Toplumda yaygın olarak görülen hemoroid hastalığının tedavisinin gecikmesi hastaların yaşam kalitesini önemli oranda düşürüyor. Hemoroid hastalığının ortaya çıkmasında ve ilerlemesindeki en önemli nedenlerden birinin yanlış beslenme alışkanları olduğunu ifade eden Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Bülent Menteş, hemoroid hastalarının sebze, zeytinyağlı ve balık türü besinleri kapsayan ‘Akdeniz Diyeti’ ile beslenmesi gerektiğini belirtti.
Özel bir hastanede düzenlenen ‘Hemoroid Hastalığının İnvaziv Tedavisi-Lazer Ablasyon’ konulu sempozyumda canlı cerrahi işlemi gerçekleştirildi. Sempozyumda hemoroid hastalığının tedavisinde gelinen düzey ve güncel tedavi yöntemlerinde ileri teknolojilerin uygulandığı vakalar ele alındı. Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Bülent Menteş, “Hemoroid hastalığı insanların neredeyse yüzde yüzünde, hayatlarının bir aşamasında görülen bir rahatsızlıktır. Bu hastalığın tedavisinde hastanın sürece katılımı büyük önem taşır. Öncelikle yanlış olan birtakım diyet ve tuvalet alışkanlıklarını düzeltmemiz gerekir. Bu konuyu hastalara ayrıntılı bir şekilde anlatıp, içselleştirmelerini sağlamalıyız” dedi.
‘AKDENİZ DİYETİNİ HEMOROİD HASTASI OLMAYANLAR DA UYGULAMALI’
Hemoroid hastalarının temel olarak ‘Akdeniz’ türü diyet tarzında zeytinyağlı, sebze ve balık ağırlıklı beslenmesi gerektiği bilgisini veren Prof. Dr. Menteş, “Hastalar mutlaka evlerinde sabahları aynı saatte düzenli olarak, günde bir defa tuvalete çıkmalıdır. Tuvalet sonrasında ise duşa girilerek sıcak su uygulaması yapılmalıdır. Bu uygulamayı hemoroid hastası olmayanların da yapması gerekir. Bütün bunlara rağmen hastalık ortaya çıktığında mümkün olduğunca ameliyat dışı tedavilerle çözüm sağlamamız gerekiyor” diye konuştu.
‘UNSURLARI BİR ARAYA GETİREREK, TEDAVİ BAŞARISINI SAĞLAYABİLİRİZ’
Prof. Dr. Menteş, erken evre hemoroidal hastalığın tedavisinde diyet, dışkılama alışkanlığının düzenlenmesi ve bazı venotropik ilaçlardan faydalandıklarını kaydederek şunları söyledi:
“Hemoroid hastalığında evrenin biraz daha ilerlemesi durumunda bunlara ilave olarak endoskopi, proktoloji ünitelerimizde hastayı yatırmadan ‘İnfrared koagülasyon’, ‘Band ligasyonu’ (Hemoroidlerin bantlanması) gibi yöntemler; biraz daha ilerlediğinde ise lazer veya ‘Arter ligasyonu’ gibi yöntemler kullanılır. Ancak hastalık 4’üncü evreye ulaştığında o zaman ses dalgaları ‘Ultrasonik dissektör’ kullanılıyor. Bu hastalığın tedavisinde uygulanacak tekniğin ismine kitlenmemek gerekiyor. Komplike ve iç içe bir konu olan hemoroid tedavisinde lazer yöntemi, genellikle ikinci ve üçüncü evrelerde tercih edilen bir yöntem olmalıdır. Teknik bir takım ayrıntıları bulunan lazer yönteminde hasta seçiminin iyi yapılması, lazer probunun doğru, aynı zamanda iyi uygulanması ve önerilere uyulması gibi bir takım unsurlar bir araya getirilerek tedavi başarısı sağlanabilmektedir.”
‘HASTALAR İNTERNET BİLGİSİ İLE TEDAVİ TALEP EDEBİLİYOR’
Hemoroid hastalarının internet bilgilerine dayanarak, herhangi bir tedavi tekniğini talep edebildiklerini belirten Prof. Dr. Bülent Menteş, “Bizim proktoloji ünitemizde her teknoloji mevcut. Biz bu teknolojileri hastaların beklentilerine ya da taleplerine göre kullanamayız. İlmi olarak o hastada hangi tedavi uygulanması gerekiyorsa, o tedaviyi uygulamak zorundayız. Pratikte böyle bir sorunumuz var; hasta belli bir taleple bizlere gelebiliyor. Bence bu çok yanlış bir yaklaşımdır” ifadelerini kullandı.
‘HEMOROİD GENÇ ERİŞKİNLERDE DAHA SIK GÖRÜLÜYOR’
Hemoroid hastalığının görülme sıklığının kadın ve erkeklerde eşit olduğunun altını çizen, Prof. Dr. Menteş, yaşamın her döneminde görülebilen bu hastalığın, son zamanlarda özellikle genç erişkinlerde görüldüğünün altını çizdi. Prof. Dr. Bülent Menteş, “Yaşlılarda ortaya çıkması beklenen hemoroid hastalığı, son dönemlerde genç erişkinlerde daha yaygın izleniyor. Burada düzensiz beslenme, stres altında yaşama gibi etkenlerin yaştan daha fazla önem taşıdığı görülüyor” dedi.
‘UZUN SÜRE OTURMAK HEMOROİDE SEBEP OLMAZ’
Toplum arasında uzun süre oturmanın hemoroide neden olduğu ya da hemoroidi artırdığı yönünde bir düşünce olduğunu ancak bununla ilgili hiçbir ilmi verinin bulunmadığını aktaran Prof. Dr. Menteş, ‘sedanter’ yani ılımlı yaşam tarzı olan kişilerde hemoroidal hastalığın daha az görüldüğünü kaydetti.