Hıncal Uluç: Cumhurbaşkanı'nın özel yasağına rağmen devletin burnunun dibinde sigara tüttürüyorlar

"Hekimoğlu ekranlarda bas bas bağırıyor..

Sabah yazarı Hıncal Uluç, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınıyla ilgili olarak "Karakolun önünden maskesiz ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın özel yasağına rağmen sigara tüttürerek geçen insanlar, resmen devlete, hem de devletin burnunun dibinde meydan okuyan, alçaklar, reziller, hainler, casuslar, asıl canlı bombalar özgür" dedi.

Sabah yazarı Hıncal Uluçyeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınıyla ilgili olarak kişisel bazda alınması gereken önlemlere değindi. Birçok kişinin maske takmadığını vurgulayan Uluç, bugün yayımlanan yazısında şunları kaydetti:

"Hekimoğlu ekranlarda bas bas bağırıyor..

'Pandemi 1 kişi ile başladı..' Öyle.. Önce Çin'de bir kişide görüldü..

Ardından dünyaya yayıldı. Kısa zamanda milyonlarca hasta, binlerce ölü..

Salgın bu demek zaten..

İlacı henüz yok. Aşısı da henüz yok..

Hastalık, fakir, zavallı, köle, ya da en gelişmiş hastanenin en ünlü doktoru ol, fark etmiyor. Vücut bağışıklığı virüsü yenerse, hatta hastalık belirtisi bile göstermeden baş ediyorsunuz..

Edemezse.. El Fatiha!..

O zaman elimizden gelen tek şey, 'Yayılma'nın, yani 'Salgın'ın, yani 'Pandemi'nin hızını kesmek..

Onun sırrı da dünyanın her ülkesinde üç harf!.

M.. H.. M..

Yani.. Mesafe.. Hijyen.. Maske..

Yeni normali yaşamak için dört gecede beş ayrı yere gittim. Mekanların hepsinde masalar, mesafe kuralına göre yerleştirilmiş.

Ayni evde oturanlar, ayni masada oturuyor, ama başka yerden gelenlerin masaları uzakta.. Temizlik fevkalade titiz. Garsonlar maske ile hizmet veriyorlar.

Ama sokaklar.. Ah o sokaklar!.

Yaşadığımız dünyayı cennet de cehennem de yapanlar, biz insanlarız..

Sokaklar 'Devlete isyan eden, baş kaldıran' insanlarla dolu.. Gözünüzün içine baka baka maskesiz yürüyor, dolaşıyorlar..

Onlar hâlâ 'eski normal' kafasında..

Size de meydan okuyorlar.. Devlete de..

'Ben maske takmam.. Kimse de taktıramaz..' Çünkü gerzek küstahın kafasında 'Bir ben maske takmazsam ne olur ki' saplantısı var, tüm ekranlardaki onca kamu spotuna rağmen..

Bu ülkenin her tarafı, her konuda öyle aslında..

Trafik başta.. Ben Hıncal, hıyar gibi sola dönmek için sola dönüş şeridine girip bir saat bekliyorum. Uyanık, hem de kavşakta duran polisin önünde, sağımdan hızla geçip tam dönüş noktasında kaynak yapıyor, beklemeden..

Hadi o trafik. Kaybımız sadece zaman oluyor.. Ama konu maske olunca, kaybımız hayatımız olabilir.. Onlarca, yüzlerce ölebiliriz. Hiçbir belirti göstermediği için kendisini iyi sanan ve maske takmadığı için virüsünü şehre yayan 'Hain, utanmaz, alçak, rezil' yüzünden.

Adam, ya da kadın, canlı bomba, haberi yok.. Yahu kimyasal, biyolojik silah kullanmak savaşta bile yasak. Kullananlar, savaştan sonra en ağır suçlamalarla yargılanıp, en ağır cezalar alıyorlar..

Peki bizde maske takmayan ne ceza alıyor?.

3 otuz para.. O da yakalanırsa?. Kim yakalayacak?. Polis!.

Hani nerde polis?. Saklanmış..

Aynen öyle sevgili okurlarım.. Aynen öyle..

Anlattığım dört geceyi de Nişantaşı'nda yaşadım. Şişli Emniyet Amirliği Teşvikiye Caddesi'nde.. Yani halkın yürüdüğü yolların nerdeyse göbeğinde..

Çarşamba sabahı 'Polis görünmeli. Görünmeli ki, engel olsun. Polisin varlığının asıl sebebi, suç işlendikten sonra yakalamak değil, suçu önlemek' diye yazdım.

'Yani maske takmayanı yakalayıp 3 otuz para ceza kesmek değil, maske takmayı sağlamak. Polis görünürse, devriye gezerse, Atiye Sokak'ta kimse maskesiz dolaşmaz' dedim. O sabah dedim. Üzerine de 'Başkan'ın emri var.. İçişleri Bakanı'nın emri var' diye yazdım. Biraz çekinir, biraz iş yaparlar diye..

..Ve çarşamba akşamı, perşembe akşamı Nişantaşı sokaklarına baktım..

Polis mi?. Ara ki bulasın.. Yok..

Onun üzerine ben yürüdüm polisin olduğu yere.. Şişli Emniyet Müdürlüğü'ne..

Teşvikiye Caddesi zaten dar. Kaldırım iyice dar.. O daracık kaldırıma beton bloklar koymuş polis kendini korumak için..

Camlardan içeri baktım. Orda bile polis görüntüsü yok. Işıklar iyice loş.. Sanırsınız sirenler çaldı, hava saldırısı olacak da karartma var.. Karşı apartmandan bir sniper saldırısı olur diye, beton blokla korunan taş bina içinde bile arazi polis yani.

Durum aynen böyle yürekler acısı sevgili okurlar. Polisimiz emniyette..

Ama karakolun önünden maskesiz ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın özel yasağına rağmen sigara tüttürerek geçen insanlar, yani alenen, resmen devlete, hem de devletin burnunun dibinde meydan okuyan, alçaklar, reziller, hainler, casuslar, asıl canlı bombalar özgür..

O zaman bu pandemi nasıl bitecek?.

Eski normale dönmekten umudu kestik zaten, yeni normali koruyabilecek miyiz, Sağlık Bakanım?.

Dönemez de, daha da kötüye gidersek bunun sorumlusu kim olacak, İçişleri Bakanım?

Maskesiz hayvanlar mı, yoksa maske taktırmayı beceremeyenler mi?"