Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, ülkede “hukukun üstünlüğü” ilkesinin geliştirilmesi bakımından yeni adli yılda herkese büyük sorumluluklar düştüğüne işaret ederek, “Hukukun üstünlüğü, bütün alanları kapsayan, toplumsal tüm katmanlara nüfuz eden bir anlayışın geliştirilmesine muhtaçtır. Hukuku üstün kılmak, yargının yanı sıra yasama ve yürütmenin; sivil toplumun, örgütlerin, medyanın ve yurttaşların ödevidir” dedi.
Akıncı, iyi ve adil işleyen bir yargı mekanizmasının, ülke için hayati öneme sahip olduğunu, çünkü adaletin toplumsal bir ihtiyaç olduğuna vurgu yaparak, “Yasama ve yargı etkin biçimde devrede olmalı, yetkisiz ve dayanaksız işlem yapılmamalı, görevini kötüye kullananlar cezalandırılmalıdır” ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, 29 Eylül’de New York’ta BM Genel Sekreteri ile görüşeceğini de belirterek, “Halkımızın kalıcı barış ve adil çözüm talebi elbette ortadan kalkmamıştır. Bu yıl 50. yılını dolduran müzakere sürecinde edinilen tecrübelerden çıkarılan dersler vardır. Bunlar ışığında BM Genel Sekreteri ile yapıcı bir ruhla, adamıza ve bölgemize barış ve istikrar sağlayacak adımların atılması yönünde çabalarımızı sürdüreceğiz. Umarım bu çabalarımız yine karşılıksız kalmaz ve tüm ilgili tarafların iş birliği ile yeni bir geleceğin inşasına başlayabiliriz” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, 2018-2019 Adli Yıl açılış töreninde konuştu.
Akıncı, adliye mensupları için yoğun bir iş döneminin başladığına işaret ederek, şöyle devam etti:
“Yargıçlar, savcılar, avukatlar ve diğer adliye çalışanları olarak, büyük bir toplumsal beklentiye cevap vermek için bu yıl da özveriyle çalışıp, sizlere yüklenen ağır sorumluluğun gereğini yerine getirmek için çaba harcayacaksınız.
Mahkemelerimizin sergileyeceği performans toplumsal yaşantımızın niteliğini doğrudan etkileyecektir. İyi ve adil işleyen bir yargı mekanizması, ülkemiz için hayati öneme sahiptir. Çünkü adalet toplumsal bir ihtiyaçtır.
Her toplumda dönemsel şartlara ve eğilimlere bağlı olarak değişik anlayışlar ve yaklaşımlar gelişebilmekte; böylece farklı fikirlerden farklı uygulamalar ortaya çıkmaktadır. Zaten çoğulcu demokrasinin gereği de budur.
Fakat bazı durumlarda demokratik sınırlar aşılabilmekte ve kendi düşünce ve inancını mutlak doğru sayan kimi gruplar ötekine saygı göstermeyi unutabilmektedir. Kaba kuvvete ve kendi kurallarını dayatma aşırılığına yönelenlerin esasen ters düştükleri şey, hukuk ve demokrasidir.
Bu ülkede hepimiz farklı görüşlere sahip olabilir ve birbirimizle sert fikir tartışmalarına girebiliriz. Ama hiçbirimizin bir diğerine şiddet uygulamasına ve kendi görüşünü dayatmasına müsaade edilemez.”
“HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜ ÜSTÜNE TİTREMEKLE YÜKÜMLÜ OLDUĞUMUZ BİR İLKE”
Cumhurbaşkanı Akıncı, “Hukukun üstünlüğünün”, üstüne titremekle yükümlü oldukları, taviz veremeyecekleri bir ilke ve toplumsal gücün kaynağı olması gerektiğine vurgu yaparak, devlet uygulamalarında ve toplumsal yaşam alanında hukuktan ve demokrasiden daha değerli bir ilke olamayacağının unutulmamasını istedi.
Akıncı, hukuk camiasına “hukukun üstünlüğü” ilkesinin geliştirilmesi bakımından yeni adli yılda da büyük sorumluluklar düştüğünü, fakat bu ilkenin hayata geçirilebilmesinin sadece mahkemelere ait olduğu yanılgısına düşülmemesi gerektiğini kaydetti.
“Hukukun üstünlüğünün”, bütün alanları kapsayan, toplumsal tüm katmanlara nüfuz eden bir anlayışın geliştirilmesine muhtaç olduğunu belirten Akıncı, “Hukuku üstün kılmak, yargının yanı sıra yasama ve yürütmenin; sivil toplumun, örgütlerin, medyanın ve yurttaşların ödevidir” dedi.
Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, dünya üzerindeki 113 ülkeyi kapsayan “Hukukun Üstünlüğü Endeksi 2017 Raporu’na” da değinerek, bu raporun hukuka ilişkin küresel bir tehlikeye işaret ettiğini belirtti ve şöyle devam etti:
“Dünya Adalet Projesi kapsamında her iki yılda bir hazırlanan ve bu alandaki en ciddi çalışma olarak büyük önem atfedilen endeksin son raporunda, yaygın bir ‘hukuktan uzaklaşma eğilimi’ saptanmaktadır.
Endeks kapsamında değerlendirilen 113 ülkenin 71’inde gerileme olduğu belirtilmektedir. Bu durum elbette dünyanın geneli bakımından son derece kaygı verici ve düşündürücüdür. Özel olarak insan hakları bakımından ciddi bir gerilemeye işaret edilmesi, vahametin derecesini artırmaktadır.
Dünyanın “hukukun üstünlüğü” skor ortalamasının sadece yüzde 37 olması da oldukça ürkütücü bir tabloya işaret etmektedir.
3 bin uzmanın, 113 farklı ülkede, toplam 110 bin haneye ulaşarak gerçekleştirdiği bu çalışmada, ülkelerin esas olarak 8 ana kritere ne derecede uygun hareket ettikleri araştırılmaktadır.
Bu çalışma, Kıbrıs’ın iki kesimini de kapsamamaktadır. Fakat bizler KKTC olarak hukukun üstünlüğü kavramının temel ilkeleri olarak görülen kriterlere ilişkin kendi değerlendirmemizi yapabiliriz.
Bu başlıkların hangilerinde iyi durumda olduğumuzu, hangilerinde sorun yaşadığımızı bilirsek hukukun üstünlüğü bakımından nerede olduğumuzu daha sağlıklı görebiliriz.
Dünyanın genelinde kötüye doğru bir gidiş olsa da hukukun üstünlüğü ilkesine bağlı kalmayı sürdüren ve bu alanda kendini geliştirmeye devam eden ülkeler de elbette vardır. Rapora göre ülkelerin yüzde 29’u, bir önceki döneme göre gelişme kaydetmiştir.
Bizler de kendimize iyi olanı örnek almak durumundayız. Endeksin ilk 10 sırasında yer alan ülkelerin 7 tanesi Batı Avrupa ülkeleridir. Bu durum, bu alanda temel referansımızın neresi olması gerektiğini açıkça ortaya koymaktadır.
Sözünü ettiğim araştırmaya göre hukukun üstünlüğü ilkesinin gerektirdiği şeylerin en başında yürütme erkinin sınırlarının olması ve denetime tabi olması gelmektedir. Yasama ve yargı etkin biçimde devrede olmalı, yetkisiz ve dayanaksız işlem yapılmamalı, görevini kötüye kullananlar cezalandırılmalıdır.”
YOLSUZLUKLARDAN ARINMAK
Cumhurbaşkanı Akıncı, ikinci olarak “yolsuzluklardan arınmak” gerektiğini ifade ederek, “Yolsuzluk diğer yönlerinin yanı sıra aynı zamanda ciddi bir hukuki sorundur ve ortadan kaldırılması esastır. Hiçbir devlet yetkilisi ya da görevlisi, makamını özel çıkarı için kullanmamalıdır” ifadelerini kullandı.
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde “Yolsuzluk Algısı” üzerine 2017 yılında ilk kez, iş insanları arasında anketler yoluyla ciddi bir araştırma yapıldığını ve rapor haline getirildiğini ifade eden Akıncı, uluslararası kabul gören yöntemlerle yapıldığı anlaşılan bu araştırmanın bulgularının iç açıcı olmadığını, anket sonuçlarının, yolsuzluğun yoğun olduğu ve yolsuzluk yapanların daha çok üst düzey yetkililer ve siyasiler arasından çıktığı şeklinde yaygın bir algının var olduğunu ortaya koyduğunu kaydetti.
Akıncı, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Daha da vahimi, ankete katılanların, yargı ve mali denetim kurumlarının bağımsızlığı ve caydırıcılığı konusunda ciddi şüphe belirtmiş olmalarıdır.
Bir diğer kriter açıklıktır. Bilgiye erişme hakkı son derece önemlidir ve engelsizce kullanılabilmelidir.
