HDP Eş Genel Başkanları Pervin Buldan ve Mithat Sancar, Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu'nun milletvekilliğinin düşürülmesi ve HDP için kapatma davası açılmasının ardından bugün bir kez daha kameraların karşısına geçti.
"Dün bir kez daha Türkiye tarihine kara bir leke olarak geçecek olan iki gelişmeyi hep birlikte gördük. Bu tam bir darbe anlayışıdır. Bugünkü iktidarın AKP hükûmetinin küçük ortağıyla birlikte 15 Temmuz'da Meclis'in çatısına bomba yağdıranlarla aralarında hiçbir fark kalmamıştır. Çünkü bunun da adı darbedir" diyen Buldan, "bize oy verenlerin sayısı 6 milyondu, dün akşamdan itibaren 12 milyona yükseldi. Bizim oy oranımız yüzde 11,5-12 idi dün akşam itibariyle bizim oy oranımız yüzde 20'lere yükseldi" ifadelerin kullandı.
"Tüm demokrasi güçlerine bir çağrı yapmak isterim" diyen Buldan, "Bugün bize yapılan yarın mutlaka size yapılacaktır. Şimdi hep birlikte bu haksızlıklara, bu hukuksuzluklara karşı durmak hepimizin görev ve sorumluluğudur. Biz AKP hükûmetine seçimlerde önümüze konacak sandıkla elbette derslerini vereceğiz. Ancak şimdiden demokrasi güçlerinin bir araya gelerek AKP hükümetine bu fotoğrafı vermenin zamanı gelmiştir, geçiyor" diye konuştu.
Sancar da, "Ömer Faruk Gergerlioğlu’nun milletvekilliğinin düşürülmesi ve hakkımızda açılan kapatma davası iktidarın acizliğini göstermektedir. Bizi bitirmek onlar için beka sorunu ama bizi değil, kendilerini bitiriyorlar. Bütün demokrasi güçlerinin ve siyasi partilerin bu baskıyı görmesi gerekir. Bu ülkede demokrasi umuduna hep birlikte sahip çıkma çağrısıdır. Kapatma davası açmanın anlamı, iktidarın kapandığını anlamına gelir. Bu kapatma davasının hukukla bir alakası yoktur. Ortalıkta dolaşan iddianame saçmalıklarla dolu. Meclis konuşmalarımız kapatma davasına gerekçe gösterilmiş. Bu mevcut Anayasa bile böyle bir kapatma savaşına cevaz vermiyor" ifadelerini kullandı.
Buldan şunları kaydetti:
Biliyorsunuz ki özellikle son beş yıldır HDP üzerinde büyük bir şiddet ve engelleme politikaları devam ediyordu. Son beş yıl içinde her türlü zulme, baskıya, engellemeye karşı bizler her zaman olduğu gibi demokrasi mücadelesi dışında Türkiye'nin barışa olan ihtiyacından olan kaynaklı Türkiye'nin iktidar tarafından nasıl bir zulümle karşı karşıya olduğunu Türkiye halklarını bir sefalete sürüklediğini ve bugün için de aynı anlayış ve baskı politikalarının devam ettiğini görmek gerektiğini ifade etmek isterim. Bizler HDP'nin her bir ferdi yaşadığımız bu coğrafyada yıllardır her türlü bedeli ödeyen ama hiçbir zaman halkın yanında siyaset yapmaktan geri adım atmayan, demokratik siyaseti önemseyen, bize bu zulmü uygulayanlara karşı asla boyun eğmeyen bir pozisyonda olduk.
"Artık Türkiye cezaevlerinde aydınlar, yazarlar, gazeteciler, insan hakları savunucuları var"
Milletvekillerimiz tutuklandı cezaevine konuldu. Partimizin belediye eş başkanları görevlerinden alındı. Partimiz her türlü engellemeyle sürekli karşı karşıya kaldı. Seçimlerde bile demokratik bir ortamda yapılmamasına rağmen her türlü engeli aşarak belediyemiz hem belediye başkanlıklarını kazandı hem de parlamentoya güçlü bir şekilde şimdiye kadar başardı. Bunun intikamını bunun hırsını milletvekillerimizi tutuklayarak almaya çalıştılar. Bugün cezaevlerinde çok sayıda milletvekili arkadaşımız yeni ve eski ve aynı zamanda belediye eş başkanlarımız var, yöneticilik yapan arkadaşlarımız var, bize selam veren arkadaşlarımız var. Artık Türkiye cezaevlerinde aydınlar, yazarlar, gazeteciler, insan hakları savunucuları ve bu ülkede barışı isteyen binlerce insan var. Bu ülkenin çocukları var. Attıkları tweet'ler nedeniyle ya da bir basın açıklamasına katılması sebebiyle bugün cezaevlerinde binlerce insan var.
"AKP hükûmetinin küçük ortağıyla birlikte 15 Temmuz'da Meclis'in çatısına bomba yağdıranlarla aralarında hiçbir fark kalmamıştır"
Dün bir kez daha Türkiye tarihine kara bir leke olarak geçecek olan iki gelişmeyi hep birlikte gördük ve takip ettik. Daha önce de milletvekili arkadaşlarımızın vekillikleri düşürüldü. Geçmişte yapılan yöntemin bir kez daha dün parlamentoda yaşandığını ve bu anlayışın devam ettiğini hep birlikte gördük. Bir tweet'i rt etmesinden kaynaklı Kocaeli Milletvekilimiz Gergerlioğlu sadece bu sebepten dolayı cezaya çarptırıldı. Bundan dolayı da milletvekilliği düşürüldü. Bu tam bir darbe anlayışıdır. Bugünkü iktidarın AKP hükûmetinin küçük ortağıyla birlikte 15 Temmuz'da Meclis'in çatısına bomba yağdıranlarla aralarında hiçbir fark kalmamıştır. Çünkü bunun da adı darbedir. Halkın iradesini gasp etme darbesidir. Gergerlioğlu da diğer milletvekili arkadaşlarımız da halkın iradesiyle parlamentoya gelen temsilcilerdir. AKP'nin ağzından ya da iki dudağı arasından çıkacağı bir sözle ya da vermiş olduğu bir talimat kararıyla milletvekillerimizin vekilliğinin düşürüldüğünü bir kez daha gördük. Ama şu unutulmasın Gergerlioğlu da diğer arkadaşlarımız da halkın milletvekili olmaya devam edeceklerdir.
