Toplumcu Demokrasi Partisi (TDP) Genel Sekreteri Suphi Hüdaoğlu, çöpten elektrik üretmenin ülke şartlarına uygun olmadığını ve yanlış bir tercih olduğunu vurguladı.
Yetkili makamlar tarafından yapılan açıklamalarda bu konuda Mart ayı ortasında ihaleye çıkılacağının belirtildiğini anımsatan Hüdaoğlu, çöpten elektrik üretmek için çok yüksek ısıda yanma işlemini yapabilecek fırınlar kullanılmakta oluğunu, bunun da maliyeti artırdığını, daha düşük derecede yakma işlemi yapıldığında ise, bilinen en kanserojen madde olan Dioxin’in açığa çıktığını vurguladı.
Avrupa ve Amerika’da bu amaç için inşa edilen birçok tesisin kullanılmadan terk edildiklerini, ABD’nin yakma işlemlerini okyanus ortasında gerçekleştirdiğini, hatta kullanılmayan tesislerin hareketli macera filmlerinin setleri olarak kullanılmakta olduğunu anımsatan Hüdaoğlu, “Kuzey Kıbrıs’ın böyle bir yanlış yatırım lüksü yoktur” dedi.
Bu risklerin yanı sıra çok iyi planlanmaması durumunda yakın bir gelecekte ülkeye bölge ülkelerden çöp ithal etmek zorunluluğu doğabileceği yönündeki endişelere de katıldıklarını belirten Hüdaoğlu, tüm bu risklerin göz ardı edilmemesi gerektiğini kaydetti.
Halk sağlığı uzmanları ile Çevre Mühendisleri’nin de bu uygulamanın yanlış olduğuna yönelik açıklamaları olduğunu anımsatan Hüdaoğlu, uzmanların uyarılarına rağmen bu konuda ısrar edilmesinin çeşitli soru işaretlerini de beraberinde getirdiğini ifade etti. Yetkili makamların ‘Biz para harcamayacağız, ancak üretilen elektrik devlet tarafından satın alınacak’ açıklaması yaptıklarını da belirten Hüdaoğlu, “Bunun maliyeti ne olacaktır. Yoksa bu da halkın sırtına mı yüklenecektir” diye sordu..
TDP Genel Sekreteri Suphi Hüdaoğlu şunları kaydetti: “Toplum olarak katı atık-çöp konusunda öncelikle ayrıştırma, yeniden kullanım ve yeniden üretim koşullarını sağlamamız gerekir. Elektrik üretimi konusunda da temiz ve yenilenebilir enerji olan güneş enerjisi konusunda çok hantal kaldığımız ortadadır. Yıl içindeki güneşli hava oranı bizden çok daha düşük olan Almanya’da elektriğin % 60-70 i güneş enerjisinden elde edilmektedir. Yetkililer bu konuda üzerlerine düşeni yapmalıdırlar.”
“Tarladan sofraya güvenli gıda şart”
TDP Genel Sekreteri Dr. Suphi Hüdaoğlu, tarladan sofraya kadar güvenli gıda sağlanmasının hükümetlerin görevi olduğunu, ancak, Kuzey Kıbrıs’ta bu yönde alınacak daha çok uzun bir yol olduğunu belirtti.
Ürünlerin, tarladan-çiftlikten sofraya kadar her aşamada kontrol edilmesi ve her adımın gıda güvenliği ve standartlarına uygun olması gerektiğini kaydeden Hüdaoğlu, bunun için de sertifikalandırmanın önemine dikkat çekti.
Halk sağlığı için organik tarıma geçilmesi gerektiğini, birçok Avrupa ülkesinde %75-80 oranlarında organik tarım yapılırken, Kuzey Kıbrıs’ta bu oranın ‘binde’ olarak ifade edilmesinin üzüntü verici olduğunu kaydeden Hüdaoğlu, bu yolla hem üreticilerin, hem de tüketicilerin sağlığının korunacağını, ayrıca kuşkuların ortadan kalkması ile de iç piyasanın hareketleneceğini ifade etti.
Bu konular yıllardır tartışılmasına rağmen, gerekli adımların atılmadığını kaydeden Hüdaoğlu, “Gıda güvenliği konusunda gerekli adımların atılmaması, halkın sağlığının önemsenmediğinin göstergesidir” dedi. Günümüzde halen kimyasalların kullanılmasının kabul edilemez olduğunu söyleyen Hüdaoğlu, bu konuda herkese görev ve sorumluluk düştüğünü, halkın da hükümet üzerinde baskı unsuru olması gerektiğini kaydetti.
“Kıbrıs Türk halkının sağlığı önemli değil mi?”
TDP Genel Sekreteri Suphi Hüdaoğlu, Mağusa Limanına ithal ve ihraç malları test etmek için laboratuar kurulması yönündeki çalışmaları da değerlendirdi ve ithal edilen ürünlerin kontrolden geçirilmesinin önemli olduğuna dikkat çekti.
Yurtdışına gönderilen ürünlere limanda test yapılmasının ise yerli halka bir anlamda hakaret anlamı taşıdığına dikkat çeken Hüdaoğlu, “Ülkemdeki insanlar zehirlenebilir, ancak ‘ben ihraç edeceğim ürünleri test ederek göndereceğim’ anlayışı kabul edilebilir değildir. Kıbrıs Türk halkının sağlığı önemli değil mi? Bu testler ürün tarlada iken yapılmalıdır” dedi.
“Cumhurbaşkanlığı seçimleri….”
Bir soru üzerine Cumhurbaşkanlığı seçimlerini de değerlendiren Hüdaoğlu, 19 Nisan’da gerçekleştirilecek seçimleri bağımsız Cumhurbaşkanı adayı Mustafa Akıncı’nın kazanacağını belirtti. Hüdaoğlu, halkın verdiği mesajın bu yönde olduğunun net bir şekilde görüldüğünü ifade etti.
Cumhurbaşkanı adaylarının halk önünde demokratik bir şekilde tartışma ihtiyacı olduğunu, bu tartışma olmadığı için bazı adayların kampanyalarında semboller ve ayrıntılar üzerinden birbirlerini kötüleme çabasına girildiğine dikkat çeken Hüdaoğlu, toplumun beklentisinin adayların her konudaki görüşleri ve vizyonlarının somut şekilde tartışılacağı ortamların yaratılması olduğunun altını çizdi.