ve hırstan başı dönenler ise bir anlam arayışına giriyor ama onu da aynı hızla bulmayı ve hatta tüketmeyi bekliyor. Sağlıklı yaşam, kanserden korunma vaat eden mucize diyetler, siyasi partiler, din, “Fenerbahçe sen bizim her şeyimizsin!!!” diye boğazını yırtarcasına hayatın sırrını tuttuğu takımın galibiyeti sanarak bağıran bir taraftar… Hepsi bir edinim yoluyla hayatın sırrına erişmenin peşinde… Kimi sporda kimi kariyerinde başarı basamaklarını tırmanarak hayatta kendini gerçekleştirmeye çalışıyor, kimi ferrarisini satan bilmem hangi kişisel gelişim “uzmanını” okuyarak arıyor hayatın anlamını. Bir de kişisel gelişim, yaşam koçluğu, gizemli bilimler vs. vs. isimleri ile sürekli yeniden türetilen bu arayışın ticaretini yapanlar var, onlar da kitleleri etkileyerek ve para kazanarak buluyorlar sanırım bu işin sırrını. Bilmiyorum oluyor mu? Kendinizi daha iyi hissediyorsanız ne ala!
Bildiğim bir şey varsa…
Bildiğim şey hayatın bir sırrı yoktur, hayat binlerce sırrın bir araya gelmesinden oluşan heyecan verici bir bütündür. Ve ne zaman ki insanlık bu heyecanı kaybetmiştir, bir sırrı, bir yaşam olayını, bir meseleyi çözüp bir sonrakine varmayı unutmuştur, merdivenin en başında en üst basamağa odaklanıp acı çekmeye başlamıştır aradaki basamakları, göreceği diğer şeyleri yok sayarak hem de… O zaman başlar bu umarsızcasına hayatın sırrını arama uğraşısı. Bırakalım bu ‘’bu olursa en iyisi olur’’, ‘’bu olursa kendimi çok iyi hissederim fikirlerini’’ inanın yorulursunuz, inanın tökezlersiniz. Olmadı devam diyerek devam ederseniz dünyanın en mutlusu olursunuz kuşkusuz. Tatmin dünyanın en rahat yastığı…
Anı yaşama hayatın sırrını aramanın panzehiridir
Anlam arayışı kendi içinde bir paradokstur, aradıkça sizden uzaklaşan, kovaladıkça kaçan nazlı bir güzeldir belki hayatın anlamı. Mesele onu kovalamanın hazzını elden kaçırıp kayıp hissi yaşamaktadır, hayatın anlamını kaybettim hükümsüzdür diye diye acı çekmektir belki hayatın sırrını aramak. Düşünsenize bir sabah uyandınız ve her şeyiniz tam anlamıyla mükemmel. Ne yaparsınız? Çabalamak için bir hedef yok amaçsız bir hayat ne kadar sıkıcı olurdu.