Temel hakların çiğnenmemesi vazgeçilemez ilkelerden biridir. Yurttaşlar ayrımcılığa uğramadan, eşitlik içinde yaşamalı; düşünce ve inançlarından dolayı zarar görmemelidir. Kimsenin yaşam hakkı tehdit altında olmamalıdır.
Devletlerin en önemli görevleri arasında suçla etkin biçimde mücadele etmek de vardır. Toplumsal yaşamın yaygın suç odaklarının baskısı altında olmaması gerekir. Özellikle şiddete asla izin verilmemelidir. Devletin kendisi de şiddete meyilli olmamalıdır.
Devletin işlemlerinin mevzuata ve yasal süreçlere uygun olması; ayrıca lüzumsuz gecikmelere uğramaması temel hukuk ölçütleri arasında sayılmaktadır.
Bir ülkede hukukun üstünlüğünden söz edebilmek için doğrudan doğruya yargı kurumlarının karşılaması beklenen kriterler üzerinde özenle durulmalıdır:
Küresel raporlama yapan uzmanlara göre bir ülkedeki mahkemelerin ayrımcılıktan, taraflılıktan, uygunsuz yürütme etkisinden ve yolsuzluktan arınmış olması gerekmektedir.
Mahkemelere başvurmayı zorlaştıran koşullar ve kararların gecikmesine yol açan sorunlar “hukuktan uzaklaşma”ya neden olmaktadır. Adil yargılanma koşullarını temin etmek ve sanık haklarına saygılı olmak, adalet kurumunun tartışılmaz yükümlülükleri arasında sayılmaktadır.”
Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, mahkemelerle ilgili her yılki sorunlar bu yıl yine dile getirildiğini, bina sorunu, personel eksikliği, artan dava sayısı gibi sıkıntılara yönelik açıklamaların olduğunu, son dönemde yaşanmakta olan döviz krizinin de muhtemelen mahkemelerin yükünü daha da artıracağına işaret ederek, şöyle devam etti:
“BAZI MAHKEME BİNALARININ FİZİKİ DURUMU ÜZÜNTÜ VERİCİ”
“Yüksek Adliye Kurulu’nun 2017 yılı raporunda fotoğrafları yer alan bazı mahkeme binalarının fiziki durumu da kuşkusuz üzüntü vericidir ve acil müdahaleyi gerekli kılmaktadır. Ne var ki, bu tür sorunlar, örneğin yıpranmış mahkeme binaları, önemli olmakla birlikte, daha da önemli olan mahkemelere olan güvenin yıpranmamasıdır. Fiziki yıpranma giderilebilir, manevi yıpranmayı bertaraf etmek çok daha zordur. Bu konuda daha önce de vurguladığım gibi, görev ve sorumluluk hepimize düşmektedir.”
Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, Adli Yıl açılışının Birleşmiş Milletler Genel Kurulu arifesine denk düştüğünü ve bu dönemlerde Kıbrıs sorunu bağlamında Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri ile görüştüklerini, ayrıca diğer ülke yetkilileri ile de ikili temaslar yaptıklarını ifade ederek, gelecek hafta New York’ta olacaklarını söyledi ve şunları kaydetti:
“Sayın Guterres geçici olarak atadığı ve bizimle de görüşen temsilcisinden alacağı rapor ışığında değerlendirmelerini tüm taraflarla paylaşmak isteyecektir. Bizimle görüşmesi 29 Eylül olarak saptanmıştır.
Defalarca kanıtlanan bir gerçektir ki Kıbrıs Türk Tarafı olarak, hep barıştan, çözümden yana olduk ve yeri geldikçe bunu kanıtladık. 2004’te Annan Planı referandumunda, Mont Pelerin, Cenevre ve Crans-Montana konferanslarında da böyle davrandık.
Halkımızın kalıcı barış ve adil çözüm talebi elbette ortadan kalkmamıştır. Ne var ki, bu yıl 50. yılını dolduran müzakere sürecinde edinilen tecrübelerden çıkarılan dersler vardır. Bunlar ışığında Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri ile yapıcı bir ruhla, adamıza ve bölgemize barış ve istikrar sağlayacak adımların atılması yönünde çabalarımızı sürdüreceğiz. Umarım bu çabalarımız yine karşılıksız kalmaz ve tüm ilgili tarafların işbirliği ile yeni bir geleceğin inşasına başlayabiliriz.”
Cumhurbaşkanı Akıncı konuşmasını yeni adli yılın hayırlı olması dileğiyle tamamladı.