Çatıda durmuş elimde fotoğraf makinem ile insan selini seyrediyordum. Binlerce insan sınırdaydı. Üstelik sınırın iki yanında da farklı bir coşku vardı. “I love you Ban Ki” tezahüratları yükseliyordu ve takvimler, ılık ve güneşli bir Şubat ayını gösteriyordu. O güne kadar birçok Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Kıbrıs’a gelmişti. Ancak bu kez her şey daha farklı gözüküyordu… O bölgeyi, düşünürken, hiç unutmam, çocukluk anılarımın hafızamda yer ettiği eski zamanlar aklıma gelir. Ben Lefkoşalı değilim. Çocukluk anılarımda, Lefkoşa yalnızca “Şeher” olarak bilinen bir başkentti. Üstelik köy otobüsümün Selimiye Cami’nin hemen yan tarafında bulunan bir handa park edilmiş şeklini anımsarım. Arasta’daki insan kalabalığı, Bandabuliya’daki baharat kokusu, o helva tadı hala hafızamdan silinemez. Ban’ın gelişini düşününce kuşkusuz, Kıbrıs’ın çözümsüzlüğünde sembolik bir mekan olan, askeri köprüler kurulan, Berlin Duvarı gibi Lefkoşa’yı ikiye bölen Lokmacı Kapısı’nın, Kıbrıslı Rum askerlerinin yanından, harabe şeklinde gözüken, Kuzey Lefkoşa’yı gözetlediğimiz deliklerin ruhsuzluğu silinemez akıllardan 2003’ün ardından, açıldı, açılacak tartışmalarında Lokmacı barikatının yıkılışını anımsıyorum. Sınırın güneyinde binlerce Kıbrıslı Rum, ayni zamanda sınırın kuzeyinde binlerce Kıbrıslı Türk vardı. Mahşer günü gibi bir diğer açılış töreni, havaya bırakılan balonlar ve yine o tarihi döneme tanıklık ettiğim zamanlar var Lefkoşa Surlariçi’ne dair. *** Annan Planı’nın taraflardan eş zamanlı onay alamamasının üzerinden tam 6 yıl geçmişti. Yani bundan tam 5 yıl önceydi . BM Genel Sekreteri Ban Ki Moon Kıbrıs'ta devam eden müzakerelere destek amacıyla 2010 yılında adaya gelmişti ve Kıbrıs’ın kuzeyine geçecekti. BM Genel Sekreteri Ban Ki-moon, Rum kesimindeki bir etkinliğe katılmış ardından ise Lokmacı Kapısı'ndan Kıbrıs’ın kuzeyine giriş yapmıştı. Ban, o gün kuzey Lefkoşa’da karanfillerle karşılandı. Ban'ın gelişi sırasında Lokmacı Kapısı önünde çoğunluğunu kadınların oluşturduğu büyük bir grup 'Kıbrıs’ta barış engellenemez' şeklinde sloganlar attı. Sınırı yürüyerek geçen Ban, buradan kendisini Cumhurbaşkanlığı'na götürecek araca bindi. BM Genel Sekreteri Ban, Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat'la görüştü ve Kıbrıslı liderler ve siyasi partilerinin de katıldığı yemekli toplantıya geçti. Ban'a Kıbrıs ziyaretinde eşi Yoo Soon-taek da eşlik etti. Yoo'yu KKTC'de first lady Oya Talat tarafından ağırlandı. Kalbimiz ezik, umudumuz tükenmemişken sanıyorum BM Genel Sekreterliği Kıbrıs’ın kuzeyinde BM’den neyin talep edildiğini gayet net görme fırsatı buldu. *** Bugün 2 tane 45’er dakikalık ziyaret olacak bu bölgede. İlk olarak Anastasiades geçecek sınırdan ve Akıncı tarafından karşılanacak. Güzergah çarşı, Bandabuliya ve Büyük Han şeklinde olacaktır. Ardından ise Akıncı Anastasiades ile beraber geçecek güneye. Kimliksiz, vizesiz, kontrolsüz şekilde. Sınırın hem kuzeyinde hem güneyinde kılınç gibi polisler, çevrede sivil polisler olacak. Bir zamanlar dikenli tellerin olduğu, Türk’ün Rum’a, Rum’un Türk’e kurşun sıktığı bölgede yine umut filizlenecek. Bu bir başlangıç… Ban Ki Moon acaba hatırlayacak mı o günü?