Dün uzun soluklu bir mücadelenin sonucunun; sokaktan, direnişten ve meşru bir talepten aldığı güçle hukuki bir kazanım olarak halkın hanesine yazıldığını müjdeleyen haberle başladık güne.
UBP-DP hükümetinin Girne İkinci Bölge Emirnamesi’nde yaptığı, kendi atadıkları müdür tarafından zerre kadar bilimsel verilere dayandırılmadığı itiraf edilen ve başat gayesi sermaye sınıfının pis kar hırsını yeniden azana kadar dinginleştirmek olan değişiklikler mahkeme karar ile iptal edildi.
Egemenlerin hareket kabiliyetini geliştiren elverişli koşullar yaratma görevi verilen kapitalist sistem hukuku, sınıflı toplumlarda egemenlerin kurdukları düzenin devamını sağlamak için kullandığı iyi bir enstrüman olmakla birlikte, Girne’de yürütülen sokak temelli mücadelede de görülebileceği gibi, hak ve toplumsal düzeni insanlık için daha iyiye dönüştürme mücadelelerinde zaman zaman uygun bir zemin ve yöntem haline gelebiliyor.
Bu bağlamda anayasa ve yasalara girmiş olan temel hak ve özgürlükler sahiplenilip mücadele yöntemi olarak hukuk, ilerici bir toplum düzeninin tesisi kavgasında mümkün olduğunca kullanılmalı ancak meşruluk ve yığınsallık bağlarından kopuk salt yasalcı bir konumlanış da oluşturulmamalıdır. Sol değerleri benimseyenler, mücadelelerin halk yararına oluşundan kaynaklanan meşruiyetinin peşinden gitmelidirler.
Sol değerler uğruna mücadele edenlerin düşlerine ket vuran da, halka kısmı hak kazanımları sağlayacak alanı bırakan da aynı hukuk sistemidir. Yani; yine sistemin doğurgusu olan eşitsiz bölüşümün mağduru aç ve yoksul bir insanın karnını doyurmak için bir lokma ekmek çalmasını -meşruluğu tartışılamaz haldeyken- cezalandıran da, idarenin her hangi bir icraatıyla ilgili halkın bilgi edinme hakkını sağlayan da aynı hukuk sistemdir.
İlk örnek soldan-emekten yana bir bakış açısı için kabul edilemez haldeyken; yani sol vicdanda bu cezalandırma yer alamaz iken, ikincisi ise mücadelenin büyütülmesi yolunda sol çevreler tarafından elverişli görülmektedir. Ama ikisi de aynı hukuk sisteminin ürünüdür.
Girne’de halkın iyi bir kentte yaşama hakkını, kitlesel bir sokak mücadelesinin ana bacağı oluşturduğu ancak hukuk mücadelesinin de destekleyici unsur olarak kullanılarak örülen bütünlüklü kavga korumuştur.
Sonuç olarak tüm mücadele yöntemleri ile birlikte hukuk mücadelesi, halkın meşru taleplerinden beslenir şekilde, daha iyi bir toplumsal düzeni oluşturmak için koşullara uygun görüldüğünde kullanılmalıdır. Mevcut sistemin aygıtı olması sebebiyle toptan reddedilmemeli, içerisinde mücadeleye fayda sağlayabilecek hareket alanları bulunup solun kavgasında destekleyici bir araç haline dönüştürülmelidir.