’Hayır’’ diyebilmek!  

Mesut GÜNSEV

Mesut Günsev Siz de benim gibi kolay kolay “hayır” diyemeyenlerden misiniz?…Oysa bir çok “evet” ten  sonra çok sıkıntısını da çektim “hayır “ diyememenin…Ama yaşım ilerledikçe biraz daha katılaştım…Nadir de olsa artık “hayır “ diyebiliyorum.Çünkü istemeden ağzımdan çıkan bir çok “ evet” in yaşamımdan epey parçayı götürdüğünü geçte olsa öğrendim..Bu hassas konuyu geçenlerde -zaman, zaman bloğundan alıntılar yayınladığım -Doç. Dr. Şafak Nakajima hoca her zamanki kısa ,öz ama anlaşılır bir şekilde özetlemiş ,yazmış…”Şafak hoca ‘dan yazı yok mu?”diye soranlara da bir “özlem “yazısı oldu bu…Bakın ne diyor Şafak Hoca “hayır “ diyebilme konusunda: “Ömrümüz boyunca çoğumuz, cici bir çocuk, uslu bir öğrenci, mükemmel bir eş, yakınmayan bir eleman, sorunsuz bir hasta, makbul bir vatandaş olmaya çalışırken, kendi istek ve ihtiyaçlarımızı yok saymayı öğreniriz. Denge ve huzuru korumakla, kendimizi hiçleştirmek arasındaki sınırı çizemez hale geliriz. Bir şeyi aslında istemez ama karşımızdakinin beklentilerini bildiğimiz için, hayır demek yerine evet demeyi seçeriz. Bazen de tersi olur! Çok arzuladığımız halde, başkalarının bizim seçimimizi doğru bulmayacağını düşünerek, evet yerine hayır der; kabul etmek yerine reddederiz. Ailelerinin beklentilerini karşılamak için, çok uzun tıp maratonuna başlayan ama aklı ve kalbi mühendislikte, sanatta kalan, hiç istemediği halde doktor olan çok meslektaşım var. Kendisi mutsuz olmakla kalmayıp, içindeki mutsuzluğu, hastalarına da yansıtan… Sosyal statüsü, ekonomik durumu, milliyeti, inançları farklı olduğu için, kabul görmeme korkusuyla sevdiğinden vaz geçip, çevresi tarafından onaylanan biriyle evlendikten sonra, yıllarca özlem ve pişmanlıkla gözyaşı döken çok insan tanıyorum… Hastalığı ve tedavisi hakkında daha fazla bilgi sahibi olmak istediğinde veya yapılan bir yanlışı gördüğünde, sağlık personelinin tepkisinden çekindiği için susan sayısız hastaya rastladım. Eşinin ve ailesinin baskısını, ‘’el âlem ne der!’’ korkusuyla sineye çeken insanlarla dolu toplumumuz. ‘’Hayır’’ demenin kolay olmadığı topraklarda yaşıyoruz! Aileden okula, toplumdan devlete, bizi yok sayan, istek ve ihtiyaçlarımızın ne olacağını başkalarının belirlediği yapıların içinde yetişiyoruz. Gerçek benliklerimizi oluşturamıyor, sınırlarımızı koruyamıyoruz! Zamanla mutsuz ve amaçsız hale geliyor, çözümü antidepresan ilaçlarda arıyoruz! Bu yazımda, kalıcı biçimde işinize yarayacak bir çözüm paylaşmak istiyorum: Değişime, hayatınızı yakından gözlemlemeye başlayın! Günlük tutmak, bu anlamda size büyük katkı sağlayacaktır. Günlüğünüze, bir gün içinde, kaç kez istemediğiniz bir şeyi kabullendiğinizi, ‘’Hayır’’ ‘diyemediğinizi not alın! Bu durumun nerelerde ve kimlerle gerçekleştiğine dikkat edin! İçlerinden birini, değiştirmek üzere seçin! İlk uygulama olacağı için, sizi aşırı zorlamayacak bir durum ve kişiyle başlamanız doğru olur! Önümüzdeki bir hafta boyunca sizden, isteğinize aykırı bir cevap bekleyen kişiye, kendi gerçek cevabınızı bildirmenizi istiyorum! Onaylamadığınız durumlara, ‘’Hayır!’’ demenizi! Cevabınız hazırsa, neden karşı tarafın isteğinin kendi isteğiniz olmadığını net bir biçimde ifade edip, öneri veya beklentisini nazik ama karalı bir dille reddedin! Kendinizi hazır hissetmediğinizde, cevabınızı daha sonra vereceğinizi bildirebilirsiniz! Bunu yaparken hırçınlaşma ve kabalaşmaktan kaçının! Sakin olmak, mesajınızın daha doğru algılanmasına ve bir süre sonra, ilişkinin yapısının değişmeye başlamasına katkıda bulunacaktır. Karşı tarafın, sizin yeni duruşunuzu kabullenmesi zaman alacaktır. Dirençle karşılaşmaya hazır olun! İkna etmek için aşırı bir çabaya girmekten kaçının! Yazdıklarınızı her gün gözden geçirin ve bir hafta sonunda vardığınız noktayı değerlendirin! Bu bir haftalık pratik, sizi daha ağır konularda da ‘’Hayır’’ demeye hazırlayacak, kendi gerçeğinize daha çok yaklaştıracaktır. ‘’Hayır’’ diyebilmek, temel bir insan hakkıdır! En güzel insanlar, maskeler ve yapay kimlikler taşımayan, kendi olabilen otantik insanlardır! Siz de, onlardan olun!”   Formun Üstü