Halkların Demokratik Partisi Eş Genel Başkanı Sezai Temelli, partisinin olağan grup toplantısında gündemdeki gelişmeleri değerlendirdi. Temelli, "Sayın Erdoğan, biz kurşunun, merminin fiyatını bilmiyoruz, bizim gözümüz savaşta değil, kimsenin toprağında canında değil. Biz hakça, adaletçe paylaşımdan yanayız." ifadelerini kullandı. Açlık grevinin 97’nci gününde olan Leyla Güven, HDP’nin haftalık grup toplantısına gönderdiği video mesajda, “Direnişin mutlaka başarı ile sonuçlanacağına olan inancımı koruyorum. Bu yolda kuşkusuz düşenler olabilir ama önemli olan bunun nihai hedefe ve başarıya ulaşmasıdır” dedi.
HDP Eş Genel Başkanı Sezai Temelli, tanzim satışları eleştirdi. Temelli, “Erdoğan bugünlerde patlıcana taktı kafayı. Bir merminin kaç lira olduğunu halka soruyor. Koca İstanbul’da 50 noktadaki tanzim satışıyla, yandaş medya ile beraber büyük bir algı operasyonu yapıyor” ifadelerini kullandı.
Temelli, konuşmasına açlık grevindeki tutukluların ailelerinin partilerinin grup toplantısına gelirken polislerce engellenmesine tepki göstererek başladı. Temelli, Ankara’ın Haymana ilçesinde bekletilen bir otobüsün fotoğrafını göstererek, “Bu direnişin, aynı zamanda devletin içine düştü aczin fotoğrafıdır” ifadelerini kullandı.
Jandarmaların durdurdukları ailelere ‘Bugün Ankara’ya gidemezsiniz’ dediğini aktaran Temelli, “Korku bu denli büyümüştür. Korkunun ecele de faydası yoktur. Biz direnişimizle bu iktidara geri adımı attıracağız. Buradan Leyla Güven’e sözümüz olsun. Mutlaka kazanacağız. Tecridin kırılması için tam 97 gündür Leyla Güven açlık grevinde. Kendi bedenini açlığa yatırarak, ülkenin başına musallat olmuş bu iktidarın maskesini düşürmüştür. Tüm dünyada Erdoğan rejimine karşı nasıl direnileceğini göstermiştir. Yemediği her lokma zalimlerin korkulu rüyasıdır” dedi.
Temelli konuşmasına şöyle devam etti;
DOMATESİN, BİBERİN FİYATINI MERMİYLE AÇIKLAR OLDU: Erdoğan bugünlerde patlıcana taktı kafayı. Bir merminin kaç lira olduğunu halka soruyor. Koca İstanbul’da 50 noktadaki tanzim satışıyla, yandaş medya ile beraber büyük bir algı operasyonu yapıyor. Üreticiyi kendisi bitirmemiş gibi halciyi, esnafı düşman ilan ediyor. Siz bütçeyi yıllardır savaşa değil de halkın ihtiyaçlarına ayırsaydınız bunlar yaşanmayacaktı. Ziraat Bankası kredilerini çiftçinin yararına kullanma imkanı yaratsaydınız bu tarım terörü yaşanmayacaktı. Cemal Süreya’nın bir sözü var, “Kan var bütün kelimelerin ardında…”. Evet bunların bütün kelimelerinin ardında kan var. Domatesin, biberin fiyatı bile asgari ücretle değil, kurşunun fiyatıyla açıklanıyor. Sayın Erdoğan, biz kurşunun, merminin fiyatını bilmiyoruz, bizim gözümüz savaşta değil, kimsenin toprağında canında değil. Biz hakça, adaletçe paylaşımdan yanayız.
DEVLET ET ÜRETMEZ DİYENLER TANZİM SATIŞ YAPIYOR: Memleketin en iyi fabrikalarını satıp, tarım arazilerini talan ettiler. Et-Balık kurumunu satarken “Devlet et mi üretir, süt mü üretir!” derken bugün göz boyamak için tanzim satışları yapıyor. Sivas’ta iş isteyen, iş güvenliği isteyen işçiyi hain ilan ediyor Erdoğan. Emekliliği gelmiş yaşa takılanlar haklarını istiyor. İşsizler, işsizilik fonundan doğan haklarını istiyor. Dün çıkmış, “Nitelikli iş gücü yok piyasada” diyor, halbuki veriler tam tersini söylüyor. AKP Genel Başkanı’nın, halkın sorunları ile bağlantısı kesilmiştir. Artık kısa çöpün uzun çöpten hakkını alma zamanı yaklaştı, 31 Mart’ta bunu gerçekleştireceğiz.
İMAR BARIŞI VE KARTAL’DA YAŞANAN CAN KAYIPLARI: AKP’nin barış konusunda yaptığı tek hamle imar barışıdır. Beklediklerinin çok altında bir ekonomik getiriye ulaştılar ama beklemedikleri bir felakete yol açıyorlar. Kartal’da bina çöktü, yurttaşlarımız hayatını kaybetti. İmar barışı, belki de bunun gibi pek çok olay yaşanmasına sebep olacak. Bütün kentlerin beton cehennemine çevirdiler.Türkiye’de 10 tane termik santral ömtünü tamamlamış, kapatılması gerekiyor. Ömrünü tamamlamasa bile bu termik santraller doğaya zararlı. Bunların umurunda olan tek şey iktidarlarıdır.