Hipertansiyon Hastalarında Kalbe Dikkat!

Kalbimiz adeta bir pompa gibi sürekli çalışarak dolaşım sistemimizde bulunan kanı dokulara ileten muazzam bir organdır.

 Dolaşım sistemimiz kalp dışında bir çok bileşenden etkilenir. Akciğerler, böbrek ve böbrek üstü bezleri ile damarlar bu kompleks yapının başlıca elemanlarıdır. Tüm bu sistemler koordinasyon içerisinde çalışır, sistemdeki hasar ya da aksaklıklar yüksek tansiyon (hipertansiyon) dediğimiz durumu ortaya çıkartabilirler.

Erişkin bir insanda kan basıncı büyük(sistolik) 120 mmHg, küçük (diastolik) 80mmHg olması beklenir. Yaş ve fizyolojik durumlara göre bu değerlerde 5-10 mmHg basınç değişiklikler görülebilir. Ancak büyük tansiyonun 130 mmHg üstü, küçük tansiyonun 85 mmHg üstü olması ve bu durumun süreklilik göstermesi hipertansiyon olduğunu gösterir. Tanısı ve tedavisi önemlidir. Mutlak suretle profesyonel destek alınmalı hekim kontrolü altında olmak gerekir. Hipertansiyonun nedenleri arasında az önce bahsettiğim sistemlerin bozukluğu eklenmiş olabileceğinden sistemik muayene ve tarama şarttır.

Kan vücudumuzu bir ağ gibi saran damarlar içerisinde akarak hareket eder. Kan yapısı gereği belirli bir akışkanlığı olan sıvıdır ve damar içerisindeki yolculuğu esnasında etrafına belirli bir basınç uygular. Tüm bu basınçların toplamı pompa fonksiyonu için kasılıp gevşeyen kalp için bir yük oluşturur. Özetle yükselmiş kan basıncı kalp kası için fazladan yüktür. Çünkü kalp her kasıldığında önündeki bu yüksek basıncı yenmek isteyecektir. İlerleyen zamanda bu durum kalp kasının daha fazla çalışmasına, büyümesine ve yorulmasına daha sonrada kasılma fonksiyonlarını kaybetmesine neden olacaktır. Bu durum hipertansif kalp yetersizliğini tarif ederki sonuçları oldukça üzücüdür ve tedavisi meşakkatlidir. Kontrolsüz hipertansiyon sadece kalp büyümesi ve yetersizliği yapmakla kalmaz ne yazıkki. Kalbi çevreleyen , besleyen ve vücudumuzu saran tüm damar sistemine içten içe zarar verir. Damarların iç çeperindeki bütünlüğü sağlayan endotel dediğimiz hücreler üzerinde stres yaratır ve bu hasar ilerleyerek daha da derinleşir. Sonuç ise damar işlevinin bozulması ve buna ikincil damarda ani tıkanıklıkların oluşmasıdır. Tahmin edilebileceği gibi ani tıkanıklık damarın kanla beslediği alanın kansız kalması demektir ve buda ilgili organın hasarlanması ve iflasına neden olabilir. Şayet söz konusu damar kalp kasının kendisi olursa nasıl bir felaket olacağını tahmin etmek hiçte zor olmayacaktır. Netice itibarı ile vücudun tüm organları damar ağı ile çevrili olduğundan bu tehlikeli durum vücudumuzdaki tüm sistemleri ve organları tehdit eder.

Şayet baş ağrısı, baş dönmesi, bulantı hissi, halsizlik, çarpıntı hissi, göğüste sıkışma, huzursuzluk, kulakta çınlama vb şikayetler oluyorsa ve yapılan ölçümlerde tansiyonlarınız yüksek ise mutlak suretle bir hekim kontrolüne gitmeniz gerekir. Hipertansiyon nedeni çeşitli olabileceği ve tüm sistemleri etkileyebileceği için böbrek, akciğer, hormon, göz , kalp, beyin başta olmak üzere ayrıntılı test ve muayenelerin yapılması gerekir. Mutlak suretle tedaviye başlanılması şarttır.

Tedavide öncelikle hayat kalitesini arttıracak önlemler alınmalıdır. Bunlardan başlıca olanları obezitenin önlenmesi, tuzlu ve yağlı gıdalardan uzaklaşılması, hareketli bir yaşam tarzı sayılabilir. Stresli ortamlardan uzaklaşmak, yaşam tarzımızı buna göre ayarlamak önem arz eder. Bunun dışında tedavi ise hastalığı ortaya çıkaran nedene yönelik olmalıdır. Şayet böbrek üstü bezlerinin çalışmasında bozukluk var ise veya farklı bir hormonal bozukluk var ise bu tedavi edilmelidir. Yine böbrek arterlerinin darlığı veya büyük damarlardaki tıkanıklıkların kontrolü ve tedavisi gerekebilir. Günümüz tıbbında birçok ilaç ile yüksek tansiyon hastalığı tedavi edilebilmektedir. Tıbta temel kural hastanın varlığıdır. Yani hastalık yok hasta vardır. Dolayısı ile aynı hastalığa sahip iki farklı bireyin tedavi uygulamaları farklılık gösterebilir. Uygun ilaç kullanımı ve söz konusu tedavi seçimi doktorunuzun tavsiyeleri ve danışmanlığı altında hasta ile birlikte karar verilerek yapılabilir.