Ve dün diğer bir gelişme partimize dair kapatılma davasının açılması yine bir darbe hukukunun, darbe anlayışının ortaya koyulmasıdır. HDP şimdiye kadar Türkiye haklarının Türkiye toplumunun geleceği açısından ne gerekiyorsa onu yapmıştır. Bu ülkenin toplumsal barışına olan ihtiyaç, bu ülkenin demokrasiye, adalete olan ihtiyacı, bu ülkenin AKP hükûmetinin zulmünden kaynaklı Türkiye halklarının götürüldüğü ve götürülmek istendiği sefalete HDP'nin birincil görevidir. Ve bu görev devam ediyor.
"Bize oy verenlerin sayısı 6 milyondu, dün akşamdan itibaren 12 milyona yükseldi"
Şuna inanabilirsiniz, bize oy verenlerin sayısı 6 milyondu, dün akşamdan itibaren 12 milyona yükseldi. Bizim oy oranımız yüzde 11,5-12 idi dün akşam itibariyle bizim oy oranımız yüzde 20'lere yükseldi. Bundan hiç kimsenin kuşkusu olmasın. Biz Türkiye halklarının gerçek gündemiyle ilgilenen bir partiyiz.
"Arkadaşlarımızın milletvekilliklerinin düşürülmesi sadece HDP'yi ilgilendiren bir mesele olmamalıdır"
Kürt sorununun şimdiye kadarki çözümsüzlüğünden kaynaklı sadece İmralı Cezaevi'nde sadece Sayın Öcalan'a dair değil tüm Türkiye tecrit altına alınmak istenmektedir. Partimize açılan kapatma davası da bu amaçla açılmıştır. Tecrit bir insanlık suçudur. Sayın Öcalan'a uygulanan tecritin aile ve avukat görüşmelerinin yaptırılmaması tecritin daha da derinleştirilmesi bu ülkenin orunlarına katkı sağlamayacaktır. Ülkenin gerçek anlamda bir barışa, demokrasiye, özgürlüklere ihtiyacı vardır. Ne yaparsanız yapın biz inandığımız yoksa yürümeye devam edeceğiz. Yani Halkımızın gerçek gündemiyle ilgilenmeyi bir yol olarak seçtik ve bu yoldan yürümeye devam edeceğiz. Bu mesele sadece HDP'nin meselesi olmaktan çıkmak zorundadır. Hem HDP'yi kapatma konusu hem milletvekili arkadaşlarımızın milletvekilliklerinin düşürülmesi sadece HDP'yi ilgilendiren bir mesele olmamalıdır. Tüm demokrasi güçlerine bir çağrı yapmak isterim; bugün bize yapılan yarın mutlaka size yapılacaktır. Şimdi hep birlikte bu haksızlıklara, bu hukuksuzluklara karşı durmak hepimizin görev ve sorumluluğudur. Biz AKP hükûmetine seçimlerde önümüze konacak sandıkla elbette derslerini vereceğiz. Ancak şimdiden demokrasi güçlerinin bir araya gelerek AKP hükümetine bu fotoğrafı vermenin zamanı gelmiştir, geçiyor.
"Bizi bitirmek onlar için beka sorunu ama bizi değil, kendilerini bitiriyorlar"
Mithat Sancar'ın açıklamaları şöyle:
"İktidarın çözümsüzlük patikası bu ülkeyi felakete sürüklüyor. 2015’ten bu yana süren siyasi darbe süreci derinleşerek devam ediyor. Hedef, demokrasi ve özgür gelecek umudunu yok etmektir. Faşizm kurumsallaştırılmak ve yerleştirilmek isteniyor. HDP, taviz vermeyen duruşu ve demokratik siyasetten taviz vermeyen duruşuyla iktidarın önündeki en büyük güç olduğunu göstermiştir. Tutuklama ve kayyumlarla HDP’nin biteceğini sandılar ama HDP bir binadan ibaret değildir. HDP, güçlü bir fikriyat ve haktır.
"Kapatma davası açmanın anlamı, iktidarın kapandığını anlamına gelir"
Ömer Faruk Gergerlioğlu’nun milletvekilliğinin düşürülmesi ve hakkımızda açılan kapatma davası iktidarın acizliğini göstermektedir. Bizi bitirmek onlar için beka sorunu ama bizi değil, kendilerini bitiriyorlar. Bütün demokrasi güçlerinin ve siyasi partilerin bu baskıyı görmesi gerekir. Bu ülkede demokrasi umuduna hep birlikte sahip çıkma çağrısıdır. Kapatma davası açmanın anlamı, iktidarın kapandığını anlamına gelir. Bu kapatma davasının hukukla bir alakası yoktur. Ortalıkta dolaşan iddianame saçmalıklarla dolu. Meclis konuşmalarımız kapatma davasına gerekçe gösterilmiş. Bu mevcut Anayasa bile böyle bir kapatma savaşına cevaz vermiyor."