Soru aslında oldukça basit. Başlıkta gördüğünüz gibi soruyorum, “hazır mısınız?” Yeni haftaya merhaba dedik ve bu soru beni oldukça korkutuyor. Zamana dur diyemiyoruz. Günlerin neler getireceğini bilmiyoruz. Ancak biz gazeteciler olarak yeni günün telaşına çoktan başlamış durumdayız. Hazır mıyım bilmiyorum. Bu hafta ne gibi sürprizleri yaşayacağız dersiniz? Bir yerlerde yine cinayetleri haber yapmak zorunda kalacak mıyız? Banka soygunu, ev açma, şiddet olayları yine gündemimizde olacak mı? Trafik kazalarında zamansız gidişleri yaşayacak mıyız dersiniz? Bu hafta iç siyasette gündemimiz CTP’deki kavgalar olur mu? Hükümet bozulacak iddiaları yeniden hortlar mı? Muhalefet - iktidar kavgaları yine gündeme gelir mi acaba? Cumhurbaşkanlığı seçimi için, Eroğlu, Talat, Akıncı, Siber derken, Nami, Özersay, İrsen Küçük hatta Serdar Denktaş’ı konuşur muyuz? Kıbrıs Sorunu için yeni polemik yaşayacak mıyız acaba? “Al güllüm, ver gülüm” tartışmalarında, hangi köylerin masada olduğu, Kapalı Maraş’ın ne zaman verileceği, anlaşma metinleri yine tartışılır ve biz sükunetimizi ortaya koyar mıyız? Erdoğan’ın cumhurbaşkanlığı, ülkemize yapacağı ziyaret, Abdullah Gül’ün durumu, CHP’nin kurultayı sıcak gündemler arasında yerini koruyabilir mi? Yeni sürprizlerimiz, farklı haberlerimiz, skandallarımız olur mu acaba? Yine menopoz, antropoz teyzelerin, amcaların abuk subuk haberlerini yapar mıyız? Turizm neden çakıldı? üniversitelerimiz neden kalite yarışı yerine öğrenci alma yarışında? GSM şirketlerinin kampanyaları, basında yaşanan keşmekeş yine tartışılırı mı? IŞİD, Ebola, Gazze, can kayıpları, ve gazeteci ölümleri bu hafta basına yansır mı? Sorular uzayıp gidiyor. Ben birkaç gün izin alsam da olaylar izne çıkmıyor. Hal böyle olunca gazeteciler standart gündem veya özel gündem ile yine sayfalarını hazırlayacaklar ve matbaaya gönderecekler. Bir ekmek veya sütün ömründen bile kısa ömürlü bir ürünün hazırlığını ve tüketimini bir arada yaşayacağız. Hazır olup olmadığımız, beklentilerimizin, umutlarımızın, kırgınlıklarımızın ne olduğu önemli değil. Bende dahil, ülkedeki tüm gazetecilerin biraz kolaycılık yaptığını, şiddet, ölüm, suç olaylarının kamuoyu ile paylaşıldığını görüyorum. Biz artık başarı öyküleri, barış, dostluk, kardeşlik hikayeleri yayınlamak düşüncesinde, hazırlıklı veya hazırsızlık yeni haftaya başlarken, sorunsuz ve huzurlu bir hafta geçmesini arzuluyoruz. Peki siz neye hazırsınız?
ESKİ FOTOĞRAFLAR
GÖZE ÇARPANLAR Sayın Ahmet Muratoğlu, hafta sonunu fırsat bilip doğduğunuz topraklara, Larnaka’ya gittiğinizi gördük. Anlaşılan siz de oldukça içerlemişsiniz. Biz de Larnaka gibi bir kentten Trikomo gibi bir köye, hatta Grivas’ın köyüne göçün, bölge insanının her geçen gün daha da erimesinin üzüntüsünü yaşıyoruz.. Sayın Ufuk Albayrak, Genç TV’de Enise Çağatay’ın aşk hayatınız ile ilgili soruya verdiğiniz aşırı tepkiyi açıkçası anlamsız bulduk. Konuyu çok daha basit geçiştirebilmeniz bu kadar kolayken neden bu kadar geniş açıklama yaptınız merak ettik doğrusu. Sayın Ciğdem Dürüst, şu sıralar sizi oldukça sakin görüyoruz. Kıbrıs Müzakere Süreci’nde bir dönem oldukça talepkar olduğunuzu ve Cumhurbaşkanı Eroğlu’nun toplantılarına davetler almadığınızı anlatıyordunuz. Al-ver başladığına göre, süreç içerisinde neler yaşandığını öğrenebildiniz mi? Sayın Afet Özcafer, Memo’nun başını bağlamak üzere olduğunuzu görmek güzel. En sonunda küçük oğlunuzu nişan ettiğinizi görmenin sevincini biz de yaşadık. Evliliğe giden yolda asıl mücadele şimdi başlıyor. Bir kez daha tebrikler. Sayın Asım Akansoy, bir kez daha çeviri hatalarına takıldığınızı ve Rum gazetesi Katimerini’nin mağduru olduğunuzu gördük. Artık röportaj verirken, kayıt almak tüm siyasetçiler için elzem oldu galiba. Sayın Prof. Dr. Talip Atalay, Kıbrıs Türkünün manevi değerlerine her zaman sahip çıktığınını Din İşleri Başkanı olarak ifade etmeniz bizi de oldukça mutlu etti. Mevlid Kandili’nin resmi tatil olması konusunda bizde de “tatil” zihniyetinden dolayı mutsuzluklar olsa da en azından toplumu yermediğiniz sevindirdi. Sayın Kenan Atakol, temizliğe bölgenizden başlamanız takdir topladı. Umarız çevre seferberliği konusunda daha ciddi çalışmalar yapıp, herkesin kendi mahallesini temizlemesi için öncü olmayı başarabilirsiniz. Çevreci olmanın toplum gözünde siyasetçi olmaktan daha çok beğeni topladığı su götürmez bir gerçeğimiz oldu.
GÜNÜN FOTOĞRAFI
FIKRA Hadi ordan Amerika'da bir fuar açılmıştı. Fuarda zencileri beyaza dönüştüren bir makine tanıtılıyordu. Denemek 10 dolardı. İki zenci fuarı gezerken bu makineyi gördüler ve denemeye karar verdiler. Birinin 11 doları diğerinin ise 9 doları vardı. 9 doları olan arkadaşına dönüp: -Sen 1 dolarını bana ver, gidip birlikte beyaz olalım. Arkadaşı ise : -Dur! Önce ben gireyim, deneyeyim. eğer memnun kalırsam sana 1 dolarımı veririm, sen de beyaz olursun dedi. Anlaştılar. Zenci gidip makineye girdi ve bir süre sonra beyaz olarak çıktı. Dışarıda kalan zenci duruma çok sevinmiş olarak arkadaşının yanına gidip : -Hadi 1 doları ver, ben de beyaz olayım. -Hadi oradan pis zenci!