İçim sızlıyor..

Arif Alasya

1974 Sonrası hemen hemen tüm göçmen düşenlerin hayali Omorfo’ya iskân edilmekti.70’li yıllarda Omorfo bir cennetti. İş yerleri, lokantaları, iş imkânları ile muhteşem bir yerdi. Zaten bu nedenler Omorfo’nun adı Güzelyurt olarak değiştirilmişti.
Bu güzel şehrimize ulaşım o yıllarda pek da kolay değildi.Yorgoz (Tepebaşı) üzerinden Omorfo’ya  ulaşmak insanin kulağını tersten tutmasına benzerdi.Kolay ulaşım yolu.Gönyeli – Alayköy kavşağına kadar torak bir yol sonrası 1963 sonrası Girne’ye ulaşım için yapılan yol,sonrasında Şillura(Yılmazköy) sonrası Serhatköy’e kadar uzanan bir taşlık tarla yolu üzerinden Omorfo’ya ulaşırdık.Araçlarımız berbat olsa bile bu yolu kısa olduğu için hep kullanırdık.
Bütün bu meşakkatli ulaşıma rağmen Omorfo o tarihlerin kalbi konumundaydı. Gerek Türkiye’den gelen Valizcilerin, gerek akşamsefası için meyhanelerinin dolu olduğu yerdi. İş imkânları tüm kuzey’e yetecek kadar vardı. Binlerce fabrika işçisi, kesim işçisi yüzlere varan kamyon işleri, binlerce üretici hem kendi geçimlerini fazlasıyla sağlamakta ve bu refahı adanın geneline yaymaktaydı. Arsa satışı, araba satışı, beyaz eşya şatışı gibi satışlar hep ekonomik güç nedeniyle Omorfo’lulara yapılmaktaydı. Bu gün bu nedenle Gönyeli Yenikent’de başka bir Omorfo vardır.
O yıllarda Omorfo’da öncelik Cypfruvex LTD’de çalışmaktı. Hemen hemen kimsesi Devlet memuru olmak istemekteydi. Kendi geleceğini üretimde ve Üretimini yaptığı sektörde gerek işçi gerekse kamyoncu veya bir başka şekilde yer alarak çalışmak olarak görmekteydi.
Geçen yıllar hiç de bu muhteşem çekim alanı olan Omorfo için hiçte güzel geçmemiştir. Her geçen gün ekonomisi sömürülerek boşaltılmış ve sonuçta en büyük göçlerin yaşanacağı bir şehir haline getirilmiştir. Çöküşü durdurmak için İlçeleşme hareketi başlatıldı. ‘’Seçim bölgesi olarak Lefkoşa’ya bağlı olduğumuz sürece azınlıkta kalıp gerekli faydayı sağlayamayız’’diye şikayet eden vekillerimizle başlattığımız bu hareket sonuca ulaşmış ve Omorfo ‘’Güzelyurt ilçesi’’ olmuştur. Olduktan sonra günümüze kadar iş imkânları ve yatırımlar artıp göç azalacağına artmış, zamanında devlet’e memur olmak istemeyen gençlerin amacı asgari ücretle devlet memuru olmaya dönüşmüştür.
Bütün bu çöküşün sorumlusu siyasilerimiz ve bölge milletvekili olarak seçilenlerindir.İster vekil ister bakan olsunlar sadece kendi çevrelerine ve de onlara deksek veren bölge kodamanlarına hizmet etmişlerdir.Bu hizmet şeklinin sonunda özellikle gençlerimiz hep hükümet partilerinin etrafında kümelenmiştir.Temelde tutulan siyasi görüş değil iş imkanı sağlamak içindir.Tüm KKTC’de  yaygın olan populist politikaların ağa babası Güzelyurt ilçesinde yaşamaktadır.
Bütün bu olumsuzlukların yani ekonomik ve sosyal çöküşün yanında bence iki olumlu gelişim olmuştur. Ancak bunların ikisine de olumlu demek için içim sızlıyor. Bu iki olumlu gelişim
1-      Lefkoşa-Güzelyurt çift şeritli yol.:Evet bu yol nerdeyse 10 kez çeşitli açılışlarla kutlandı.Belki mesafeyi kısaltma adına halen hizmet vermektedir fakat durumu yürekler acısıdır.Bu yol inşaatı ile ilgili açılan hiçbir ihale tamamlanmamıştır.Tamamıyla yol güvenliğinden yoksundur.
2-      Bence en önemi gelişim Serhatköy-Yılmazköy güzergahında çorak bir görünümde olan bölgenin ağaçlandırılmasıdır.41 yıldır sürdürülen bu çalışmalar sonucunda bu alanı bir ormana dönüştürecektir.
Birinci maddedeki yol konusunu köşemde çok işledim ancak maalesef duyan olmadı hala daha adım atılmadı. Son yıllarda içimi en acıtan konu 2.nci maddedeki ağaçlandırılmış bölgedir. Ağaç en az insan kadar kıymetlidir ve maalesef ağaçlandırmak için bunca zahmet verilen ve de nerdeyse 40 yaş sınırına gele ağaçlandırılmış bölgedeki ÇAM ağaçları kurumuş, çalı haline dönüşmüştür. Her Lefkoşa’ya gidiş dönüşümde içim acımaktadır.
Hemen hemen her gün bu yolu Bakan’larımız,milletvekillerimiz,müdürlerimiz da kullanmaktadır.Acaba benim gördüklerimi onlar görmüyor mu?Onların içi hiç mi acımıyor? Yoksa Güzelyurt’un çöküşüne seyirci kaldıkları gibi bunlara da seyirci mi kalıp onlar için önemli olan o makamlarda olmak mı?
Onlar suçlu diyecekseniz ilçe halkı olarak önce kendinize bir soru sorun onları kim neden seçti?